TABİAT BOŞLUK KABUL ETMİYOR

Hiç kuşkusuz her anne ve baba evladına koşulsuz, şartsız sevgi besler. Evlatlarda anne ve babasının sevgisine ilgisine muhtaçtır. Sevgi emek ister. Eş, anne baba, kardeş, arkadaş fark etmez her canlı sevgiye muhtaçtır. Kısaca insan insana muhtaçtır. Her birimizin fıtratında da sevmek, muhabbet duymak vardır. Bu kişiden kişiye değişse de önceliklerimiz ailemiz sevdiklerimizdir her zaman.
Gözümüzden sakındığımız, büyütüp emek verdiğimiz evlatlarımız okul hayatı ile beraber aileden çıkıp sosyal bir çevre edinmeye başladığında onun arkadaş seçimi bir ömür hayatına etki eder. O yüzden Peygamber Efendimiz hadislerinde şöyle buyurmuştur:
“İnsan sevdiği ile beraberdir. ” ( Müslim, Birr, 161)
”Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmazsa da, kokusu seni rahatsız eder. ” (Buhari)
”İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın. ” (Müslim)
Atalarımızda şöyle demişler: “isin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar”
Burada anne ve babalara düşen evlat yetiştirmenin çok büyük bir mesuliyet olduğunun daima farkında olup ona göre yaşaması gerekir. Müslüman bir aile de, Müslüman bir çevrede dünyaya gelen bizler ne kadar Müslümanca bir hayat yaşıyoruz? Kur’an ve Sünnete ne kadar bağlıyız?
Ne acıdır ki, bir futbolcunun, bir oyuncunun, şarkıcının popüler olan bir ünlünün hayatını daha iyi biliyor ve tanıyoruz. Bu da bizim asrımızın felaketi sanırım. Ellerinde akıllı telefonu, tableti olan küçücük yavrular o sanal alemin içerisinde yalnızlaşma yolculuğundalar. Adı Müslüman ama İslam’ın esasları, Peygamberimizin hayatı hiç yansımıyor hayatlarımıza.
Evet devran değişti. Büyüklere saygı bizim çocukluğumuzdaki gibi değil. Komşuluk, arkadaşlık da değişti. Bir yakınımın 14 yaşında bir oğlu var. Her görüştüğümüzde çocuk hep odasında, bilgisayarda ya oyun oynuyor, ya da film izliyor. Dersleri fena değil ama oturup kimse ile konuşmak istemiyor sıkılıyor. Hemen odasına dönüp o izlediği film veya oynadığı neyse ona koşmak istiyor. Büyüklerle sohbet etmekten çok sıkılıyormuş. Böyle genç çocukları olan başka tanıdıklarımda var. Onlardan birisiyle konuşmaya çalıştığımda dehşete düştüm. Uzun yıllardır tanıdığım çok da ihlaslı anne babası var. Ama çocuğun dünyası çok farklı. Dini saçma buluyor ve geri kalmışlığımızın nedeni olarak görüyor. Adı Muhammed bu çocuğun. Annesi çocuğun sanal alemde kimleri izleyip dinlediğini ve etkilendiğini bilmiyor. Bilmek te istemiyor. İnternette geçen zamanı çok büyük bir zaman israfı olarak görüyor. Haklılık payı var. Ancak gençlerle ve çocuklarla ortak bir dilimiz olması için onların sosyal ağlar ve dijital platformlarda yanlış propagandaların etsinde kalmasını önlememiz için biz yetişkinlerinde bunları bilmemiz gerekiyor. Müslüman feraset sahibidir.
Koca koca adamların, koca koca kadınların bile bağımlısı olduğu bu sanal hayatın cazibesinden çocuklarımızı, gençlerimizi istesek de mahrum edemeyiz. Ama bilinçli kullanmayı öğretebiliriz. Sanal bir alem bile olsa sınırların olması gerektiğini anlatmalıyız. Medya okur yazarlığı bu anlamda daha bilinçli seçimler yapmamıza katkı sağlıyor. Asrın icadı olan interneti lehimize veya aleyhimize çevirmek elimizde aslında. Ailecek yapılan hoş sohbetlerin yanına beraberce ortak keyifli etkinlikler, İnternetten bir sohbet dinleme, bilinçli olarak seçtiğimiz film veya dizi veya belgesel izleme onlar üzerine konuşmak yorum katmak keyifli oluyor. Aileden biri ile sevdiği bir konuyu konuşmak evin çocuğuna veya gencine de iyi geliyor. Tabiat boşluk kabul etmiyor. Eşimiz, evladımız, annemiz, babamız kim olursa olsun gönül bağımız Müslümanca ve daim olsun.