MUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3 – ilkadim DergisiMUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3 – ilkadim DergisiMUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3 – ilkadim DergisiMUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3 – ilkadim DergisiMUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3 – ilkadim Dergisi

MUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3

MUHASEBE- Kâmil İnsana Kâmil Din – 3

Galip Olalım

Allah Teâlâ, Hz. Yusuf aleyhisselam’a sahip çıkan olarak kendisinden bahsederken şöyle buyuruyor: “Yûsuf’a o yerde imkân hazırladık ve ona rüya yorumunu öğrettik. Allah işine galip olandır, fakat insanların çoğu bilmezler” (Yûsuf sûresi 12/21)

Allah celle celâlüh, Ashab-ı Kehf’ten bahsederken: “Mutlaka biz yanlarında bir mescid edinelim diyen kimseleri onlar işlerine galip kimselerdir.” diye tarif etmiştir. (Kehf sûresi 18/21)

Başarılı kimseler, işlerine galip kimselerdir. Bizim de Müslümanlar olarak, Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmanın gereği olarak galip olmamız gerekir.

İşimize galip olmaya önce kendi nefsimizden başlamamız gerekir. Nefsine galip olan, herkese galip olur; nefsine mağlup olan herkese mağlup olur. Kendini kaybeden herkesi kaybeder, kendisini kazanan herkesi kazanır.

Nefse galip olmak, nefsine galip olanlarla birliktelik kurarak başlar. Günah ehlinden ve günah ortamından uzak durmaya dikkat edip sevap ehliyle birliktelik ve sevap ortamında bulunmak, zamanla sevap ehli olmayı sağlar.

Galipler mağluplara tesir ederler. Bize gereken galip olmaya çalışmaktır. Galip olan kimse; başarısı, eseri, iyiliği ve ahlakı ile galip olan kimsedir.

Galip olan kişi, başarısı ve eseriyle nefislere tesir eder, iyiliği ile akıllara tesir eder, ahlakıyla kalplere ve gönüllere tesir eder.

Eğer biz Müslümanlar olarak Allah için galip olmaya, yanlış yapmaktan korunarak, nefsi hoşlanmadığı şeyi yapmaya hapsetmek manasında sabrederek, işimizi tam yaparak ve iyilik yapmaya çalışarak, Allah’ın vaadi gereği kâmil mü’minlere yardım ettiği gerçeğine inanarak çalışırsak hem dünyada hem ahirette Allah’ın yardımını görürüz.

Şu âyet-i kerîmede belirtildiği gibi: “Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” (Mü’min sûresi 40/51.)

Müslümanlığın, kâmil insanlık olduğunu gösterelim, İslamî gerçeklerin üstün gerçekler olduğunu, akla ve ruha hitap ettiğini idrak edelim ve ettirelim.

Bize gereken, dilimiz ve halimizle hayra ve hidayete vesile olmaya çalışmaktır. Hayra ve hidayete vesile olana bir misil sevap yazılır. İşte deliller:

“Allah’a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk’ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Buhârî, Fezâilü’l-ashâb, 9, Meğâzî, 38; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 34.)

“Hidâyete davet eden kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da hiçbir şey azaltmaz.” (Müslim, İlim, 16; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlim, 15; İbni Mâce, Mukaddime, 14.)

“Kim hidayete çağrıda bulunursa, kendisine tabi olanların sevapları kadar ona sevap verilecek ve tabi olanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmeyecektir. Kim de dalalete davet ederse, kendisine tabi olanların günahları kadar günah ona verilecek ve tabi olanların günahlarından da hiçbir şey eksilmeyecektir.” (İbn Mâce, Sünnet, 14.)

“Bir insanın hidayetine vesile olmak, yüz kızıl tüylü deveden veyahut üzerine güneşin doğup battığı bütün toprakların fethinden daha hayırlıdır.” (Buhârî, 7/3468)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.