SÖZ MEYDANI- Hamas Bir Sonuçtur

Daha önce Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından organize edilen İsrail’e direnme eylemleri yeterli olmamıştır. İsrail’in 1948’te kurulduğu zamanki toprağını ne kadar büyüttüğünü haritalarda görmek mümkündür. İsrail’in tek amacı şu anda Filistinlilerin kontrol altında tuttuğu toprakları da Filistinlilerden tamamen temizlemek ve “Vaat edilmiş Toprakları” (Arz-ı Mevud) ele geçirmektir. Bu haritayı da bu işle ilgilenenler her zaman her yerde görebilir. Ortadoğu ve Anadolu’nun bir kısmını içine alan bir toprak bütünlüğü.
Hamas (حماس) veya resmî adıyla İslamî Direniş Hareketi (حركة المقاومة الاسلامية), seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde tutan kuruluş.
Batı’nın da kabul ettiği en demokratik seçimlerle Filistin Devleti yönetimine ortak olmuştu. Ama amacından dolayı seçim sonuçları kabul edilmiyordu. Onlar bir İslam Devleti kurmak istiyor ve İsrail’i reddediyordu.
1987 yılında, İsrail’e karşı Birinci İntifada’nın patlak vermesinin ardından Hamas, Filistinli Ahmed Yasin tarafından kuruldu. Hamas, 1973 yılında Mısır merkezli Müslüman Kardeşler ile ilişkili bir İslami yardım kuruluşu olarak Gazze’de kurulan Mujama al-Islamiya kökenli bir kuruluştur. Hamas, 1990’ların sonlarına doğru İsrail-Filistin çatışmasına daha fazla dahil oldu. FKÖ ile karşılıklı tanınma görüşmelerine ve iki devletli çözüm yolunda İsrail’i tanıma kararına karşı çıktı.
1992 yılı sonunda Gazze’de 600 cami vardı. Hamas etkileme gücünü sendikalara, üniversitelere, çarşılara, meslek örgütlerine ve 2004’te başlayan yerel siyasi mücadelelere genişletmeden önce vaazlar ve hayır işleri ile kendine sempati topladı.
Hamas, Filistin’de silahlı direnişi savunmaya devam etti, 2006 Filistin yasama seçimlerini kazandı ve Filistin Yasama Meclisi’nde çoğunluğu elde etti. 2007’deki iç savaşın ardından Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirdi.
HAMAS yapılanmasında toplumsal hizmetler sağlama, dini eğitim verme ve bir Şura Konseyi altında askeri operasyonları yönlendirme işlevleri vardır. Bu yapıda dört farklı çalışma bulunmaktaydı:
İyilik ve sosyal yardımlaşma, silah temini ve silahlı eylemleri gerçekleştirme, güvenliğin sağlanması ve medya sorumluluğu.
Yurt dışı yardımlarının (Suud ve Körfez ülkeleri), ABD baskısıyla kesilmesine ek olarak 2017 yılında Filistin Ulusal Yönetimi (Mahmut Abbas) hükümeti, Gazze’ye yaptırım uyguladı; bunun arasında binlerce Filistin Ulusal Yönetimi çalışanının maaşlarının kesilmesi ve Gazze Şeridi’ndeki yüzlerce aileye mali yardımın durdurulması gibi önlemler de bulunuyordu. Filistin Ulusal Yönetimi, başlangıçta İsrail’in Gazze Şeridi’ne sağladığı elektrik ve yakıt için ödeme yapmayı durduracağını söyledi, ancak bir yıl sonra geri adım attı. İsrail hükümeti, Filistin Ulusal Yönetimi’nin Hamas’a aktarmayı durdurduğu milyonlarca doların yerine, Katar’dan gelen milyonlarca doların düzenli olarak İsrail üzerinden Hamas’a yönlendirilmesine izin verdi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, paranın İsrail üzerinden gitmesinin terörizm amacıyla kullanılmasını önlediğini belirtti ve şunları söyledi: ‘Artık denetlediğimizden dolayı, bunun insani amaçlar için kullanıldığını biliyoruz.’
Son yıllarda Hamas, Filistinliler arasında büyük destek kazanmıştır; 2021 yılında yapılan bir ankette, katılımcıların %53’ü Hamas’ın “Filistin halkını temsil etmeye ve liderlik etmeye en layık olanı” olduğuna inanırken, %14’ü Fetih’i tercih etti.
Örgütün kuruluş amacı 1948 öncesi İsrail‘in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze Şeridi‘ni kapsayan topraklarda yeniden Filistin İslam devletini kurmak.
İntifada yeni bir kelime veya kavram. Türkçeye “ayaklanma “olarak çevrildi. Ama kelime Filistin direnişine has bir kelime oldu. Belirgin iki intifada biliyoruz. İlki Birinci İntifada, İsrail’in Filistin topraklarını işgaline karşı, Filistinlilerin ayaklanmasıdır. Aralık 1987’den 1993 Oslo Anlaşmasının imzalanmasına kadar süren dönemde olmuştur. Birinci İntifada 9 Aralık’ta Cebaliye mülteci kampında başlamıştır.
İkinci İntifada veya El Aksa İntifadası ise Eylül 2000’den 2005 yıllına kadar devam eden ikinci Filistin ayaklanmasıdır. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar Şubat 2005 yılında Ariel Şaron ve Mahmud Abbas’ın katıldığı Sharm ek-Sheikh Zirvesi ile sona ermiş.
Batı’nın demokratik olduğunu kabul ettiği bir seçimle çoğunluğu elde eden HAMAS’ı sırf amacından ve kendi istedikleri sınırın dışında olması sebebiyle reddetmeleri kendi değerlerini inkar etmektir. Ama bundan çekinmediler. HAMAS’ı terör örgütü olarak kabul ettiler. Ancak Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü tanımlanma girişimleri başarısız.
İsrail’in işgal, bitmeyen baskı ve yıldırma politikası, İsrail kanunlarına bile uygun olmayan öldürme, sürgün ve Filistinlilerin evlerinin yıkılıp yerleşimcilerin oturtulması kabul edilemez bir durumdayken Filistinlilere dur demek akla aykırıdır. Bütün bunların yanında İsrail, Filistinlileri tavuk gibi kümeste yaşamaya zorlaması, bizim isteğimiz dışında kümes dışına çıkamazsın ve kümes dışında bizim kontrolümüzden ayrı hareket edemezsin diyen bir devlet. Bana her şey mubahtır; camileri yıkar, evlere baskınlar yapar, Mescid-i Aksa’ya Yahudiler ibadethane edebine, kurallarına aykırı bizim korumamızla girer fakat şu yaşın altında olanlar yani gençler giremez gibi kurallarla Müslümanların Aksa’nın sekiz kapısından içeri polis kontrolünde girebilmesi… Siz bunlara ne dersiniz, razı olur musunuz?
Abartmıyorum, önceleri ve şu anda durum bundan ibaret. İsrail pasaportuyla Filistin’e Mescid-i Aksa’ya gidenlere sorun; “Her yerleşim birimine, mescide, kutsal mekâna girerken kaç kere polis kontrolünden, aramasından geçiyorsunuz?” diye. Durumum vahametini anlayınız.
ABD Başkanı Donald Trump, durduk yerde, Güvenlik Konseyi’nin 1980 yılında İsrail’in Doğu Kudüs’ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararına rağmen, Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti olarak tanıdı, diğer devletleri de tehdit etti. Tehdit sonrası ABD beslemesi küçük devletler de elçiliklerini Kudüs’e taşıdılar. Arap ülkeleri de bunu kınadılar. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs için İİT’yi olağanüstü toplantıya çağırdı ama üye ülkelerin çoğu korkularından ses çıkaramadılar sadece kınadılar.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu kararına tepki göstererek, “Barış süreci bitmiştir. ABD’nin kararına karşı yarından itibaren yeni intifada başlatılmasını istiyoruz.” dedi. Zamanı gelince de farklı bir şekilde başlattı.
HAMAS, Müslüman bir teşkilat olarak Gazze’deki Filistinlilerin desteğini tam almış; yurdunu, toprağını, namus ve şerefini, izzet ve gururunu savunan, korumaya çalışan bir kuruluştur. Batı Şeria’da her şeyi yapabilen ve gerekli tepki ve direnişi görmeyen bir İsrail, Gazze’de bunu yapamayınca, Gazze’yi abluka altına alarak orasını açık cezaevine çevirmiştir. Tüm giriş çıkışları kontrol altına alarak hem denizden hem karadan kuşatmıştır. Kudüs’ün işgali de bütün bunların tuzu biberi olmuş ve Hamas bu harekâtı haklı olarak başlatmıştır.
Bu yazıyı yazdığımızda İsrail’in ilan ettiği savaşın 40. günüydü. İsrail ve destekçileri bir halkı soykırım yoluyla yok etmek için hiçbir hukuk, kural, ahlak, insani duygu tanımayarak, uluslararası kuruluşlara rest çekerek öldürmeye ve yok etmeye devam etmekteydi. Bu savaşla sadece HAMAS değil; zalim, kâfir, katil, İslam düşmanı, Haçlı’nın Ortadoğu’daki temsilcisi, vurucu gücü, jandarması İsrail de durumunu netleştireceklerdir.
HAMAS, kuruluş amacına uygun bir direniş ve kararlılık içinde olduğunu göstererek taviz vermeyecek mi? Sürekli zillet yerine şerefli bir ölüm eylemine her şeye rağmen devam edecek mi?
İsrail de her şeye rağmen zulmüne devam mı diyecek yoksa devlet ve uluslararası kuruluşlara eğmediği başını dünya halklarının baskısına dayanamayıp eğecek mi?
Rabbim her şeye rağmen direnişine devam eden Gazzeli Müslümanlara sekinet ve zafer nasip etsin.