Sulh ve Sükûnet

Cenâb-ı Hakk, fesadı ve yeryüzünde bozgunculuk yapanları kesinlikle sevmez. Müslümanlara da yeryüzünde fitne ve fesat kalmayıncaya kadar çalışıp gayret etmelerini emreder. Sulhü ve sulh için çalışanları methederek şöyle buyuruyor; “Onların gizli konuşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi veya bir iyilik yapmayı yahut insanların arasını düzeltmek isteyenler böyle değildir. …” (Nisa, 114)
Rasulullah aleyhisselam “Her iyilik (maruf) sadakadır.” buyurmuştur. Cennetlikler arasında oraya ilk girecek olanlar ehli maruf yani iyilik sahipleridir. Yapılan iyilikler insanı kötülüklerden korur. İnsanların arasını düzeltmekten maksat insanlar arasında düşmanlık ve ihtilaf olduğu zaman şer-i şerifin sınırlarını aşmadan ıslah etmektir. Bir hadisi şerifte Rasulullah aleyhisselam “Size derecesi namaz ve sadakadan daha üstün olan bir şeyi haber vereyim mi?” buyurdu. Bunun üzerine orada olanlar “Evet ya Rasulullah” diye cevap verince Efendimiz; “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasının bozulması kökünü kazır. Ben bununla saçın kazınmasını değil, dinin kökünün kazınmasını kast ediyorum.” buyurdu.
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’inde meselenin önemine binaen şöyle buyuruyor; “Mü’minler kardeştir, öyleyse kardeşlerinizin arasını ıslah edin.” (Hucurat, 10)
Bu husus o kadar mühimdir ki lütuf ve keremi sonsuz olan Allah Teâlâ, insanları affederek sulh ve sükuneti temin edenlerin mükafatını bizzat üzerine aldığını beyan etmektedir. Ayeti kerimede şöyle buyrulur; “Bir kötülüğün cezası ona denk bir kötülüktür. Kim affeder ve barışı sağlarsa onun mükafatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.”
İslam, sulh ve selametin temini için pek çok emir ve tavsiyelerde bulunmuştur. Mesela insanların birbirlerine verdikleri selam sulhün, selametin, emniyet ve dostluğun göstergesidir. Peygamber efendimiz aleyhisselam insanları arasında selamı yaymayı teşvik etmiştir.
Tabiînden Said b. Müseyyeb hazretleri çevresindekilere “Size, çok namaz kılıp sadaka vermekten daha üstün bir şeyi haber vereyim mi?” diye sormuştu. “Evet, haber ver.” dediler. O da şöyle devam etti; “İki kişinin arasını düzeltip dargınları barıştırmaktır. Bir de çok buğz etmekten sakınınız. Çünkü buğz (dini duyguları ve güzel ahlakı) kökünden kazır.” (Muvatta)
Kısacası, İslam insanlara hem dünya hem de ahiret saadeti sağlayan yegane dindir. Onun emirlerine tâbî olunduğunda fert ve toplum sulh ve selamet içinde yaşar. Çünkü yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Ey iman edenler, hep birlikte barış ve selamete girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 208)
Günümüzde pek muhtaç olduğumuz sulh ve barışın temini için ailelerde ciddi sıkıntılar vardır. İlk önce ailelerdeki sulh ve sükunu temin elzemdir. Zira aile çökerse toplumun bereketi gider. Dünyanın da barışa ve sükuna ihtiyacı vardır. Kur’an ve sünnetin hakemliğinde barış ve güzelliğe ne kadar muhtacız. Çünkü bugünkü geldiğimiz noktada sebep Kur’an ve sünnetten uzak duruşumuzdandır. Allah’tan kaçtık. Allah’a dönmemiz ve O’na tevekkül etmemiz gerekir. Allah ne güzel vekil ve ne güzel yardımcıdır. Mü’minlerin dostu Allah’tır, Resulüdür, mü’minlerdir.