Bir Otobüs Hattı

Ömrü tükenmemiş tek haberleşme
Ey gönülden gönüle titreşen dalgalar
Hangi sesle, sedayla yarışırsınız?
Sus ve koru kendini!
Selamlaşmanın da pili tükenmiş
Bizler gibi…
Kaptana sırt dönmüş yolcular gibi
Biletin nereye kesildiğini bilmeyen
Yok, yok! Tanıdık geliyor bazı yollar
Bir Merkez Efendi
Bir Mehmed Akif
Bir Erbakan dokunuyor gözlerime
Yolun tükenmeyeceğini anlatıyorlar
Hâlbuki bu yol bir yere gitmez!
Niyetler gider gidecekleri yere…
Söyle Ya Ali söyle!
Ayağına batan bir ok mu gerçek?
Yoksa gözlerindeki muhabbet mi?
İrkildim…
Belgrat kapıdaymışım: dış kapı
Birûni Üniversitesi mi okuduğum yoksa
Birûni’nin okuduğu üniversite mi?
Yedi Kule’ye gelince
Uyandım (ö)M(ü)R12 uykusundan
Son durak dediler
Meğer son değilmiş
Yeni bir bilinmezin imtihanıymış
Zindan yani…
Zindan demişken
Telaş mı kaçan benden
Teslimiyet mi onu uzaklaştıran
Rayına oturan yol mu bilmem
Sarsıla savrula gidiyorum
Yol…
Sarsılsan da…
Savrulsan da…
Rayından çıkmadan yoldu
Ve vaktinde evine dönemiyorsan
Yol değil!
Sahi, yol nereye çıkar? Can nereden?
Allahu Ekber! Allahu Ekber!
“Yat”sı ezanı bu
Anladım ki:
Yolu camiye çıkanın
Canı camiden çıkar
Ve bir izin çıkar
Ebedi uykuya “yat”mak için…