KAPAK-Kardeş Olmayı Başaranlar Kurtulmuştur

Kur’an’da felaha erenler olarak anılan kişiler ana hatlarıyla aşağıdaki özellikleri taşıyan kimselerdir.
1-Mü’minler: “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak ‘İşittik ve itaat ettik.’ demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Nur, 51)
2-Nefsini Temizleyen Arınan: “Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur.” (A’la, 14)
3-Allah’tan Korkanlar/Sakınanlar/Muttakiler: “… Allah’tan korkun ki, felaha eresiniz. (Bakara, 89)
“Ey iman edenler; sabredin, sebat gösterin, düşmana karşı durun ve Allah’tan sakının ki felah bulasınız.” (Âl-i İmran, 200)
4-Allah Yolunda Cihad Edenler: “Ey iman edenler, Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın, O’nun yolunda cihad edin ki, mutluluğa-felaha erebilesiniz.” (Maide, 35)
5-Kötülüklerden-Pisliklerden Kaçınmak: “Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete-felaha eresiniz.” (Maide, 90)
6-Allah’ın Nimetini Hatırlayanlar: “… Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki, felaha-kurtuluşa eresiniz.” (Araf, 69)
7-Allah’ı Hatırlayanlar-Zikredenler: “Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın-zikredin ki başarıya-felaha erişesiniz.” (Enfal, 45)
“Namaz bitince; yeryüzüne dağılın. Ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin ki felaha eresiniz.” (Cuma, 10)
8-Allah’a Kulluk Edenler-“Secde Edenler-Rükû Edenler: “Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır-iyilik işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hacc, 77)
9-Tevbe Edenler: “… Ey mü’minler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa-felaha eresiniz. (Nur, 31)
10-İyilik Edenler: “… Rabbinize ibadet edin; hayır-iyilik işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hacc, 77)
11-Gayba İman Edenler-Namaz Kılanlar-İnfak Edenler-Kitaplara ve Ahirete Yakin Olarak İman Edenler: “Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Onlar, sana indirilen Kitap’a da senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar. Bunlar, işte Rablerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir. (Bakara, 3-5)
12-İyiliği Emredip Kötülükten Alıkoyanlar: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa-felaha erenlerdir.” (Âl-i İmran, 104)
13-Ahirette Tartıları Ağır Gelenler: “Gerçek tartı kıyamet günündedir. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtulanlardır-felaha erenlerdir.” (Araf, 8)
14-Peygambere ve Kur’an’a Uyanlar: “Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı bulacakları elçiye, o okuyup yazma bilmeyen peygambere uyarlar. O, onlara iyilik emreder ve onları kötülükten alıkoyar, temiz, hoş şeyleri kendileri için helal, murdar şeyleri üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yüklerini, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indirir atar. İşte o zaman O’na iman eden, O’na tam saygı gösteren, O’na yardımcı olan ve O’nun peygamberliği ile birlikte indirilen nuru-Kur’an’ı izleyen kimseler; işte o asıl maksada ulaşan kurtulmuşlar onlardır. (Araf, 157)
15-Yaptıkları İşlerde Allah’ın Rızasını Arayanlar: “O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula da yolcuya da… Bu, Allah’ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.” (Rum, 38)
16-Allah’ın Dinine Yardım Edenler-Hizbinden Olanlar: Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalplerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbidir. (Mücadele, 22)
Bugün bizler de böylesi bir durumla karşı karşıyayız. İmtihan olunmaktayız. Ülkemize komşu ülkelerden gelip iltica eden mülteci kardeşlerimize karşı tutum ve davranışlarımız, yaklaşım ve tepkilerimiz imtihanımızdır. Eli silah tutabilecek durumda olup da ülkesini terk eden, vatan savunmasından terk-i diyar eden mülteciler de imtihandadır.
17-Nefsinin Cimriliğinden Korunanlar: “… Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 9)
Kurtuluşa Erenlerden Olmanın Bir Yolu da İslam Kardeşliği Yani Uhuvvettir
Kalabalıkları bir millet hâline getiren en müessir âmil dindir. Aynı inancı paylaşan toplumlar çok kısa zamanda kaynaşıp bütünleşirler. Çünkü aynı dine mensup olmanın en tabii neticesi din kardeşliğidir. Din kardeşi olmanın yüklediği birçok mesuliyet vardır ki, bu mesuliyetleri yerine getirmek de inancımızın bir gereğidir.
Durum böyle olunca her Müslüman uhuvvet sarayının bir taşı olmaktadır. İslâm sarayının bütün ihtişamıyla devam etmesi için, herkes bulunduğu yerde yapması gerekeni yapacak, asla yerini terk etmeyecektir. Duvardan bir taş düşerse, bu durum diğer taşların da yerinden oynamasına, binanın yıpranmasına sebep olur.
O bakımdan hiçbir Müslüman, uhuvveti yani kardeşliği zedeleyecek bir söz, bir harekette bulunmayacaktır. Beşeriyet icabı yapılan hatalar en kısa zamanda giderilecektir. Küskünlükler, dargınlıklar sürüp gitmeyecek, alâka kesilmeyecektir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bunun sınırını üç gün olarak göstermiştir.
Müslümanlar burada sıraladığımız ve zikretmediğimiz başka vazifelerle de muvazzaftırlar. Bu vazifelerini en sağlıklı bir şekilde yerine getirdikleri devirlerde dünyada cennetî bir hayat yaşamışlardır. Bir fazilet, bir saadet, bir huzur toplumu vücuda getirmişlerdir. Ancak zamanla bu güzelliklerimizi, bu özelliklerimizi kaybettik. Kendi gafletimizden içimizdeki bir kısım beyinsizlerin, idarecilerin gaflet ya da ihanetlerinden, İslâm düşmanlarının çeşit çeşit hile ve tuzaklarından bugünkü perişanlığı, dağınıklığı yaşamaktayız.
Uhuvvet sarayı yıprandı. İslâm cemaati hodkâmlaştı, dünyevîleşti, imanı zaafa uğradı. Yeniden silkinmemiz, yeniden bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmamız gerekmektedir. Rabbimize yönelmeliyiz. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği, müjdelediği “Hak üzerine kaim” cemaatten olmak için ve o cemaatin çoğalması, etkin hâle gelmesi için bütün imkânlarımızı seferber ederek canla başla fedâkârane çalışmamız, çaba göstermemiz gerekir. İmanımız bunu gerektirmektedir, Müslümanlığımız bunu gerektirmektedir. Allah Teâlâ biz Müslümanları birbirimize kardeş yapmış ve bizi bu kardeşlikle şereflendirmiştir.
İslam ümmetinin içinde bulunduğu bu zilletten kurtulabilmesi, yeniden bir güç haline gelebilmesi, eski izzet ve şerefine sahip olabilmesi için hilafet çatısına ne kadar muhtacız. Mezhep taassubundan kurtulup yeniden İslam kardeşliğine dönebilmeyi bu ümmete lütfeyle Allah’ım…