İyi ki Varsınız

Beş yıl önce yine bir Mayıs ayıydı. Genç Adam dergisi ilk üçlüğü ile sahaya inmişti. Her eylem yeniden diriltir bizi cümlesini kendine motto edinen bir gençlik dergisi için ilk sayı tabiri caizse bir ailenin ilk çocuğu gibiydi.
Tevafuk odur ki bir Mayıs ayında doğup başka bir Mayıs’ta vefat eden ve üstad bildiğimiz Necip Fazıl’ın Gençliğe Hitabesi’nden aldığımız adımızla yerimizde duramıyorduk. Heyecanlı mı heyecanlı bir gençlik dergisiydik.
Kapak konumuz Fetih’di. Ve kapak cümlemiz: “Fetih Büyüktür 1453’lerden”
Yine bir Fetih ayındayız. Yine bir doğum ve ölüm yıl dönümlerinin yaşandığı aydayız. Bu kez beş yılı geride bırakmış, altıncı yaşına girmiş olmanın çehrelere tebessüm ettiren noktasındayız.
İlk sayımızdan bu yana aramızda olmaya devam eden isimli, isimsiz kahramanlarımız var. Yola koyulduklarımızla birlikte yürürken yazar ve yayın kurulu kadromuza kattığımız yeni isimler de var. Ortak vasfımız genç ve heyecanlı olmamız. İtiraf etmek gerekirse bu vasıflar aynı zamanda en büyük sermayemiz.
Sayan veya bir yerlere not eden oldu mu bilmiyoruz ama altı yılda sayfalarımızda 100’e yakın isim yer aldı. 21. sayımız demek, 21 farklı kapak konusu ve dosya demek. Genç Adam dergimizin internet yayıncılığına geçmeden önceki sayfa sayısını (48) dikkate alarak bir hesap yapacak olursak 21 sayı, tam 1008 sayfa demek. Neredeyse bir o kadar da yazı ve başlık düşünün…
Bütün bu rakamlar yapılan gayretin ve verilen emeğin istatistiğe yansıyan yüzü. Sayıları toplayıp çarptığınızda karşınıza -belki de hiç tahmin etmediğiniz- nasıl büyük bir tablo çıkıyor değil mi? Bu tablo aynı zamanda bir güç demek. Fedakârlığın gücü demek. Fedakâr kadroların, heyecan sahibi ekiplerin dergicilik örneği üzerinden neler yapabileceğinin ciddi bir göstergesi demek.
Birileri yazma amelini, eylemini yapmaya devam edecek. Çünkü yazmak, okunmaya değer, talim etmeye değer, göz nuru akıtmaya sonuna kadar değer satırlar ortaya koymak farz-ı kifaye olarak sorumluluklarımız listesinde yer alıyor.
Bizim için bir şeyler yapmak veya emeğimizi ödüllendirmek, bunun karşılığında kendinizi tutamayıp bir ücret ödemek isterseniz yapabileceğiniz ilk şey “Yazana zahmet vermeyen bir yazı, okuyana da zevk vermez.” hakikatini kendimize her seferinde hatırlatarak ortaya koyduğumuz yazılarımızı, metinlerimizi okumanız olacaktır. Bunun yanında başka ne yapabilirim sorusuna ise; yayınlanmaya değer bulduğunuz, emek ve fedakârlık ürünü olarak gördüğünüz, herhangi başka bir yerde yayınlanmayan yazı çalışmalarınızı bizimle paylaşmanız şeklinde cevap verebiliriz.
İyi bir yazar olmadan önce sağlam bir okur olmak gerekiyor. Okuma-yazmaya nereden başlayabiliriz diye merak edenler için de bir cevabımız var. Herkes, bildiğinin öğretmeni, bilmediğinin öğrencisidir. Okumaya bilmediklerinizden, yazmaya da bildiklerinizden başlayabilirsiniz.
Bir sonraki üçlüğümüzde yine heyecanlı mı heyecanlı bir Genç Adam’la buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz. İyi ki varsınız.