Lütfen Biraz Merhamet

Lütfen Biraz Merhamet

Her insan bir şeyler kaybedebilir ve kaybettiğinde onu aramak için yola koyulur. Bir de çok değerli ise onu bulamadan gözüne uyku girmez. İnsanlıkta bir şeyler kaybedebilir, kaybedilen şeyin acısını ise bazı insanlar yüklenir ve bulmaya çalışır. Kaybedilen bu şeyi anlayamayan kişiler ise ruhen sıkılır çünkü ruh farkındadır olması gereken bir şeylerin yerinde olmadığının. Zaman oldu, yer durdu gök sessiz kaldı ve insanlık kaybetti. İnsanlık merhamet’i kaybetti.

Merhamet, insanı ağlayan çocuğa, aç kalan kediye, solmuş bitkiye kayıtsız bırakmayan, koşturan, sevdiren en ulvî duygu…

Sahi insan ne için gelmişti bu dünya’ya? Merhamet insan da nedir? Merhamet insan da kuşun kanadı gibidir. Unutmayasın; kuşa, kanadı ağır gelmez…

“Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.” (Beled, 17)

Bizleri var eden, kendisine halef kılan Rabbimizin bizden istediğidir bu kişilikler. Peki, Allah’ın bizi ihya, imar için gönderdiği, bu müşerref vazifeyi merhamet olmadan kim yapabilir? Bu dünyada en büyük imarı yapan İslam medeniyetinin tam merkezinde olan merhamet olmadan insan kendisini dahi imar edemez…

Merhamet Necip Fazıl’ın ifadesiyle;

Merhamet; hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir… Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudrettir. Allah’ın inayetinin sağanak sağanak yağmasına, semada bulunanlarının yeryüzündekilere rahmetle muamelede bulunmasına vesile olan bir güçtür merhamet.”

İnsanlığın artık çok kolay feda ettiği bir duygu oldu merhamet.

Sen, ruhu çürümüş, ruhu sıkılmış, bîhaber yaşayıp da bedeninin çürümesinden korkanlardan olma. Ölür ise tenler ölür, bâki kalan bu kubbede hoş bir sadâ bırakmaya bak. Bir çocuğun gönlüne gir, bir yaşlının duasını al, bir kuşun her sabah kapısına geldiği ol. Yurdunu merhamet ülkesinde edin, bu ülkede yaşayanlar cennet ülkesine gidermiş unutma.

Her gün, her vakit kötü haberler duymaktan sen de sıkılmadın mı? Bu kadar ses neyin sesi biliyor musun? Bu kadar ses kaybedilen şeyin arayanların bulmak için bir oraya bir buraya bağırmasının sesi. Herkes kaybettiğini bulmak için bağırıyor. Televizyon kanalları bulunsun diye her akşam gündemine tüm gün didik didik edip en şaşırtıcı bulduğu haberleri alıyor.

Bilirsin bir ülke de savaş oldu mu birçok insan ölmemek için, rahat bir yaşam için başka ülkelere koşarlar. Peki şimdi insanlığın içeresinde olduğu bu merhametsizlik savaşında kim nereye sığınacak?

Bu savaşın içinde herkesi bekleyen bir ülke var; Herkesin birbirini sevdiği, düşündüğü, çeşmelerinden rahmet aktığı bir ülke: ‘Merhamet ülkesi.’ Merhamet ülkesine sığınmanın vakti gelmedi mi artık sence de?

Bir üstadım vardı (Allah hayırlı ömür versin), ömrünü Allah’ın merhametini anlatmak için harcıyordu. Allah’ın merhameti… Hangi kalem yazabilir ki…

Bir gün üzülürsen, ümitsizlenirsen Zümer 53’ü aç ve oku. Ya O’nun Rasulü? Binlerce kez salât ve selâm olsun kendisine. Gözünden yaş akarmış da bırakmazmış rahmeti. Yüreği kaynar kaynar kaynarmış da ayrılmazmış merhametten. O, merhamet ülkesinin biricik kurucusu, O kollayan, O bekleyen…

Eğer bakmasını bilirsen kuşlar, çeşmeler, kediler, bulutlar, yağan yağmur damlaları dahi merhameti anlatır. Afrika’dan Asya’ya, Filistin’den Türkiye’ye aynı söylenir Merhamet, aynı hissedilir. Ama nasıl ki sağır kişiye kelam fayda etmez, kalbi katı olana da merhamet fayda etmez…

Abdullah bin Mesud ne güzel demiş; “Kendisinden öğüt isteyene, ‘merhametIi ol’ demek ne güzeldir.” Çünkü insan kendinden başlayıp tüm eşya ve kâinata merhametle baktığında her şey güzel olacak.

Bugün birçok evde merhamet eksik, modern insan bir karmaşa içinde su gibi, ekmek gibi muhtaç olduğu merhameti unutmuş…

İnsanlık artık yavaş yavaş merhamet ülkesine göç ediyor. Güneş yeniden doğuyor, kış yerini bahara bırakıyor, kuşlar cıvıl cıvıl ötmeye başlıyor. İnsanlık artık aşkla diriliyor, merhamet her tarafı sarıyor. Sevinin çocuklar insanlık artık neyi kaybettiğini buldu, arıyorlar…

Herkes hızlı olsun, koşsun, merhamet ülkesine. Koşun çünkü her taraftan sesler geliyor, herkes bağırıyor, her yer bu ses ile çalkalanıyor, çocuklar bu ses ile uyanıyor, yer bu ses ile duruyor, gök bu ses ile insanlığa bakıyor. Her yerde bu ses; “Lütfen biraz merhamet…”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.