Müslüman Kadının Öncelikleri

‘’Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar… Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler. Profesör bu defa da masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler. Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar; ‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise; sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi. Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur…’ Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…’’
Çok duyduğumuz bu hikâyeyi, müslüman kadının öncelikleri ne olmalıdır? Sorusu ile birlikte düşünsek nasıl cevaplar alırdık acaba?
Bugün ne giysem? Bugün ne yesem? Bugün nereyi gezsem? Bugün sosyal medyamda neleri paylaşsam?… Bu soruların zihnimizden geçmediği bir gün var mı?
Günümüzü planlarken; Bugün Rabbim bana hangi iyilikleri yapmayı nasip edecek? Farz ibadetlerime hangi nafile ibadetleri ekleyebilirim? Komşumun sıkıntısını gidermek için neler yapabilirim? Çocuklarım salih evlat olsunlar için neler yapabilirim? Dünyada zulüm gören Müslümanlara yardımcı olabilmek için gücümün yettiği şeyler neler olabilir?… Soruları zihnimizden geçiyor mu peki.
‘Onlar boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler’(mü’minun suresi:3)
24 saatimizi nasıl kullanıyoruz? Cep telefonları ve internet hayatımıza girdikten sonra en az 4-5 saatimiz ekran karşısında geçiyor maalesef. Masum bir şekilde watsapp mesajlarına bakarken instagrama geçiyoruz. Sonra kendimizi Reels videoları izlerken buluyoruz. Bedava olarak girdiğimiz ağlarda aslında en büyük bedeli zamanımızı ve benliğimizi vererek ödüyoruz. Sınırlı olan ömrümüzdeki zaman musluğunu açıp ağların ellerine neden bırakıyoruz? Ben ne yapıyorum? Neyi neden paylaşıyorum? Niçin bu ağdayım? Ne zamana kadar burada olacağım sorularını kendimize sık sık sormamız gerekiyor. Unutmayalım; ‘’Göz nereye bakar gönül oraya akar, gönül nereye akar ayak oraya koşar’’
‘Ey iman edenler bir kavim bir başka kavimle alay etmesin, kadınlarda kadınlarla alay etmesin belki kendilerinden daha hayırlıdırlar… Ey iman edenler zannın çoğundan kaçının çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin…’(Hucurat suresi:11-12)
Dedikodu, laf taşıma, iftira gerçek hayatta haram olduğu gibi internet ortamında da haramdır. Müslüman kadın Müslüman kadının onurunu ağlarda da çiğneyemez. Başkalarının ayıplarını deşifre edemez. Ağlarda riya ve gösteriş furyası aldı başını gidiyor. Herkes her şeyini paylaşıyor. Geçmişte röntgencilik ahlaksızlık olarak kabul edilirken sosyal medya ortamlarında doğal kabul edilir oldu. Sosyal medya mecralarında mahremiyetin tüketilmesine izin vermeyelim. ‘Görünüyorum o halde varım’ sloganı bütün hayatımızı çepeçevre kuşatmış gibi. Oysa ’Görünür olmak daha fazla göz tarafından denetlenmeyi göze almak demektir’ diyor, Fatma Barbarosoğlu
Kadın Allah’ın en güzel bir şekilde yarattığı güzel, zarif, nazik bir kul ve insandır. Kadın nesilleri eğitip şekillendiren bir eğitimci, bir davetin öncüsü ve hayatın çeşitli alanlarında toplumun bilinçlenme ve kalkınmasının temel unsurudur. Müslüman kadın güzel ahlaklıdır, bütün insanlara karşı doğru sözlü ve dürüsttür, hayra öncülük eder, sözünde durur, haya sahibidir, iffetlidir. Kötü zanda bulunmaz, gıybet ve koğuculuk yapmaz, sövmez ve çirkin söz söylemez, kimseyle alay etmez. Yumuşak ve merhametlidir. Beden ve ruh temizliğine önem verir. Sadece bedenini değil aklını ve kalbini haramlardan korur. Mahremiyet sınırlarına titizlikle riayet eder, aile sırlarını kimseye ifşa etmez. Müslüman kadının öncelikleri bunlar olmalıdır. Şahsiyetini en güzel şekilde oluşturmak ve davranışlarını buna göre düzenlemek.