Kapak – Nasıldan Önce Neden Bayram Kutluyoruz?

Kapak – Nasıldan Önce Neden Bayram Kutluyoruz?

Elhamdülillah, çok güzel bir aya kavuştuk, rabbim tamamlamayı ve tekrarına kavuşmayı nasip etsin. Bu Ramazan ayında ve özellikle de kutlama zamanı olması gereken bayramımızda maalesef Müslüman coğrafyalarda zulüm ve çatışmalar devam ediyor. Gazze’de, Çin’de, Yemen’de vb. yerlerde yaşananları düşündüğümüzde, bayramı kutlamak zorlaşıyor. Kendimizi mutlu hissetmemiz gereken bir zaman olan bayramda tüm bu zulümler yaşanırken nasıl mutlu olabiliriz? Kaldı ki bireysel, aile ile ilgili ve toplumsal olarak yaşadığınız zorluklar da var ve oldukça çok.

Ancak unutmayalım ki Ramazan ayeti hicretten sonra Medine’de inmiştir. Evlerini terk edip Peygamber (as) ile gelenlere (muhacir) ve onlara yardım edenlere (ensar) inen bir Ramazan ayetini düşünelim. Bir tarafta kıt kanaat geçindikleri halde her şeylerini paylaşanlar (İhtiyaç içinde kıvransalar bile, daha muhtaç durumda olan mü’min kardeşlerini kendilerine tercih ederler, Haşr: 9) ve durduk yerde Kureyş’i karşılarına alarak düşman kazananlar var.

Diğer tarafta evlerini, mallarını, mülklerini, ailelerini, işlerini geride bırakan, işkence gören, dayak yiyen, kısaca her şeylerini kaybedenler var. Acıları hala çok taze olanlar var. Bu ortamda Ramazan ayeti ile oruç ve sonunda kutlama yapacağımız bayram vahyediliyor. Tüm acılarla beraber bayram kutlanması isteniyor. Çünkü rabbimiz müminlere bayram yapmalarını emrediyor. Peki bu kadar acı ile bayramı nasıl kutlanır? Nasıl kutladılar? Aslında burada nasıl kutladıklarından daha ziyade bu kadar acı ve yokluk varken şu soruyu sormak gerekir: Neden kutladılar ya da neyi kutladılar?

Ramazan ayeti olan Bakara 185’den önce, 129. ayette Hz. İbrahim’in (as) bir duası var: “Rabbimiz! Onlara içlerinden bir peygamber gönder de onlara senin ayetlerini okusun, kitap ve hikmeti öğretsin ve onları günahlardan arındırıp tertemiz yapsın. Muhakkak ki kudretine karşı gelinmeyen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan ancak sensin”. 

Rabbimiz binlerce yıl sonra Hz. İbrahim’in (as) duasının kabulünü Medine’deki Müslümanlara göstermiş oldu. Allah o gün sahabe efendilerimize, bugün bizlere dedi ki; şimdi o duanın kabul edildiğini anlama zamanı ve Hz. İbrahim’in (as) duasının kabulünü kutlama zamanı. Hidayet geldi, hayatı nasıl yaşayacağınızı, doğruyu yanlıştan nasıl ayırt edeceğinizi ve Rabbinizin kim olduğunu biliyorsunuz. Artık Hz. İbrahim’in (as) dinine dönüşünüzü kutlayabilirsiniz. Yani bizler bayram ile tıpkı Hz. İbrahim’in (as) tüm putları kırmasını ve Rabbimizin öğretilerinin yeniden hayat bulmasını ve onları kıyamet sabahına kadar kalıcı hale getirmesini kutluyoruz. Kutladığımız şeyin birincisi bu.

İkincisi: Allahu Ekber ile yaşayabileceğimiz bir hayata hazır olduğumuzu kutluyoruz. Nasıl mı? Bakara suresi 185’teki Ramazan ayetinin sonunda: “Allah sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi (büyüklüğünü ilan etmenizi) ister” buyuruyor. Allah’ın büyüklüğünü ilan etmek sadece kelimelerle olmaz. Ramazan ayı boyunca vücudumuz bize yememizi, içmemizi söylerken biz oruçlu olduğumuz için yemediğimizde, içmediğimizde, Allah’ın büyüklüğünü ilan ediyorduk. Çünkü Allah susuzluğumuzdan da açlığımızdan da daha büyüktü. Ramazan ayı boyunca Allah’ın daha büyük olmasının ne anlama geldiğini Rabbimiz özellikle sayıyı da tamamlamamızı isteyerek 30 günlük zorunlu bir eğitim ile öğretti. Bu eğitimle, Allah’ın, benim susuzluğumdan, arzularımdan, açgözlülüğümden daha büyük olduğunu öğrendim. Vücudum ye, iç… dedi, Allah (cc) yeme, içme dedi. Ve biz Allahu Ekber diyerek, vücudumuzun sesine değil, Rabbimizin sesine kulak verdik ve emrini yerine getirdik.

Allah’ın büyüklüğünü tanıma ve Allah’ın büyüklüğüyle yaşama konusunda, artık Ramazan öncesine göre daha eğitimli/yetenekli/donanımlı hale geldim. Artık hayatımı Allahu Ekber ile yaşayabilirim. Ramazan’da oruç tuttuğumuzda ve bir bardak suya uzandığımızda hemen Allahu Ekber dedik. Yani Allah’ın isteği benim isteğimden büyük dedik ve elimizi çektik.

Bayram ile hayatımın geri kalan yaşayacağım günlerde, her işimde kendime soruyorum: Allah yaptıklarımda Ekber mi? Yaptığım her ne ise Allah’ın rızasına, emrine, isteğine uygun mu? Allah işime ve yaptıklarıma müsaade ediyor mu? 30 günlük eğitimi tamamladım ve artık her işimde Allahu Ekber diyebiliyorum. Zorluklarla dolu hayatımızda Allah’a isyan etmeyeceğimizi kutluyoruz. Bayramda kutladığımız ikinci şey bu. Bayramda kutladığımız şey insanlarla ilgili değil Allah ile ilgili, Allah’a kulluğumuzla, ibadetimizle ilgili. Peki nasıl kutlayacağız:

Ramazan ile ilgili ayetin sonunda “Umulur ki şükredersiniz.” buyruluyor. Bayramı, Allah’a olan itaat ve şükür duygusunu, bize bahşedilen hidayeti hatırlayarak ve yaşayarak kutlamalıyız. O’na olan bağlılığımızı ve şükrümüzü dile getirerek kutlamalıyız.

Bu bağlamda şükredebilmemiz için var’larımıza odaklanmalıyız ve sevinmeliyiz. Eğer yoklarımıza odaklanırsak nankörlük bizi bekliyor demektir. Aslında her zaman böyle olmalıyız ama özellikle bayramlarda Rabbimiz “umulur ki şükredersiniz” demiş. Var’larımızı saymaya başladığımızda şükrümüz artar. En ağır imtihanı yaşayanlar bile (hatta çocuklarımız) ellerine alsınlar bir kâğıt kalem ve yoklarını bir kağıda, var’larını da başka bir kağıda yazsınlar. Sonra kaç tane “yok” var. Kaç tane “var” var, karşılaştırsınlar. Var’lar mı çok yok’lar mı? Kesinlikle var’larımız çok çıkacaktır.

Rabbimiz “Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız” (Nahl, 18) buyuruyor. Öyleyse şükretmeliyiz ve sevinmeliyiz. Sonra da şükrümüzün bir edası kapsamında sevindirmeliyiz. Yakınlık derecelerine göre aynı haneyi paylaşanlardan başlayarak ailemizi, sonra komşularımızı, sonra akrabalarımızı, sonra tanıdıklarımızı sevindirmeliyiz. Vesselam.

Bakara, 185: Ramazan ayı ki onda Kur’an, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi. Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğine karşılık O’nu ululamanız için meşru kılmıştır; ola ki şükredersiniz.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.