EĞİTİMİN SERÜVENİ (1)

 EĞİTİMİN SERÜVENİ (1)

Eğitim, toplumların kalkınmasında temel güç olmasıyla beraber sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel yapıdan ve bunların da ötesinde değerler sisteminden etkilenir. Bunu, eğitimin gelişim sürecinde de açık bir şekilde görebiliriz.

Eğitim tarihi bakımından, ona yaklaşımı iki şekilde alınabilmesi mümkündür.

1- Disiplinci eğitim anlayışı

2- Hürriyetçi eğitim anlayışı

İlkini ele almaya çalıştığımız zaman, şöyle bir manzarayla karşılaşırız. Biliyorsunuz Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik…gibi ilimler, felsefenin içinde değerlendiriliyordu. Bilim genişlik ve çap itibariyle bugüne göre; oldukça dardı. Böyle bir durumda bireyi eğitmeye çalışırsanız, felsefenin içinde sınırlı bir biçimde bulunulan bilimin hepsini aktarmaya çalışırsınız. Yani eğitilen birey, elde mevcut olan bilgilerle biraz kimyadan, biraz fizikten, biraz matematikten…bilgi sahibi olur. Eğitilecek insanları serbest bırakırsanız oldukça farklı alanlardaki ve sınırlı olan bilgiyi aktaramazsınız. Bireyleri katı, sert bir disiplin altında tutarsınız. O zaman disiplin, eğitimde temel unsurların başında yer alır. Böyle bir eğitim sisteminin içinde yetişen bireyler, birçok konu hakkında ansiklopedik bilgiye sahip insanlar olurlar. Böyle bir eğitim gören insan, son derece farklı konulardaki bilgileri ile olaylara, hayata çok daha farklı bakabilir. Farabi, bildiğiniz gibi İslam Düşünürleri içinde müstesna bir yere sahiptir. Bakınız bir düşünür olduğu kadar, komple ansiklopedik bir insandır. Bir gün, bir sokaktan geçerken; bir evden kanun sesi duyar. Evin kapısını çalar ve açan şahsa der ki: Çaldığınız kanunun falan perdesi bozuk, düzeltin de öyle çalın. İşte yukarıda anlatmaya çalıştığımız eğitim anlayışı, o zaman felsefe içerisinde yer alan ilimler hakkındaki bilgilerden tutun da müziğe varıncaya kadar ki alanlarda bilgi sahibi olan ansiklopedik bireyler yetiştirmiştir. Yine hepimiz biliriz ki İbni-Sina, yine İslam dünyasının yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden biridir.  Filozofluğunun yanında tıp alanında da uzman doktorlardan biri olması sebebiyle, ansiklopedik bilgi sahipliğinin bir başka örneğini oluşturur. Zamanının halifesi kendisine Bağdat’ta bir hastane kurmasını istediği zaman; şehrin farklı tepelerine etler koydurtur. Etin kokuşması ile sıcaklık ve hava akımı arasındaki ilişkiden haberdardır. Bu konumu filozofluğunun yanında tıp alanında enfeksiyondan tutun da ameliyat teknikleri ile uygulamalara varıncaya kadar bilgi sahibi olduğu görülmektedir. Özetle dönemindeki eğitimin konumu disiplinci bir anlayış ile ansiklopedik bilgi sahibi olmasını sağlamıştır. O dönem toplum ihtiyacı da bu tip ansiklopedik bir bilgine ihtiyaç duymakta idi. Nitekim matematik alanında bilgi sahibi olmadan, miras taksimi konusunda İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi düşünmemek mümkün değildir. Felsefe kanalıyla gelen başka kültürlerin akımlarını da önlemede bu konudaki dirayeti bakımından İmam-ı Gazali’yi anlamak zordur.

Yerin ve göğün yaratılmasının incelenmesini isteyen ayetler gök cisimlerini incelemek için rasathane kurulmasını sağlamıştır. Yüzyıllar sonra aya gidişteki boşlukların tespitinde, bu rasathanelerde yapılan çalışmalar ve hesaplar kolaylık sağlamış ve bu gayretler sebebiyle Nasa’nın “İnsanlığın İslam alemine şükran borcu olduğunu” vurgulanmasını sağlamıştır. İbn-i Bacce, İbn-i Tüfeyl, İbn-i Hazm, El Kindi, İbn-i Rüşt… bunlardan sadece birkaçıdır.

Görüldüğü gibi ve buna bağlı toplumsal beklentiler ile bunlara dinamizm ve hız kazandıran, eğitimin şekillenmesinde Orta Çağa damgasını vurmuş, yepyeni bir medeniyetin kurulmasında etkin olmuştur.

Bir sonraki yazımızda eğitimin bir başka serüveninde buluşmak dileğiyle…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.