Eğitimde İçerik Sorunu – Zihinsel Beceri Eğitimi Çerçevesinde Soru Sorma Eğitimi II

Bir önceki yazımızda soruların yaşamımızdaki önemi üzerinde genel olarak durulmuş; bir beceri olması nedeniyle etkin şekilde öğrenilip yararlanılabilmesi için beceri eğitimi çerçevesinde düşünülmesi gerektiği; bunun için de iyi model olunması ve yeterli düzeyde egzersiz yapılması gerektiği vurgulanmıştı.
Az ya da çok düşünen her insan soru sormaktadır. Soru sormayan ya da soru soramayan bir insan düşünülemez. Zira soru sormak, düşünen beynin doğal bir işlevidir. Önemli olan, beynin bu doğal işlevinden etkin şekilde yararlanabilmektir. Bu konuda en önemli görev de hiç şüphesiz, aile ve okul gibi eğitim kurumlarına ya da anne-baba ve öğretmen gibi eğitimcilere düşmektedir. Özellikle okul ve öğretmene ilişkin evrensel ve toplumsal imaj, onların soru sormaları üzerinedir. Soru sorma etkinliği, öğretmenlerin değişmeyen bir davranış biçimi şeklinde değerlendirilmektedir.
Bununla birlikte, sorulardan düşünme ve üretme amacıyla etkin yararlanabilmek için nitelikli soru sorabilmenin önemli olduğu belirtilmelidir. Başka bir ifade ile her soru, kendinden beklenen yararı sağlamaz ya da her soru soran, sorulardan etkin yararlanıyor olarak düşünülemez. O halde “nitelikli soru” nedir? Ya da soruların nitelendirilmesinde, iyi-kötü, zor-kolay, kaliteli-kalitesiz olarak değerlendirilmesinde kullanılan ölçütler nelerdir ya da neler olmalıdır?
“Nitelikli soru” ya da “iyi soru”, en kısa şekilde, amaca hizmet eden sorudur. Buna karşılık “niteliksiz” ya da “kötü soru” ise, amaca hizmet etmeyen sorudur. Zor ya da kolay soru, amaca hizmet ediyorsa nitelikli sorudur. Soru sormadaki amaç; karşımızdaki kişinin dikkatini çekmek, merak uyandırmak, eski bir bilgiyi hatırlatmak, düşündürmek, eksiklerini görmesini sağlamak, bilgi düzeyini ölçmek, motive etmek vb. çok farklı olabilmektedir. Eğer soru sorulduğunda karşıda istenilen bu durumlar yaşatılabiliyorsa, nitelikli bir soru sorulmuş demektir.
Nitelikli soru denildiğinde akla gelmesi gereken diğer bir özellik ise, beynin işlevini etkin şekilde yerine getirmesinin yolunu açabilmesidir. Çünkü soru, beyni ve onun yetisi olan düşünmeyi tetikleyen en temel araçtır. Beynin hatırlama, açıklama, anlama, yorumlama, bilgi ve beceri transferini sağlama, benzetme, ilişkilendirme, çözümleme, tahminde bulunma, kavramsallaştırma, bütünleştirme, yargılama gibi düşünsel işlevleri bulunmaktadır.
Bu işlevler arasında bir basamaklama da söz konusudur. En basiti hatırlamak iken en karmaşığı bütünleştirme ve eleştirel yargılamadır. Eğitim kurumları ve eğitimcilerin işi, beyni bu basamaklar çerçevesinde yukarılara doğru taşımaktır. Buna göre sorular, beynin düşünme yetisi, bilgi ya da düşüncenin bir üst basamağa çıkmasına öncülük, rehberlik ve destekleyicilik yapma konusunda etkin bir araç işlevi görmelidir.
Bilinenlerin ya da yapılabilenlerin beyinde sürekli tekrar edilmesine vesile olan sorular, çoğu zaman beynin ve düşünmenin rutinleşmesine ve sığlaşmasına yol açar. Bu ise gerek birey gerekse toplum açısından beynin/düşünmenin/yetinin israf edilmesi ya da yararsızlaştırılması ve etkisizleştirilmesi anlamına gelmektedir. Başka bir ifade ile malayaniye dalınması demektir. Oysa bir nimet olarak düşünülmesi gereken yetiler, kendisinden yararlanılabildiği ölçüde bu nimetin şükrü olarak değerlendirilebilir.
Diğer taraftan, ifade olarak olabildiğince açık, net ve kolay anlaşılır olması da nitelikli sorunun önemli özelliklerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Gereksiz ifade kalabalığı nedeniyle anlam bulanıklığı oluşturabilecek ifadeleri barındıran soru cümleleri, beynin gereksiz yere yorulması, enerji harcanması gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Maalesef, kimi zaman soru sorucular, etkili ifade gücü kullanamadığı için çok fayda sağlayabilecek sorular, sonrasında ortaya çıkacak düşünceler berhava olmaktadır.
Bu ifadelerden yola çıkarak nitelikli soruda;
- Amaçlı olması ve amacına hizmet eden bir yapıya sahip olması,
- Adım adım beyni üst düşünmelere taşıyan bir basamaklama çerçevesinde yapılandırılması ve
- İfade olarak etkili, özlü ve anlaşılır olması
şeklinde özetlenebilir.
Bu doğrultuda, eğitimci olarak rol üstlenen kişilerin, sorular sormak yoluyla yapmaya çalıştığı eğitim çalışmalarında öncelikle kendilerinin nitelikli soru sorma becerisine sahip olması gerektiği; ama bunun yanı sıra ve bu becerisi sayesinde öğrencilerine model olmak konusunda da önemli bir sorumluluğunun olduğu unutulmamalıdır.
Daha önceki yazımızda da belirtildiği üzere soru sorma becerisinin öğrenilmesi için öncelikle doğru ve etkili model olunması, sonra da yeterince egzersiz yapılması ile öğrenilmektedir. Buna göre öğrencilerine nitelikli soru sorma / nitelikli düşünmeyi öğretmek isteyen eğitimcilerin, sordukları soruların nitelikli olmasına özellikle dikkat etmesi gerekmektedir.
Ancak bu elbette yeterli değildir. Nitelikli sorular oluşturmaları konusunda öğrencilerine fırsatlar da vermelidir. Öğrencilerinin de bu konuda beyin egzersizi yapmaları için fırsatlar oluşturmalı; hatta teşvik etmelidir. Bu çerçevede soru soran öğrencilerini farklı şekillerde taltif etmeli, ödüllendirmeli, nitelikli soru soran öğrencilerine de ayrıca ve daha özel taltif ve ödüllendirmeler kullanmalıdır. Öğrencilerin nitelikli soru sorma konusunda yaptıkları/düştükleri yanlışlar konusunda da uyarmayı, düzeltici geribildirimlerde bulunmayı ihmal etmemelidir.
Selam ve dua ile…