MAVERADAN MACERAYA- Yaşasın Türkiye- Mısır Kardeşliği(!)

Sevgili İlkadım okurları! Dostlarım! Mısır, Sina, Tuva… Bunlar; Kur’an-ı Kerim’de özelden adı geçen ülke, dağ ve vadi isimleridir. Beled, Hicr, Sebe, Rum ve Tur sureleri de bu cümledendir. Makalemizde Ezher ve Tahrir’i meşhur Mısır’dan bahsedeceğiz. Çiçek gibi açacağız, Taksim’den Kızıl Elma’ya doğru Hürkuş gibi uçacağız. Dimyat’a giderken evdeki pirinçten olanların durumuna tercüman olacağız. Kahire’den sesleneceğiz. Nil’den yelken açıp Kızıldeniz’e uzanacağız. Hz. Ömer ile başlayan fethin kumandanı Amr bin As ve askerlerine, Yavuz Sultan Selim ve cengaverlerine Fatihalar okuyacağız.
Sina Çölünden geçip Yeşil Vadi’ye ulaşacağız. Firavunlara ait Piramitler üzerinden hızla uçarak İsrailoğulları’nın yaşadığı topraklardan nefes alıp Tellioğulları ile Seferoğulları arasındaki arazi kavgasına değineceğiz. İslam ülkelerinde sözüm ona toplum ve kadastro mühendisliği yapan Kuklagiller üzerine Ebabil gibi dalacağız. Kral Faruk, Muhammed Necip, Enver Sedat, Cemal Abdünnasır ve Hüsnü Mübarek ile oynanan ortaoyununa dikkat çekeceğiz. Cemaleddin Efğani, Reşid Rıza ve Muhammed Abduh’un “Kur’an bize yeter!” hareketinin arkasındaki tuzağı bozacağız. Hala buzağıya/Apis öküzüne tapanları kınayacağız. Bakara’yı makaraya alan hainlerin pabucunu dama atacağız. Bıldırcın eti ve kudret helvasından usandık deyip başlarındaki lider ve kutlu elçiden açık mucizeler görmelerine rağmen izana gelmeyen hazıra hanık pişmişe konuk İsrailoğulları’nın ikircikli davranışlarından ibret alacağız. Nimet azgını ve günah sarhoşu adilere meydanı bırakmayacağız.
Biz İmam Hatip nesliyiz. Tarihin şeref levhalarına adımızı altın harflerle yazacağız. Muktedir olunca adalet ve iyilikle, muhalif olunca da sabır ve metanetle davayı göğüsleyeceğiz. Elimizdeki emanet anahtarları bulutun altına saklamadan emin ellere vereceğiz. Zünnun-ı Mısri, Cezzar Ahmed Paşa, Hasan el Benna, Seyyid ve Muhammed Kutub kardeşleri, Zeynep Gazali, Kurra Hafız Abdussamed, Muhammed Mursi ve İhvan-ı Müslimin’i rahmetle anacağız. Ümmet olma bilinci ile hareket ettiği için İttihat Terakki Fırkasının hışmına uğrayan Mehmed Akif merhumun on yıldan fazla vatan hasreti çekerek sürgün hayatı yaşadığı Hilvan’ı hatırlayacağız. Hadiselere bir de Abbas Halim Paşa Konağından bakacağız. Teşkilat-ı Mahsusa’dan Kuşçubaşı Eşref kadar olmasak da devlet kuşu üzerinde duracağız. Her ki diler bu devlet kuşun tüyünü yolalar, cümle halkın lanetini dü-cihanda bulalar.
Efendiler! Dünya; aşağı orta ve yukarı mahalleden ibarettir. Sami ırkın devamı olan Mısır, bir orta doğu Arap ülkesidir. Mısır; fiziki ve stratejik konumuyla Afrika ve Asya’da yer alan kilit bir ülkedir. Dağlar, denizler ve nehirlerin varlığı şehirlerden eskidir. Mısır’a mecazda hayat veren Nil, Kahire’den yaşlıdır. Hayvanlar da insanların selefidir. Tilki’nin Kayseri kurulurken Erciyes’ten say çaldığı hikayesi meşhurdur. İnsanlar, yaşadıkları medeniyetleri ve şehirleri deniz akarsu ve nehirlerin kenarına bazen de dağların zirvesine kurmuşlardır. Mesela; Zemzem etrafına kurulan Mekke şehirlerin anasıdır, insanlığın baba ocağıdır. Arafat-Rahmet Tepesi, Cudi-Ağrı Dağı, Babil Kulesi, Kudüs-i Şerif dünyanın en eski toplanma ve dağılma merkezleridir. Keza; Medine, Kûfe, Şam, Kurtuba, Bağdat, Basra, Kahire, Semerkant, Buhara ve İstanbul, İslam Kültür ve Medeniyetinin tezahür ettiği önemli beldelerdir.
Sevgili Canlar! Rasulullah Efendimiz, Hatıb bin Ebi Beltaa’yı Mısır Mukavkısı Cüreyc bin Mina’ya elçi olarak göndermiş, onu İslam’a davet etmişti. Cüreyc’in, “Muhammed Allah’ın elçisi ise niçin dua edip düşmanlarını helâk etmiyor?” diye sorması üzerine Hatıb, tanrılık iddia etmesine rağmen Firavun’un hemen helâk edilmediğini, Hz. İsa’nın kendi memleketinde eza görmesine, Yahudiler tarafından çarmıha gerilmek istenmesine rağmen kavmine beddua etmediğini ve nihayet Allah’ın onu kendi katına aldığını anlatarak iyi bir diplomat olduğunu göstermişti. Onun verdiği cevaplardan memnun kalan Cüreyc kendisine “hikmetli bir zatın hikmetli elçisi” olduğunu söylemiş ve Hz. Peygamber’e sunmak üzere aralarında Mâriye’nin de bulunduğu birkaç cariye, binek hayvanları ve daha başka değerli hediyelerle onu yolcu etmişti.
İşte Mısır ülkesi ve halkı, Peygamber Efendimizin hayatında ve Ümmet-i Muhammed’in hafızasında böyle önemli bir yere sahiptir. İslam Kültür ve Sanat Tarihinde; Kur’an’ın Mekke’de indiği, en güzel Medine’de tefsir edildiği, en güzel Mısır’da okunduğu, en güzel İstanbul’da yazıldığı, en güzel Türkistan’da şerh edildiği bir gerçektir.
Sevgili Gençler! Kur’an Tefsirinde; Hz. Mûsâ’nın Firavun ile mücadelesi sonucu İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışı, Calut kumandasındaki zalim Amalika’ya karşı direnen ve melekler eşliğinde getirilen bir tabut/kutsal sandık ile Melik olan Talut’un askerlerinden Davut aleyhisselam’ın kahramanlığı, Hz. Yusuf kıssası gibi günümüz hadiselerine ders ve tecrübe olabilecek konular işlenmiştir. Hz. Yakub, Yusuf, Bünyamin, Musa, Şuayb, Safure, Asiye, Harun, Tevrat, Tur-i Sina bir yana; Firavun, Karun, Haman, Samiri ve Bel’am avenesi de bize Mısır’ın öteki yüzünü hatırlatır. Libya, Sudan, Filistin, İsrail, Kızıldeniz ve Akdeniz, Mısır Arap Cumhuriyeti’nin komşularıdır.
İbranice’de Masör/mısır kelimesi kale ve sur anlamındadır. Egypt ülkesinde Amalika, Firavun, Roma, Bizans, Sasaniler, Sahabe-i Kiram, Emeviler, Abbasiler, İhşidiler, Fatımiler, Eyyubiler, Tolunoğulları ve Memlükler yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılan Mısır, 1918 tarihine kadar Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olarak yönetilmiştir. Arap Baharı ile yaşanan Mısır Devrimi sonunda 32 yıllık Hüsnü Mübarek dönemi kapanmıştır. Mısır; İslam, Arap ve Afrika Birliği Teşkilatları üyesidir. Arap Birliği; Mısır, Suudi Arabistan, Irak, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Yemen tarafından 1945’te kurulan bir birliktir. Saddam’ın Tarık bin Aziz’i gibi Amr bin Musa da her dönem bu birliğin genel sekreteri olmuştur.
Arkadaşlar! Hatıralar hatırlatır. Sahte rüyalar sayıklatır. Gezi Hadisesinde ve 15 Temmuz Hain Darbe Girişiminde öne çıkan Mehmet oğlu Osman Kavala, bize İbrahim oğlu Kavalalı Mehmed Ali Paşa’yı hatırlattı. Kavala, Yunanistan’ın Makedonya kesiminde Selanik ile Dedeağaç arasında Osmanlılar tarafından kurulmuş bir liman şehridir. Kavalalı Hanedanı atası Kürt asıllı İbrahim Ağa aslen Konyalıdır ve Kavala şehrine ases başı olarak görevlendirilmiştir. Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Üçüncü Selim tarafından vezirlik rütbesiyle Mısır valisi tayin edilmiştir. Kavalalılar, Vehhabiler ile Rumlara karşı verilen mücadelelerde başarılı olmuş ancak Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa güç zehirlenmesi ve metal yorgunluğu sebebiyle Osmanlı Devleti’ne isyan etmiş ve devleti zor duruma sokmuştur. Birinci Cihan Harbi sonrasında İngiliz himayesi ve 1948 Arap-İsrail Savaşındaki mağlubiyet Kavalalılar Hanedanının sonunu getirmiş, 1953 yılında Mısır Arap Cumhuriyeti ilan edilmiştir. 2010 yılında esen bir rüzgâr ile güya Arap Baharı(!) başlamış ve ülkeye Arap dirilişi hareketi egemen olmuştur. 2013 yılında Mısır’ın FETÖ’sü Abdul Fettah es- Sisi; Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mursi’ye karşı yapılan askeri darbe ile işbaşına getirilmiştir. Taksim’den hıncını alamayanlar, aradıklarını Tahrir’de bulmuştur. Nihayet müebbet hapis cezasına mahkûm edilen Mursi 2019 yılında mahkeme salonunda vefat etmiştir. Allah rahmetiyle cennet ve cemaliyle müşerref eylesin.
Umarız ve dileriz ki; Mısır’ın bu yeni Aziz’i Sisi de Firavun gibi karmakarışık bir rüya görür de Yusuf’a muhtaç olur. Bize Ahsenü’l Kasas niye anlatılmıştır? Müslüman Kardeşler uyanık olmalıdır. Kuklagiller Mısır’ı haşladılar, elmayı armudu taşlayıp illallah’a ve helalleşmeye başladılar. Evvel Allah bade Reis sayesinde Ukrayna Limanından tahıl mısır ve buğday sevkiyatı devam ediyor. Hatıralar hatırlatır. Tellioğulları ve Seferoğulları kavgası mazide kaldı. Mısır’ın unu, bazlaması, gözlemesi, muhlaması, darısı, keşkeği, yağı, südü, sumağı hepsi bize lazım. Ne de olsa eski damak tadımız ve vilayetimizdir. Ortalık Çıfıt Çarşısı gibi kaynamadan Mısır Çarşısını yeniden açalım. Bir elçide Kahire’ye atayalım. Ankara ne der amma bizim öngörümüz budur. Yaşasın Türkiye ve Mısır kardeşliği!