Kelimelere Sığabildiği Kadarıyla Kardeşlik

Unutulmuş acılarımız var uzaklarda
Paramparça edilmiş kardeşliğimiz var
Çiğnenen namusumuz, işgal edilmiş topraklarımız var
Sonra Esma’nın gözleri,
Abdulkadir Molla’nın duruşu
Suriyeli yetimlerin feryatları var, kulaklarımızı yırtarcasına…
Bize ait olansa Şeyh Ahmed Yasin’in de haykırdığı suskunluğumuz sadece
Tekasür kriziyle yağmalanan Yürek Devletimiz
Rahat koltuklarımızdan haber bültenlerine doğru fırlattığımız
İçi boşaltılmış öfkemiz var
Bir bir düşüyor kalelerimiz…
Hama’dan, tel örgüler ardından yükselen umut arayışları
Bizi de vurur mu bir gün?
Bizi de vurur mu?
Eli sapanlı Kudüs muhafızı minik Muhammed’lerin son nefesinde
Dünyaya meydan okurcasına haykırdığı Allahu Ekber nidaları
Bizlere de ulaşır mı imam El-Benna’nın tutuşturduğu özgürlük meşalesi…
Oysaki her yeni gün bizlere yeni endişeler getiriyor
Yeni taksitlerle parlıyor euro’ya endeksli gözlerimiz
Göğsümüzde kendi mezarımıza ait azap çığlıkları
Düşlerimiz Halep’ten yükselen yangınlarla irkiliyorken
Neden bol kahkahalı dualarla yaşayışımız
Türkistan şehadetler kaydederken tarihin ağıt dolu sayfalarına zilletimiz neden?
Arakan ciğerlerimizi tutuşturuyorken kaçışımız neden?
Gökyüzü şahidimizken lağım suyundan farksız akıp giden yaşantımız neden?
Nerede yitirdik yeryüzü halifeliğimizi
İmkânlarımız tükendiğinde dahi imanımızın sunduğu enginlikle Nuh’un yanında değil miydik?
İbrahim’in öğretmenliğinde ümmet olan biz değil miydik?
Âlemlere Rahmet olanı Taif’te biz de mi yalnız bıraktık?
Yoksa Kızıldeniz’de kaybolan bizler miydik?
Ama Allah’ın önümüzü açtığı bir kurtuluş yolu var
Suriyeli mazlumların gözlerinden geçen bir yol
Dera’da kaybolan şehitlerin arasından geçen bir yol
Ensarın kardeşliğinde, samimiyetinde aranıp arınılacak Rahmete doğru uzanan bir yol…