Postmodern Köle Ya Da Ben Öyle Sanmıştım

Postmodern Köle Ya Da Ben Öyle Sanmıştım

Modernizm herkese kendi hakikat anlayışını dayattı. Karşılığında herkes kafasına göre kendi hakikatini ortaya atmaya başladı. “Modernizm bitti, Postmodernizm çağındayız.” dediler. LGBT, Feminizm, Veganizm, Çevrenizm, Satanizm vs. tüm küçük gruplar kendi kendilerine yaşayıp gittikleri halde neden bir anda tüm dünyada propaganda yapmaya, gösteri, miting yaparak herkes bizim gibi yaşasın demeye başladılar? Bu dayatmacı tutum modernizmin tarzı değil miydi, hani modernizmi aşmıştık?

Çünkü modernizm, kendi dayatmalarına başkaldıran bu post-hakikatleri önemsediğini, hepsinin kendi gerçeklikleri olduğunu söyleyip kandırdı. Her görüşü kendi gibi baskıcı, biriciklik düşkünü, formdan ibaret maskotu yapıverdi. Bu zırvayı gören zavallılar da modernizmin hakikatini aştıklarını sanıp hakikatin aşıldığı hakikat ötesi (posttruth) çağa girdiğimizi ilan ettiler. Aslında cahiliye devri Mekke’si ile benzer bir tavırdır bu. Her kabile kendi putunu Kâbe’ye getiriyor, tüm putlar herkes tarafından önemsenirmiş gibi yapılıyordu. Hâlbuki putlar Mekke’deki düzene uydukları müddetçe var olabiliyordu. Tanrıların tümünün önemli olması bir yanılsamadan ve sanrıdan ibaretti.

Bak bu konular daha uzar gider ben sana bir hikâye anlatayım. Bizim köyde bir Thomas var. Sezar’dan ay farkıyla büyük diyebiliriz. Ondan ibretle “Puta tapmak saçma, başkasının putuna ise tapmak avanaklıktır.” diye meşhur bir söz var. Bizim köyde ona “putçu Thomas” derler. Dediklerine kimse inanmaz ama onun put satmasına da göz yumarlar. Çünkü ekmeğini puttan çıkarır.

Başta Yunan heykeli gibi sanatsal yapıyordu işini ama fazla put üretmeye başladıkça eli bozuldu. Hindular gibi bıyıklı inek falan yapmaya başladı. Bir ara Ebu Cehil’e de ucuz birkaç put sattığını da söylemiş hatta. Ama asıl mahareti bu değildi. Asıl mahareti hangi puta taparsan tap diğerlerine senin putuna hoşgörüyle baktırtmasıydı. Yoksa Kâbe’ye üç yüz putu nasıl sığdıracaktı. Mesela dağcılık yapmak için Himalayalara gidersen Himalaya Tanrısına dua edip sana yol vermesi için izin istemelisin.[i] İnanmazsan (defalarca oralara tırmanmış) Tunç Fındık’a sor! “Ne saçma iş bu! Başka tanrıya el açarsan dinden çıkmış olmaz mısın?” diyebilirsiniz ama öyle değil o iş. Çünkü hepsi biliyor ki puta tapılmaz müzeye konur; ama böyle geldi böyle gitti işte naparsın.

Sonra bizim Putçu Thomas’ı kesmedi bu iş. Seri üretim gibi tanrı üretemeyeceği için o da “tanrı” işini bırakıp “sanrı” işine girdi. Ufak tefek grupları büyütüp makyajlayıp sürdü piyasaya. Feminist Nalan 3 arkadaşıyla kısır günü yapıyordu 1950’de ama şimdi parti kurmayı düşünüyorlarmış, Thomas sayesinde. Daha bu ne ki Kurban keserken kusan Perişan ablayı “vegan” diye pazarlamış Amerika’ya. Kadın derdini anlatacağım diye acından öldü. Bir de maşattaki tepede cin gören Kemal vardı. Onu da “bu adam satanist” diye din kurup pazarlamış.

Sanrı gören herkese gördüğünü gerçek “san”dırıyor. Hâsılı şimdi vegan, satanist, feminist herkes “san”ıyor. Her inandıklarını doğru sanıyor, herkesin kendi doğrularını ifade etme özgürlüğü var sanıyor, İngiltere’de güneş batmaz sanıyor, diğer put’a taparsa dininden çıkmaz sanıyor. Herkes sattığıyla anılıyor. Amerika demokrasiyle, Sülün Osman Boğaz Köprüsüyle, Thomas da Putla anılıyor.

Amerika da meclisi halk basınca satacak malı kalmayan tüccar oldu artık. Demokrasi pazarlayanlar açığa düştüler. Yarı demokratlara edecek laf tükendi artık. Ama ne dedi bakkal emmi hatırla bakalım: “Bize gelişi bu kadar yeğenim.”

 


[i] 08.05 dk – 09:05 dk https://www.youtube.com/watch?v=hFvLbwWwfHs&ab_channel=Hakan%C3%96z (erişim 19.01.2021)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.