Ya Helal Konuş ya da Sus!

Ya Helal Konuş ya da Sus!

Gıybet bir Müslümanın din kardeşi hakkında hoşlanmayacağı şekilde arkasından konuşmasıdır. Gıybete izinsiz olarak yapılan taklitler de girer. El, kol hareketleriyle yapılan imalar ve işaretler de gıybettendir. Bakın Rabbimiz ne buyuruyor; “Arkadan çekiştirmeyi (Gıybeti), yüze karşı eğlenmeyi (Alay etmeyi) adet haline getirenlerin vay haline!” (Hümeze Suresi, 1-2)

İşte ayet apaçık ortada, Peygamber aleyhisselam uyarıyor; Peygamber Efendimiz aleyhisselam bir gün: “Gıybet nedir bilir misiniz?” diye sordu.

Ashab-ı kiram: “Allah ve Rasulü daha iyi bilir.” dediler.

Allah Rasulü aleyhisselam: Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır, buyurdu.

Ashab-ı kiram: “Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa ne dersiniz?” diye sordu

Efendimiz aleyhisselam: Eğer söylediğiniz şey onda varsa gıybet ettiniz, yoksa iftira ettiniz, buyurdular… (Müslim, Birr, 70; Ebu Davud, Edeb, 40/4874)

Yani anlayacağınız kardeşlerim, gıybeti hem Allah hem de Rasulü aleyhisselam istememekte. Peki, bir düşünelim, niye? Çünkü gıybet din kardeşini küçük duruma düşürmek, utandırmaktır. Ayet-i kerimede; “Mü’minler ancak kardeştirler.” buyrulmuştur. Biz bir kardeşimizi utandırırsak, kötülersek Allah da bize bunun hesabını sorar ve gıybetini ettiğimiz kardeşimiz bize hakkını helal etmedikçe cennete giremeyiz! Gıybet hususunda yine şöyle bir ayetle karşı karşıya kalıyoruz, Rabbimiz buyurdu;

“Birbirinizin suçunu araştırmayın, kimse kimseyi çekiştirmesin, gıybet yapmayın! Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksindiniz değil mi?” (Hucurat Suresi, 12) Yani gıybet yapmakla beraber ölü din kardeşimizin etini yemiş oluyoruz… Biz ne kadar göremesekte o eti mânevi olarak yemiş oluyoruz. Ve kalp gözü açık olan Allah dostları o etin kokusunu alabiliyor ve bizim gıybet ettiğimizi Allah’ın izniyle hissedebiliyorlar…

Gıybet yapmak bizim ruhaniyetimizi ve mâneviyatımızı çok ciddi anlamda etkilemektedir. Gıybet demek bozgunculuk demektir, gıybet demek kardeşi kardeşe düşürmek demektir. Hak dostlarından Fudayl bin Iyaz “Gıybetin girdiği yerde kardeşlik çıkar, gider!” demiştir. Yine gıybet hususunda gıybetini yaptığımız kardeşimize tüm sevaplarımızı istesekte, istemesekte veriyoruz. Dikkat edelim de farkında olmadan amellerimiz boşa gitmesin… Nitekim Hak dostları bu konu hakkında şöyle demiştir; “Madem kişi gıybet yapmadan duramıyor, anne-babasının gıybetini yapsın da sevapları bir başkasına gideceğine anne-babasına gitmiş olsun…”

Gıybet yapmanın cezasını ahirette görmekle beraber aslında fark etmeden bu dünyada da görüyoruz… Gözle görülmektedir ki bir din kardeşini ayıp ve kusurları sebebiyle kınayanlar, çok geçmeden aynı hataları işlemeye başlar. Nitekim Rasulullah aleyhisselam; “Kim bir kardeşini günahı sebebiyle ayıplarsa, o günahı işlemeden ölmez!” buyurmuştur.

Yine Hz. Aişe radiyallahu anha gıybet hususunda şöyle der; “Ne tuhaftır ki insan, Müslüman kardeşi için sarf ettiği çirkin sözden dolayı değil de, yediği helal lokmadan dolayı ağzını yıkar!” Yani kardeşlerim sadede gelmek gerekirse gıybetin temelinde gurur, kibir, kendini beğenme, kin ve haset gibi pek çok kötü vasıf bulunmaktadır. Bir düşünelim Allah’ın bize verdiği ve kendi ruhumdan üfledim dediği o temiz ruhlarımızı ve kalplerimizi bu kötü vasıflarla kirleterek insan şeytanlardan oluyorsak, vay halimize kardeşlerim! Vay halimize!

Eğer böyleysek kalbimizin ne feci bir durumda olduğunu birde siz düşünün… Allah bizleri ve diğer tüm Müslüman kardeşlerimizin kalplerini bu kötü vasıflardan uzak tutsun ve bizi hep iyiliğe yöneltsin… Âmin. Selam ve dua ile…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.