Kimi Dinliyorsunuz?

Kul’a her şeyi emanet. Eli, ayağı, gözü, kulağı, dili, dudağı, aklı, fikri… Kimden emanet? Allah’tan, yani yaratandan, yani yaşatandan. Niçin emanet? Kulluk için, hem de sadece ve sadece kendisine kulluk için. Bütün bunları bilmeyenimiz var mı? Ya amacı doğrultusunda kullananımız? Ey Rabbimiz, ne kadar fikirsiziz, ne kadar şükürsüzüz! Elimizi, ayağımızı, gözümüzü, kulağımızı, dilimizi, dudağımızı, aklımızı, fikrimizi nerelerde kullanıyoruz?
Bütün azalarımızı Rabbimize itaat ettirmek zorundayız. Onun rızası doğrultusunda kullanmak zorundayız. Burnumuzun pis kokulardan rahatsız olduğu kadar, neden gözler harama bakmaktan, kulaklar haram dinlemekten rahatsız olmaz? Ama burunlar da pis kokuya alıştıktan sonra rahatsız olamaz. Maalesef günümüzde gözler de kulaklar da haramlara alıştırıldı. Bundan dolayı kalpler de bozuldu. Gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar, telefonlar, internetler, cadde ve sokaklar haram hassasiyetini tahrip etti.
Rabbimiz buyurdu ki; “De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.” (Mülk, 23)
Kulaklar, gözler ve kalpler (akıllar) insana bahşedilen en muhteşem özellikler ve güzelliklerdir. Bu nimetlerinden dolayı Rabbimize bol bol şükretmemiz gerekir. Bu nimetlerden dolayı da Rabbimize ne kadar şükredersek azdır. Bu azalarımız bize Allah’a kulluk için bahşedilmiştir. Bunların haramlarda kullanılması, Rabbimize isyan ve nankörlüktür. Emanetleri haram yollarda kullananlar, bundan vazgeçip hemen tevbe etmelidir.
Rabbimiz buyurdu ki; “O size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz insan çok nankördür.” (Hac, 66)
Bu konuda büyüklerimizin bize öğrettiği dualar, tevbeler ne güzeldir.
“… elimizden, dilimizden, gözümüzden, kulağımızdan, tüm aza-yı cevahirimizden, hadd-i bulûğumuzdan bu ana gelinceye kadar kelime-i küfür, şirk, isyan, günah-ı kebair ve günah-ı sağair sadır ve vaki oldu ise biz onların cümlesine tevbe ettik. Rücu ettik. Nadim-i pişman olduk. Bir dahi işlememeye azm-i cezm-i kasd eyledik…” Günahlara tevbe edilmezse azalar özelliğini kaybeder. Ne haram bilir ne de sınır. Günahlara mahkum olur.
Rabbimiz buyurdu ki; “Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler kör olur.” (Hac, 46)
Maddi ve manevi nimetlere şükredilmeyince, bu nimetler amacı doğrultusunda kullanılmayınca Rabbimiz bunları geri almakla tehdit etmektedir. Rabbimiz buyurdu ki; “De ki: Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allahtan başka onu size getirecek kimmiş?” (En’am, 46)
“Kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik.” (Araf,179)
Kalpler niçin hakikati anlamaz olur? Gözler niçin hakikati görmez olur? Kulaklar niçin hakikati duymaz olur? Günah kirleriyle kararıp katılaştığı için bu azalar ‘hakikat’ten mahrum bırakılırlar. “Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.” (Kehf, 28)
“Allah, gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin gizlediklerini bilir.” (Mümin, 19) İnsanlar bakışlarındaki hainliğin, duyuşlarındaki hainliğin, kalplerinde gizledikleri hainliklerin insanlar tarafından fark edilmesinden aşırı şekilde korkup çekinirler de her şeyi yaratan, her şeyden haberdar olan Rabbinden neden gafil olurlar? Gerçek çekinilmeye ve korkulmaya layık olan Rabbimizdir.
Kimi dinliyorsunuz? Niçin dinliyorsunuz? Bugün gencimizle yaşlımızla neleri dinliyoruz? Neleri dinlemekten hoşlanıyoruz? Gece gündüz, caddede, sokakta, markette, işyerinde kimleri dinliyoruz? Kimleri dinlemekten haz alıyoruz? Bu sorular bize istikametimiz hakkında bilgi verecektir.
Rasulullah aleyhisselam buyurdu ki: “Belaya maruz bırakan on beş kötü âdetten biri çalgıların yayılmasıdır.” (Tirmizi) “Gözün zinası (harama) bakmak, kulağın zinası (haram şeyleri) dinlemektir.” (Müslim) “Bir zaman gelecek zina, içki ve mizmarı (çalgıyı) helal sayanlar çıkacaktır.” (Buhari)
Rabbimiz buyurdu ki; “Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir.” (Maide, 42)
“O halde, gücünüzün yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin.” (Teğabun, 16) Hanefi fakihlerine göre çalgı aletlerini dinlemek günahtır; çalgı çalınan yerde oturmak fasıklıktır, çalgıdan zevk almak da küfürdür.
İmam Gazali musiki konusunda şu kanaate varmıştır; “Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan gençler için yalnızca bu duyguları tahrik eden müzik haramdır. Vakitlerinin çoğunu müziğe harcayan ve bunlarla uğraşmayı adet haline getiren kimse için müzik mekruhtur. Güzel sesten zevk almak dışında bir duyguya kapılmayan kimse için müzik mübahtır. Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde sadece güzel şeyleri harekete geçiren kimse için ise müzik müstehaptır.”
İbn Âbidin’in görüşü de şöyledir; Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Reddü’l-Muhtar)
Lokman Suresi’nin 6. ayetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbn Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kastın çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (İbn Kesir)
Kalpleri yaratan Rabbimiz, ne şununla ne bununla, ancak kendisini anmakla kalplerin huzura ereceğini ilan etmiştir. Huzuru başka şeylerde arayanlar boşu arar gibidir. “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 28)