KAPAK – Kulluk Sınırlarımız: Hudûdullah

(Aziz ve değerli kardeşlerim! Ordumuzun şu sıralar terörist gruplarla girmiş olduğu silahlı mücadelenin tez zamanda hayırlı bir şekilde bitmesini Yüce Rabbimden temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.)
Hududullah nedir? Hududullah kelime anlamı itibariyle “Allah’ın sınırları” demektir. Konuyu daha da açacak olursak “Yüce Rabbimizin dünya hayatımızda Helal-Haram çerçevesinde çizmiş olduğu ve uymamızı istediği kurallar” diyebiliriz.
Kur’an-ı Kerim’de Hududullah
Yüce Allah’ımızın Kitab-ı Mübin’inde Hududullah ( اللّهِ حُدُودُ) terkibi 8 ayeti celilede, toplam 13 kez geçmektedir. Ayetlerin, öncesinde bahsettiği konular ise;
- Oruç ile ilgili hükümler (oruç gecesi cinsi münasebetin helalliği, iftar ve sahur vaktinin tayini ve itikâfa giren kişinin eşiyle cinsi münasebetinin haramlığı);[1]
- Boşanma ile ilgili hükümler (2 talak ile boşanan eşlerin tekrar birleşebileceği, 3 talak ile boşanan eşlerin birbirine haram olmaları ve ancak bayanın başka bir erkekle evlenip tekrar boşanırsa eski eşine dönebileceği, boşanan kadınların iddet sürelerinin beklenilmesi ve bu iddet süresince eski kocasının gözetiminde ve iaşesinde bulunması); [2]
- Miras ile ilgili hükümler (pay alan kişiler ve oranları);[3]
- Cahil kimselerin Hududullaha riayetlerinin çık sıkıntılı olması,[4]
- Mü’min vasıflara sahip kişilerin Hududullahı hakkıyla koruyanlar olacağının belirtilmesi.
Şimdi bu ayetlerin günümüze yansımalarına gelelim. Acaba bizler yukarıdaki ayetlere ne kadar uymaktayız? 4. maddedeki cahiller sınıfında mıyız, yoksa 5. maddedeki mü’minler sınıfında mıyız? Bir düşünelim.
Her Ramazan ayı geldiğinde bir tartışma ortaya atılır. “Vay sahur erken oluyor, vay geç oluyor!” derken kafalarımız karışıyor. 1400 yıldır belki gündemde olmayan meseleler dinimizi ve Müslümanlığımızı bozmak adına ortaya çıkıyor. Boşanma mevzusuna gelirsek, ayrılmalar aldı başını gidiyor ne yazık ki. Ferâiz yani miras hukukuna hiç değinmeyelim isterseniz. Netice itibariyle mahkemeler bu hususta isteyerek veya istemeyerek de olsa Allah’ın taksimatına aykırı karar veriyor ve biz Müslümanlar da rahatça bu kararlara uyabiliyoruz. Ne acı!!!
Değerli kardeşlerim; eğer bizler Hududullah meselesinde cahil mesabesindeysek yani Hududullah’a uymakta sıkıntılarımız varsa Yüce Rabbimizin bizler için kullanmış olduğu sıfat şudur: Zâlim olmak. Yüce Allah’ım bizleri zâlimler topluluğundan eylemesin.
Buna karşılık da Hududullah’a riayet eden kimselerin ise müjdeleneceği, rahata ereceği de ayetlerde mevcuttur.
Hududullah’ın İki Kapısı: Teslimiyet ve Ef’al-i Mükellefîn
Şimdi değerli kardeşlerim. Dedik ki, Hududullah Rabbimizin bizler için, kulluğumuz için koymuş olduğu kurallardır. Bir düşünelim, kural basit. Bir kural koyucu var ve bir de koyulan bu kurallara uyması gerekenler var. Hemen aklınıza geldi değil mi demek istediğim? O aklınıza gelen taraflar Allah-İnsan ise bu biraz eksik kalmış demektir. Biraz düşüncemizi zorladığımızda bunun Allah-Yaratılmış her şey olduğu sonucuna varırız.
Şimdi kardeşlerim; düşünmeye, tefekküre devam ediyoruz. Gökyüzünden başlayalım. O devasa galaksiler, gezegenler kafasına göre mi, keyfince mi dönüyor, dolaşıyor uzayda? Şimdi atoma gelelim. Etrafındaki elektronlar niye dönüp duruyor çevresinde? Dertleri, sıkıntılar ne ki bir düzen içerisindeler? Neden güneş dünyada bu kadar nankör insan varken hala her gün doğuyor? Bitkiler, hayvanlar vs. canlıların büyümeleri, yetişmeleri, beslenmelerindeki bu düzen niye var, neden var?
İşte kardeşlerim; bu kurallar yaratılmışın hepsini içermektedir. Hududullah hepimize var. Yaratılmış âlemlerle insan arasındaki fark teslimiyet hususudur. İnsan hariç bütün yaratıklarda Hududullah’a otomatik bir teslimiyet söz konusu iken bizde böyle bir durum söz konusu değil. Bizler bazı kesimlerin dillerine doladığı gibi gerçekten özgürüz. Bizler bu dünyada zengin olalım, fakir olalım istediğimiz her şeyi yapmakta özgürüz. Cennete gitmekte özgürüz amma velâkin cehenneme gitmekte de özgürüz.
Önce teslimiyet, değerli kardeşlerim. Zaten Müslüman olmak Allah’ın kanunlarına, kurallarına teslim olmak, boyun eğmek değil midir?
İkinci olarak da bilgilenmemiz gerekliliğidir. Hududullah diyoruz da acaba nedir, nelerdir bu kurallar? Yüce Yaradanımız bizden neler istemekte veya bizleri nelerden nehyetmekte? Bunların öğrenilmesi gerekir. Yani ef’al-i mükellefîni adımız soyadımızı nasıl biliyor sak öyle bilmeliyiz.
Hepimizin malumu, ef’al-i mükellefîn 8 tanedir. 5 tanesi (Farz, Vacip, Sünnet, Müstehap, Mübah) sevap kısmında, 3 tanesi (Haram, Mekruh, Müfsid) günah kısmındadır. Bu taksimattan dahi anlaşılmaktadır ki Yüce Rabbimiz dünya hayatındaki kurallarını koyarken bile rahmetiyle koymuştur.
Son olarak değerli kardeşlerim; bizler ya da bütün insanlık Yüce Allah’ımızın koymuş olduğu kurallara yani Hududullah’a ne kadar uyumlu yaşarsa hem dünyamız hem de âhiretimiz mükemmel olacaktır. Rabbim uyanlardan eylesin.
Selam olsun Rabbimizin emirlerine teslim olmuş mü’min kullara. Selam olsun kâinata bakıp da ibret alıp hayatının merkezine Hududullah’ı koyanlara. Yüce Rabbim hepimizi böyle kullarından eylesin.
[1] Bakara, 187
[2] Bakara, 229-230; Talak, 1
[3] Nisa, 13
[4] Tevbe, 97