KAPAK – Yemin Olsun! Leyâl-i Aşr’a

Allah Teâlâ, Fecr Sûresi’nin başında “leyâl-i aşr”a yemin buyurmaktadır.
“Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?” (el-Fecr, 1-5)
Allah Teâlâ belli günleri diğer günlerden daha değerli tuttuğunu bize haber veriyor. “Neden belli günler senenin tamamından daha değerli oluyor?” sorusunu soramayız. Böyle murat etmiş Allah, böyle haber vermiş. Biz de iman eder ve gereğini yaparız. Ama biz anlarız ki ortada bizim dikkatimizin yoğunlaşması gereken önemli bir durum var. ” وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ” (On geceye yemin olsun!) buyurduysa Allah, on gecede yoğunluk olduğunu, büyük işlerin yapılacağını hissederiz. Bu zaman dilimi, Kurban Bayramına on gün kala ki zaman dilimi, yani içinde kurban bayramı gününün de bulunduğu geriye doğru on gün, Allah’ın (celle celaluhu) üzerine yemin ettiği günlerdir. Bu günler geldiği zaman Allah’ın yemin ettiği bu heyecanlı ve mühim on gün başlıyor diye bilmek lazım.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyor:
“Başka günlerin hiçbirinde, -Zilhicce’nin ilk on gününü kastederek- şu günlerde işlenecek amel-i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur.”
“Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, yâ Rasûlâllah?” dediler.
“(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehid olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür.)” buyurdu. (Buhârî, Îdeyn, 11)
Leyâl-i aşr; af günleridir, ibâdet günleridir, ikram günleridir, zikir günleridir.
İbn Abbas radıyallâhu anhümâ’dan şöyle rivâyet edilmiştir: “Âdem aleyhisselâm’ın tevbesini Allah Teâlâ, Zilhicce’nin onuncu günü kabul eyledi.”
Zilhicce’nin ilk on gününde İbrahim -aleyhisselâm- Kâbe-i Muazzama’yı inşâ etti.
Haccın en mühim rüknü olan, Arafat Vakfesi için, Zilhicce’nin sekizinde Arafat’a gidilmekte, Arefe günü vakfe gerçekleştirilmektedir. O günün akşamında Müzdelife’ye, oradan da Mina’ya geçilmekte, onuncu gün sabahı şeytan taşlanarak, kurban kesilmekte, ilk fırsatta da ziyaret tavafı edâ edilmektedir. Bunların hepsi Hazret-i İbrahim’in vaz edip, İslâm’da ihyâ edilmiş ibâdetlerdir.
Yine aynı günlerde Hazret-i Musa, Rabbiyle konuşmakla müşerref oldu.
Zilhicce’nin İlk On Günü Nasıl Değerlendirilmeli?
Bu on günde, namazları cemaatle kılmaya gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünleri oruçlu geçirmeliyiz. Bu günlerde, Kurban Bayramı olan onuncu gün (Nahr Günü) hâriç, oruç tutulması tavsiye edilmiştir. Efendimiz’in aleyhisselam bu günlerin dokuzunda da oruçlu olduğu rivâyet edilmiştir.
Bu günlerin, hattâ senenin bütün günlerinin en faziletlisi Zilhicce’nin dokuzuncu günü olan Arefe Günü’dür. Arefe günü oruç tutmak hakkında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “(Arefe günü oruç tutmak) Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.” (Müslim, Sıyâm)
Bugünlerde Allah’a daha yakın olmak, cenneti içimize daha yakın hissetmek, günahlarımızdan daha çok kurtulmak için her ne yapacaksak bunu hazır ve aktif hale getirmeliyiz. Farzları zaten yapacağız, yapıyorduk, haramlardan zaten kaçıyorduk, kaçmaya devam edeceğiz.
Ama nafile sevap kazanmak istiyoruz diye yapacağımız işlerle bu on günün ilk dokuzunu oruçla geçirebiliriz, birden dokuz güne kadar nafile oruç tutarsak muhteşem olur, sadakalar verebiliriz, bu niyetle sıla-i rahim yapabiliriz, ama hepsinden daha önemlisi Allah’ın üzerine yemin ettiği şu on günü, Allah’a dönüş günü yapabiliriz, faize veda edebiliriz, Allah Teâlâ’nın haram ettiği işlere veda edebiliriz, tembelliğe veda edebiliriz, İslam için, Ümmet için daha çok çalışmaya karar verebiliriz, aile içi huzursuzluğa veda edebiliriz, daha fazla ilim adamı olmaya karar verebiliriz, cemaatle namaz kılmaya karar verebiliriz, bir sünneti, iki sünneti, üç sünneti hayatımızda yeniden canlı hale getirmeye karar verebiliriz.
Yani madem Allah bu on geceye yemin ediyor, biz de Allah’a doğru daha hızlı yürümeye yemin edebiliriz. Böylece müthiş bir kazancımız olur. En mübarek günleri, en mübarek işlerle değerlendirdiğimiz zaman, yaşadığımız toprak şahit olur ve biz bu dönüşümle Allah’ı kazanırız, cennetini kazanırız, kazanan oluruz. Bunu bu sene yapamazsak ve seneye ertelersek, hem senenin geleceği belli değil hem zaten geçen sene de bu seneye zaten ertelemiştik beklediğimiz dönüşümü. Melekler o zaman bizi, geçen sene fırsatı kaçıran adam olarak kaydetmişlerdi. Buluğ çağına erdiğimiz günden beri eğer Zilhicce’nin on gününü dönüşüm günleri olarak değerlendiremiyor, altın misali bu günleri yaşayamıyorsak melekler bizi her sene fırsat tepen mümin olarak kaydediyorlar demektir. Yirmi sene geçti, yirmi kere bu damgayı yedik. Bunu değiştirmek, bu altın günlerden istifade etmek elimizdedir. Cennet arzumuz, Allah rızası arzumuz varsa ve bu arzumuzda samimi isek…
Yanlışlara veda etmek yapılacak en iyi iş olur. Çünkü yanlış, kovamızdaki delik demektir, ne yaparsan yap dolu boşalıyor; faiz, yalan, kul hakkı, haramlar, namazı terk etmek… Bunlara veda ettik mi müthiş bir başarı sağladık demektir.
Bir de on gün içerisinde, bilhassa da Arefe gününden itibaren Tekbir Getirmek mühim sünnetlerdendir: “Allahu ekber, Allahu ekber, La ilahe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd.”
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu; “Bu aşr-ı Zilhicce’de ‘Lâ ilâhe illâllah’ demeyi, ‘Allâhu ekber, Allâhu ekber…’ diye tekbir getirmeyi; tahmîdi, yani hamd ü senâ etmeyi çok yapın!” (Ahmed bin Hanbel, Müsned)
Sesli, sessiz, otururken, yürürken tekbir getirdikçe melekler şahidimiz olacaktır.
Rabbimizden niyazımız odur ki; Allah’ın üzerine yemin ettiği şu mübarek on gece; güneşimizin parladığı, ümmetimize huzurun geldiği, dönüşüm günlerimiz olsun…
Hesabımız kolay, son durağımız cennet olsun…
Bayramınız mübarek olsun.
Edâ eyle Allâh’a olan şükür borcunu,
İhmal etme sen de tut, Zilhicce orucunu…
Gülzâr-ı İrfan