* Yeknesaklık

Tek tipli olmak mı? Asla! Bu cümlenin ifade ettiği anlamı doğrudan kabul eden insan neredeyse yoktur. Çünkü tek tiplilik hoş bir mana çağrıştırmıyor. Monotonluk, yeknesaklık, sıradanlık her zaman tenkide maruz kalan olgulardır. Çok renklilik, çeşitlilik farklılıkların bolluğu ise daima sevilmiştir.
Bir dönemde, “Biz memlekette tek tipli insanlar yetiştirmek istiyoruz.” diyen bir bilen (!) büyüğümüze ateş püskürüp; plastik bidonlara binmiştik. (malum artık küp bulunmuyor) Gelin görün ki, hayat taşından parçalar yontup, parçaları merceğe tuttuğumuzda reddettiğimiz düşünce, olgu ve yaşama biçimleri karşısında sağlam bir duruş sergileyemediğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.
Hatırlayalım lütfen! Amerika’nın simgesidir diye kot pantolona bakış açımız nasıldı? Kot pantolonu çocuktur giysin bakalım, çocukken hevesini alsın diye önce çocuklarımıza giydirdik. Sonra, soba borusu gibi rahat, ütü istemez gibi gerekçeler erişkinlerin de kot tutkunu yapmaya yetti. Şimdi ise hanımlar giydikleri pardösülerin kot renginde kot kumaştan mamul olduğunu düşünmüyorlar bile! Birçok hanımefendi, tesettür adına kot giyme tek tipliliğine razı olmuş durumdadır.
Değişik hayat tarzlarına veda edeli hayırlı zaman oldu. Hayat tarzları yok! Hayat tarzı var. Bu tek hayat tarzını ben, sen, o: yani bizler tercih hakkımızı kullanmadan için için benimsiyoruz.
Söyleyin bana! Seher vaktinde kaç aile bereket ummaktadır Rabbinden. Deyiverin bana! Sizler görüyor musunuz, etrafına selam verip, tebessümler dağıtan nurani çehreleri. Benim gördüğüm şu: İnsanlar topluca yüzlerinde mahkeme duvarları inşa ediyorlar.
İsterseniz, bir mecliste bir kişi hayır için on lira verdiğinde onun verdiği rakamı aşmamak için diğerlerinin ne kadar dikkatli davrandıklarına bir bakın!
Siz, “Yatsı namazından sonra benim Önderim hiç ayakta kalmazdı, istirahate çekilirdi.” Bende öyle yapıyorum. Yarına daha iyi hazırlanıyorum. Haydi, hayırlı geceler diyen birine rastlıyor musunuz? Ne yapıyor peki insanlar? Hep birlikte sosyal medya ile ya da televizyon karşısında gece hayatı yaşıyorlar.
Sıradan hitaplar, samimiyetsiz cümleler, yapmacık gülüşler, yalanlar, dolanlar, aldatmalar, tahkirler kısaca ahlaki yozlaşma yayıldıkça benimsenmekte, benimsendikçe karşı çıkanlarını yok etmekte değil midir?
Günümüzde kimin tespit ettiği bilinmeyen birçok standart vardır. Bu standartlar toplumun üstü kapalı, genel geçer iman esasları halini almaktadır. İki çocuktan fazla çocuğu olmamak, markalı ürünler kullanmak, bilgisayarı olmak, akıllı cep telefonuna sahip olmak, sosyal medya kullanmak, herkesin seyrettiği ucube dizileri seyretmek, takım tutmak, imaj uğruna kaşını bile kazıtmaya hazır olmak, aklımıza gelen birkaç standart maddesidir. İnsanlığın az çok uyduğu bu standartlara uymak dünya sisteminin yeknesaklığında kulaç atmak demektir.
Evlerimiz ruhları değil gözleri gıdıklar bir haldedir. HatemiASSAM’ın kendi devrinde (Takriben Hicretten 200 yıl sonra) Medinelilerin evlerini Firavun’un evine benzettiğini hatırlarsak, yuvalarımızın kimlerin evine benzediğini varın siz hesap edin. Oturma grubu, koltuk takımı, televizyon, müzik seti, vitrin, sehpa, bilgisayar, masa takımı, çamaşır makinesi, mutfak robotu, bulaşık makinesi tek tipliliğin ilk on biridir. Yedekleri saymaya gerek yok. Teknik direktör belli ama asla ortada gözükmüyor.!
Şehirlerimiz, meydanlarda heykelleri, parkları, apartmanları ev mimarisi ile birbirinin kopyası gibidir. Her kent pazarında satıcılardan aynı cümleleri duyabilirsiniz. Şehirlerimizin sokaklarına caddelerine baktığınızda size İsmet ÖZEL’ in şu dizesini hatırladır:
Şehrin insanı şehrin
Pahalı zevklerin insanı
Ucuz cesaretlerin.
Elhasıl kelam, Selçuklu, Osmanlı bu ülke topraklarında yaşamamış olsa, şehirlerimize ve yaşadığımız hayata bir tek isim yetecek gibidir: YEKNESAK!
* Hep aynı, biteviye, monoton. D. Mehmet Doğan: Büyük Türkçe Sözlük, ilgili madde.