MAVERADAN MACERAYA-Dikkat! Taş Düşebülü! Ayı Çıkabülü!

MAVERADAN MACERAYA-Dikkat! Taş Düşebülü! Ayı Çıkabülü!

Geçenlerde Taşköylü sağdıçlar ile derneğin bahçesinde toplandık. Hacca giden bir ailenin veda yemeğinden sonra fincanı taştan oymuşlar içine kahve koymuşlar, besmele ile hoşsohbet yudumladık. Müslümanın hacca gitmesine engel çakıl taşlarından, Hicaz’da şeytana atılan 70 taştan ve cahiliye dönemine ait tapılmaya mahsus dikili taşlardan konu açıldı. Haccın vaciplerinden taş, baş ve tıraş izah edildi. Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni ilahisi üzerine mevzu derinleşti. Gazze katliamındaki şehitlerin acıları yüreğimize taş gibi oturmuştu. Mecliste söylenen deyimler ve atasözleri Mimar Sinan eseri Mostar taş köprüsü gibiydi.

Taş yerinde ağırdır. Taşın üstünde taş, başın üstünde baş vardır, en başı şeriattır. Körün attığı taş bir defa denk gelir. Yazın taşa, kışın yaşa oturulmaz. Umulmadık taş baş yarar. Taş çatlasa bu kadar olur. Yiğit ekmeğini taştan çıkarır. Taş atıp da kolu mu yoruldu sanki. Taş atana ekmek atan, er kişidir. Taş bebek gibi maşallah. İstanbul’un taşı toprağı altındır. Taş atıp altına geçen deliler vardır. Delinin birisi kuyuya bir taş atar, bin akıllı onu çıkaramaz. Taş getirenler taşı duvarın gediğine koyan ustalara vermelidir. Kıyamet koparken zalimlerin ocağına taş yağar. Allah’ın taş ile dövdüğü bir kavmi peygamber değneği ile kovalar. Cehennemin yakıtı kalpleri katılaşmış kafirler ve emsali taşlardır. Bir taş attım Hu diye, düştü Kızıldeniz’e. Ceziretül Arap koştu, içti petrolü su diye!

Bak sağdıç! Dünyanın çivisi çıktı, kazığı koptu, Temel taşı oynadı, kemer taşı tepti. Fal taşı göz kırptı, göz taşı kızardı. Köfek taş şişti, böbrek taşı hazneye düştü. Ankara taşı kızdı, dama taşı yıkıldı. Taş devri geri geldi sanki. Müminlere karşı işlenen cinayete kör, sağır ve ilgisiz olan herkes moloz taşına dönüştü. Çakar çakmaz çakan çakmaklar, tokadı bizim köyün muhtarı kadar çakamadı. Ortada ne gaz ne benzin ne pamuk ne taş ne de ateş var! Doğ ey Güneş! Erit taştan adamı ve kurut taşları diken elleri!

Dünyanın taştan yapılan ilk mabedi Kâbe’dir. Taş bina inşaatı Hicr, Yemen ve Harran’da gelişmiştir. Hacerül esved taşı, Hz. Âdem ile eşinin cennette iken meleklerle beraber beyt-i mamur etrafında yaptıkları zikir, tesbih ve tekbir ile tavafı devam ettirme özlemi ve isteği üzerine cennetten indirilmiştir. Kabe’nin güney doğu köşesine yerleştirilen bu taş aslında bir nevi kameradır. Hacc ve umreye giden Rahman’ın misafirlerinin tavafa başlarken bu taşın hizasına gelince istilam edip selam vermesi bundandır. Bismillahi Allahu Ekber! Bu taşı öpme veya selamlama, kişinin Rabbine ruhlar aleminde verdiği kulluk sözünün/senedinin arkasında olduğunun ikrarıdır. Hz. Ömer (ra) bu taşı öperken “Ey Hacer! Resulullah’ın seni öptüğünü gördüğüm için öpüyorum.” demiştir. İndiğinde sütten beyaz olan bu mübarek taşa dokunup öpenlerin dudaklarından dökülen her bir günah kara bir leke gibi taşa sirayet etmiştir.

Mescid-i Nebi inşasında sırtında bizzat taş taşıyan, buğday ekmeğine doyamadan vefat eden Hz. Muhammed Mustafa’nın Hendek savaşında münafıklara / muhannet adamlara açlığını bildirmemek ve midesinin sarkmamasını önlemek için kuşağının altına taş bağladığını ağlayarak anlatan Kayserili Hacı Ziya; şu hikâye ile misafirleri güldürdü: “Tilki canavara yaşını sorar. Canavar, Kayseri varken ben de vardım, der. Tilki ise ona şöyle karşılık verir: Emmioğlu! Bendeniz bu şehir kurulurken Erciyes’ten cingi taş, helik ve say getirmiştim. Unutma, karanlığa taş atılmaz. Büyüklerini dinlemek ve itaat etmek edeptendir.”

Hacıbektaş’ta evlenmeyi düşünen Beşiktaş taraftarı bir genç, pilavı ortasına dikilmiş kaşık misali “ergenlik taş başına çıkınca başlar” diye gündeme daldı. Deliklitaş, Dikilitaş, Oltutaşı, Nişantaşı’ndan atladı. Aktaş, göktaş, toktaş, tektaş dedi ve yutkundu.

Maden işlerinden bir emekli; yıllardır taş ocağında taş arabası ile taş kömürü, kireç taşı ve maden taşıdığını anlattı. Irak’tan bir göçmen; lülü, mercan, yakut, Ebu Kubeys, Hacerül esved ve Necef taşından bahsetti. Kastamonu yolcusu Timurtaş “dikkat edin taş düşebülü ayı çıkabülü” diye halkı uyardı. Ardından Özbek asıllı Emin de Özbekistan’ın başkenti olan Taşkent’i tanıttı. Başkentin köpeklerinin salgın, taşlarının bağlı olduğunu belirterek bizi uyardı. Dikkat edin! Köpek çıkabilir, kuduz olabilir!

Mikrofonu eline geçiren selefim Vefa Hoca şöyle hitap etti: “Değerli Hacı Adayları! Racim, taş ile cennetten kovulan şeytanın sıfatıdır. Rakim, Ashab-ı Kehf’in taş kitabesidir. Siccil, Ebabil kuşlarının Ebrehe ve ordusuna attığı alev topu taşlardır. Meteor yağmuru göktaşları, şeytanlar üzerine gönderilen alev füzesidir.

Hacer taş, sahre ise kaya demektir. Bu kadınlar, taş kalpli huyları ile değil kanaatkâr ve güvenli duruşları ile anılır. Taş fırın erkeği olmak da mertliği ve metaneti anlatır. Kur’an-ı Kerim’de cennet kadınlarının güzellikleri saçılmış inci, mercan ve yakuta benzetilmiştir. Akik de taştır, yakut da taştır fakat lal başkadır. İnci, mercan, elmas ve zümrüt de değerli birer taştır lakin mavi pırlanta başkadır. Cingi taş başka minare taşı başkadır. İşte size taş çeşitleri; yalak, bordür, granit, dibek, dilek, binek, göbek, süzek, değirmen, baca, hece, sadaka, mihenk, ezan, şifa, mezar, menzil… Aile yuvasında değirmen iki taştan muhabbet iki baştandır. Omzunuzdan Arafat görünüyor, yolunuz açık olsun. Allah haccınızı kabul eylesin.

Değerli kardeşlerim! Kubbetüs Sahra kayadan inşa edilmiş, Semud kavmi peribacaları gibi kayaları oyarak mesken edinmiştir. Süleyman (as), Mescid-i Aksa inşaatında 80 bin taş ustası çalıştırmıştır. Talut’un askerleri içinde keskin bir nişancı olan Hz. Davud’un (as) attığı sapan taşı ile Calut gebermiş ve savaşın kaderi değişmiştir. Tarihte bir hükümdarın tek başına yaptırdığı camiye getirdiği tek bir taş / tuğla ile Ayşe Hatun’un adı o camiye isim olmuştur.

Tevrat’ta Rabbin tasarrufu ile Hz. Muhammed’in köşe taşı olacağına işaret edilirken, İncil’de Allah’ın melekûtunun İsrailoğullarından alınıp sağlam bir taş misali üzerine düşenin parçalanıp dağılacağı bir millete verileceği müjdelenmiştir. İnşallah bu taş üzerine düşen küffar hak ile yaksan olacaktır. Peygamber Efendimiz, nübüvvet hususunda kendisini eksik kalan bir binanın son tuğlasına benzetmiştir. Bu yüzden İsrail’in Gazze halkına yaptığı mezalimi önleyecek ne Mehdi gelmiş meydana ne de İsa Mesih! Aksine ecel, Reisi’yi alıp götürmüştür mahşere! “Kadrini seng-i musallada bilip ey Baki! Durup el bağlayalar karşına yaran saf saf.” “Bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında.”

Kur’an-ı Kerim’de Allah yolunda saf bağlayarak çarpışan mücahitler, taşları birbirine kurşunla kenetlenmiş sağlam binalara; dağlar ve taşlar, yeryüzünün fiziki dengesini sağlayan kolonlara; gösteriş yapmak ve başa kakmak amaçlı sadaka verenlerin yaptıkları bağışlar üzerine yağan yağmurla açığa çıkan sert kayalara benzetilmiştir. Eşcinsellik yapan Lut kavmi, Sodom ve Gomore halkının taş yağmuru ile cezalandırıldıkları anlatılmıştır. Bakara Suresinin 74. ayetinde İsrailoğullarının Hz. Musa üzerinden gördükleri onca mucizeye rağmen zalimin yanında olup inkârı tercih etmeleri şöyle ikaz edilmiştir:

“Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar; öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır; bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara, 74)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.