LA HAVLE- Muamelemize Dikkat Edelim

Dikkat: Bir şey üzerine düşünceyi teksif etme, önem verme, incelik.
Kalbin, şuurun, gözün, duyguların, uyanık olma hali.
Hayatımızda yaptığımız her işin mahiyetine göre yeri ve zamanı geldiğinde: “Dikkat çekmek. Dikkat etmek. Dikkate almak. Dikkat kesilmek. Dikkate şayan. Dikkatli. Dikkatsiz. Dikkatleri toplamak. Dikkatinden kaçmak. Dikkatsizlik.” gibi tabirleri kullanırız. Çünkü; insanız ve yaptığımız her şeyden mes’ulüz.
Onun için attığımız her adımda, bizi ilgilendiren her muamelede, söylediğimiz her sözde âzami dikkati, gereken hassasiyeti göstermeye mecburuz.
Attığı her adıma dikkat etmeyen insan düşer, yaralanır veya sakat kalabilir! Söylediği söze dikkat etmeyen insan, iman dairesinin dışına çıkabilir!
Dikkat etmeyen bir makinist, treni raydan çıkarabilir! Ameliyat anında dikkatli davranmayan doktor, hastanın ölümüne sebep olabilir.
Hayatımızı idame ettirdiğimiz her alanda, çevremizde görmüş olduğumuz; “Yazı, sembol, resim, rakam” gibi muhtelif ikaz işaretleri, hep bizim dağılan dikkatlerimizi toplayıp, gerekli tedbirleri almamız içindir.
İnsanın dikkat etmesi gereken maddi hayatının yanında, bir de mânevi yönü var. Asla ihmale gelmeyecek, önemli bir husus:
Merhum Üstaz Mahmud Sâmi Efendi (k.s.) Hazretlerinin, mânevi görev verdiği Şaban Kavafoğlu amca vardır Kayseri’de.
Bir gün Nevşehir’den Zifer Efendi adında bir seveni gelir ziyarete. Görüşme sırasında der ki: “Efendim; evrad-ı ezkarımdan gerekli feyzi, huzuru, tadı alamıyorum.”
Şaban amcanın tavsiyesi: “Evlâdım, muamelemize dikkat edelim.”
Zifer Efendi ayrılır. Bir yıl sonra tekrar gelir. Görüşme esnasında yine aynı şikâyet, yine aynı tavsiye: “Muamelemize dikkat edelim.”
Üçüncü defa gelişinde, yine aynı şikâyette bulunup da aynı tavsiyeyi duyunca Zifer Efendi der ki: “Efendim ben emekli bir öğretmenim. Manifaturacı değilim ki, kumaşı ölçerken metreyi biraz kısa tutayım. Bakkal değilim ki, tartarken terazinin kefesini kendime doğru ağdırayım. Ticaretle uğraşmıyorum. Emekli maaşımla alışverişimi yapıp evime dönüyorum. Daha nasıl dikkat edeyim.”
Bunun üzerine Şaban amca buyururlar ki: “Evlâdım, yumurtanın irisini seçmekten vazgeçelim, olmaz mı?”
Meğer Zifer Efendi’de de böyle bir hastalık varmış. Ondan sonra alış verişe çıktığında; “Bana şuradan beş yumurta verir misin?” der ve arkasını dönermiş.
Vay bizim halimize! Vay bizim muamelelerimize! Evet, huzurlu olmak istiyorsak, muamelemize çok dikkat etmek mecburiyetindeyiz.
Ya Rab; bizlere her işimizde o hassasiyeti gösterecek rakik bir gönül ihsân eyle.