SOSYOLOJİK SİYER – Biz Kimin Havarisiyiz?

SOSYOLOJİK SİYER – Biz Kimin Havarisiyiz?

Geçmişi uzun kilometrelere dayanan dünyada öyle şahıslar vardır ki, kendilerini bir kitap ya da bir biyografi ile anlatmak mümkün değildir. Hatta onları tanımak için, ailesi veya yaşadığı şehir dahi açıklayıcı olmaz. Hayatları iman ve cihad olmuş sahabe neslinden bahsediyoruz. Özellikle aşere-i mübeşşereden olan ashabın hayatları bize, nasıl yaşayacağımız noktasında önemli örneklikler sunmaktadır. Sadakati Hz. Ebu Bekr’den, adaleti Hz. Ömer’den, hayâyı Hz. Osman’dan, ilim ve cesareti Hz. Ali’den öğrendiğimiz gibi nice güzel davranışları yeryüzünün gördüğü en müstesna şahsiyetler bize yaşayarak öğretirler. İşte bu yazıda Peygamber Havarisi nasıl olunur onu yazmaya gayret edeceğiz.

EFENDİMİZE BİRKAÇ YOLDAN AKRABA

Hz. Hatice’nin amcasının oğlu Avvam b. Huveylid, Hz. Zübeyr’in radıyallahu anh babasıdır. Aynı zamanda peygamberimizin halası Hz. Safiyye binti Abdulmuttalib de bu büyük sahabenin annesidir. Peygamberimizle aleyhisselam yakınlıkları bu kadarla da sınırlı değildir. Efendimiz aleyhisselam Hz. Aişe ile evlendikten sonra Zübeyr b. Avvam da Hz. Esma ile evlenerek Efendimizle bacanak olmuşlardır. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh ise hem peygamberimizin hem de Hz. Zübeyr’in kayınbabası olmaktadır. Zübeyr b. Avvam ve Efendimize aleyhisselam yakınlık deyince, akla gelmesi gereken bir olay da Hz. Zübeyr’in beşinci Müslüman olmasıdır. İşte bu durum Mekke dönemi de göz önüne alındığında yakınlık açısından (hem soy hem de evlilik) akrabalıkların önüne geçmektedir.

MÜSLÜMAN OLUŞU

Hz. Zübeyr, Müslüman olmadan önce, babasıyla İslam ikliminin müjdesini almış, son elçinin göreve başlamasını bekliyordu. Babası Avvam, Efendinize aleyhisselam yetişemese de oğluna vasiyeti, hak yolda peygamberle beraber yürümesi şeklindedir. Zübeyr radıyallahu anh, Hz. Ebu Bekir’in İslâm’a girmesinden kısa bir müddet sonra Müslüman olmuştur. Ancak ne doğum tarihi ne de kaç yaşındayken Müslüman olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Muhtelif kaynaklar, Müslüman olduğu sırada onun 8-16 yaşları arasında bulunduğu söylerse de bu tahminlerin doğruluğu şüphelidir. Zira babası Avvam b. Huveylid’in Ficar savaşlarından birinde (kuvvetli bir ihtimalle dördüncü ve son savaşta) öldürüldüğü, onu öldürenin de Mürre b. Muatab es-Sakafi olduğu kabul edilmektedir. Bazı kaynaklarda Zübeyr radıyallahu anh’ın Hz. Ali, Talha ve Sa’d b. Ebi Vakkas ile aynı yılda doğduğu ifade edilmektedir.1

ZÜBEYR’İN radıyallahu anh HAYATINDAN BAZI KESİTLER

Zübeyr radıyallahu anh 615 yılında Mekkeli Müslümanlarla birlikte Habeşistan’a hicret etmiştir. Medine’ye hicretten sonra muhacirlerle ensâr arasında kardeşlik tesis edildiği zaman Zübeyr ile Seleme b. Selâme b. Vakş kardeş ilan edilmiştir.2

Bedir günü Müslümanların sayılı birkaç atı vardı. Bunlardan biri de Zübeyr’in Ya’sub adlı atı idi. O gün birçok müşriki öldürmüştür ki, bunlardan biri “Kureyş’in aslanı, Muttaliboğulları aslanı” diye bilinen amcası Nevfel idi.3

Zübeyr’in oğlu Abdullah, babası ile ilgili olarak şu olayı anlatıyor: “Ahzâb günü, ben ve Ebû Seleme’nin oğlu Ömer (çocuk olduğumuzdan) kadınların yanında bırakılmıştık. Bir de baktım ki babam Zübeyr, atının üstünde iki yahut üç kere Kurayza oğullarına gidip geldi. Evimize döndüğümüzde babama: Babacığım! Ben seni Benî Kurayza yurduna gidip gelirken gördüm dedim. Babam: Sen beni öyle gördün mü evlâdım, dedi. Ben de Evet, dedim. Babam: Rasûlullah aleyhisselam; Benî Kurayza’ya kim gider de onların haberini bana getirir, dedi. Ben de gittim. Döndüğümde, Rasûlullah, anası ile babasını bir arada zikrederek anam babam sana feda olsun, her peygamberin bir havarisi vardır benim havarim de Zübeyr b. Avvam’dır dedi.4

Rasulullah’ın aleyhisselam mücahid sahabelerinden biri de Zübeyr’dir. Cihad meydanlarının önde gelen kahramanlarından olmuştur. Yermük Vakası gününde Peygamber’in sahâbîleri, Zübeyr’e hitaben:

“Ey Zübeyr! Rumlara şiddetli bir saldırı yapmazmısın ki, biz de seninle beraber şiddetli bir saldırı yapalım” dediler. Bunun üzerine Zübeyr radıyallahu anh Rumlar üzerine şiddetli hamleler yaptı. Bu hamleler sırasında, Rumlar, Zübeyr’in omuz köküne iki darbe vurdular. Bu iki geniş yara arasında Bedir’de yediği bir darbenin çukurluğu vardı ki, oğlu Urve; “Ben çocukken bu darbenin yerine parmaklarımı sokar, oynardım” demiştir.5

REŞİD HALİFELER DÖNEMİNDE HZ. ZÜBEYR

Hz. Ömer’in vefatından sonra, halife seçimini gerçekleştirmeleri için tayin ettiği altı kişilik “Ashabü’ş şûra” (danışma kurulu) üyelerindendir.

Zübeyr, Mısır fethinde de önemli bir rol oynamıştır. Nitekim halife Hz. Ömer, 642’de Mısır’ın Babil’in kalesini kuşatan Amr ibnü’l As’a yardım için onu on bin kişilik bir kuvvetle göndermiştir. Mısır’ın o zamanki hükümet merkezi olan Heliopolis de Zübeyr tarafından alınmıştır.6

Zübeyr’in, Hz. Osman’a radıyallahu anh başkaldıran Mısırlıların, Medine’de gerçekleştirdikleri hareketlerde, Hz. Osman’ın şehid edilişine kadar, meseleye aktif olarak karışmadığı, bazı rivayetlere göre; hem kendisinin hem de Hz. Ali’nin, Hz. Osman’ı korumak üzere oğullarını gönderdikleri ifade edilmiştir.

Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra, ashabın büyük bir çoğunluğu Hz. Ali’ye radıyallahu anh bey’at etmişlerdir. Zübeyr ile Talha da bey’at edenler arasındadır. Hz. Zübeyr, Hz. Ali dönemindeki olaylar esnasında kendi bulunduğu durumdan vazgeçince şehîd edilmiştir. Şehid edildiği zaman yaşı, kimi kaynaklarda 66 veya 67 kimi kaynaklarda 64 kimi kaynaklarda ise 70 olarak kayıtlıdır.7

Daha hayatta iken cennetle müjdelenen, Allah ve Resulünün yolunda örnek bir hayat yaşayan Zübeyr radıyallahu anh, ashâbın en çok fetva veren yedi kişisinden sonra (Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. İbn Mes’ud, Hz. İbn Ömer, Hz. İbn Abbas, Hz. Zeyd b. Sabit ve Hz Âişe’ radıyallahu anha) ikinci derecede yer alan yirmi sahabeden biridir.8

Annesi kendisini “Ebu’t-Tâhir” diye çağırırdı. Fakat Zübeyr radıyallahu anh kendisini oğlu Abdullah ile künyelendirmiş ve bu künye ile tanınmıştır.9

Rabbimiz; hayatı dolu dolu yaşayan, Peygamberin aleyhisselam havarisi Hz. Zübeyr radıyallahu anh gibi bir hayatı bizlere de nasip etsin. Amin.

Selam ve dua ile…

Dipnotlar

  1. (el-Endelüsî, el-Ikdü’l-Ferîd, Beyrut, t.y., VI, 92; İbn Kuteybe, el-Maârif, Lübnan,1970, 96; el-Askalânî, a.g.e., III, 5; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğâbe fî Ma’ifeti’s-Sahabe, Kahire, 1970, II, 250; Ziriklî, el-A’lâm, Beyrut, 1969, III, 74; İbn Abdi’l-Berr, a.g.e., II, 510-511; İbnü’l-Cevzi, Safvetü’s Safve, Haleb,1969, I, 342; Butrus el-Bustânî, Dâiretü’l-Maarif, IX, 177).
  2. (İbn Abdı’l-Berr, a.g.e., II, 511). Başka rivayetlerde ise, Rasûlullah’ın; Abdullah İbn Mes’ûd veya Talha ya da Ka’b b. Mâlik’le Zübeyr arasında kardeşlik tesis ettiği ifade edilmektedir (İbn Sa’d, a.g.e., III, 102; İbn Hişam, a.g.e., I, 505).

3- (İbn Hişam, a.g.e., I, 666, 708; İbn Hişam, Cemheretü Ensâbi’l-Arab, Kahire, 1982, 120).

  1. (Buharî, Fedâilü Ashâbi’n-Nebi, 13).
  2. (Buharî, Fedâilü Ashâbi’n-Nebi, 13)
  3. (İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, İstanbul 1985, II, 515, vd; İA, XIII, 635)
  4. (İbn Hişam, I, 251; İbn Abdi’l-Berr, a.g.e., II, 516; İbn Sa’d a.g.e., III, 113; Butrus el-Bustânî, a.g.e., IX, 177)
  5. (el-Askalânî, a.g.e., I, 9)
  6. (el-Askalânî, el-İsâbefı Temyizi’s Sahâbe, Beyrut, t.y., III, 5; İbn Hişâm, Sîre, Mısır 1955, I, 250; Buharî, Fedâilü Ashâbi’n-Nebî, 13; İbn Abdi’l-Berr, el-İstiâb fî Ma’rifeti’l-Ashâb, Kahire, t.y., II, 510; İbn Sait Tabakâtü’l-Kübra, Beyrut,1957, III, 100)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.