KAPAK – Kadın ve Şiddet

Bir ses yükseliyor Veda hutbesinden: “Kadınlar size ALLAH’ın emanetidir”
Din açısında büyük günah, insanlık açısından en büyük ayıp olan ve insanlıkta yeri olmayan kadına şiddet konusu Hz. Peygamber aleyhisselam’ın veda hutbesinde haykırdığı önemli bir konudur.
“Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız.”
Emanet kelimesi sözlüklerde; emin olunan, güven duyulan, elinden ve dilinden zarar gelmeyen, zararı olmayan, himaye eden, ihanet etmeyen, güvenilir diye tanımlanır.
Emanet, ehil olana verilir. Yani emanet edilecek şey; güvenilir, dürüst, yalan konuşmayan insanlara verilir. Emanetin ehline verilmesi hususu her konuda mühimdir. Koruma liyakati de ancak kendinden emin olunan kişilerde mevcuttur.
Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de Nisa suresi 19. ayette “Kadınlarla iyi geçinin.” emrini vermiştir.
Konu ile ilgili hadislerde de şöyle buyurulur;
“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir.” (Riyazüs Salihin)
“Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allah Teâlâ’nın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!” (Müslim)
“Mü’min bir koca, mü’min hanımına buğzetmesin. Onun bir huyunu beğenmezse de başka bir huyundan hoşlanabilir.” (Müslim)
“Mü’minlerin iman bakımından en olgunu, ahlakça en güzel olanlarınızdır ve sizin iyileriniz, eşlerine hayırlı olanlarınızdır.” (Ebu Davud)
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber aleyhisselam’ın kadınlar konusundaki tavsiyeleri çok açık ve nettir. Özellikle “Allah’ın emaneti” olarak zikredilmiş olması dikkat çekilmesi gereken en önemli husustur. Bundan olacak ki Allah Resulü bu konuda bütün insanlığa örnek olacak bir ahlak sergilemiştir. Bırakın kadına şiddeti, o kadına bir fiske dahi vurmamıştır. O halde hakiki Müslüman, kadına şiddet uygulayan değil onun rızasını kazanandır.
Sevgili peygamberimizin eşleriyle iletişimiyle ilgili bir olay anlatılır: Veda Haccı için yol alırken, güzel sesiyle şiirler okuyan ve Hz. Peygamberin eşlerini taşıyan develerin hızlanmasına, dolayısıyla hanımlarının tedirgin olmasına sebep olan Enceşe isimli köleye şöyle seslenmişti Allah’ın Resulü: “Enceşe, aman kristalleri kırma, dikkatli taşı.” (Buhari, Edep, 111)
Bu kadar tavsiyenin yapıldığı, üzerinde önemle durulan bir konuda neden tam tersi durum ve davranışlar hayatımızı kuşatıyor?
Ne yazık ki her geçen gün yeni bir kadına karşı şiddet vakası ile karşılaşmaktayız. Bu rakamlar özellikle son 10 yılda ürkütücü şekilde çoğaldı. Karısına öfkelenen, kavga eden erkek hemen şiddete başvuruyor, hatta onu öldürmeye kalkıyor.
Öfke doğal bir duygudur. Ancak sorun, öfkenin dışa vurum tarzındadır. Öfke, herhangi bir çatışma durumunda doğabilir. Öfke ile sağlıklı baş etme yöntemleri bulunamaması halinde şiddet sağlıksız bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkar. Yanlış öğrenmelere bağlı olarak, erkeğin öfke kontrolünde yetersiz kalması, ne yazık ki kadını şiddet kurbanına dönüştürmektedir.
Oysa Allah Resulü ne diyordu bir hadis-i şerifinde: “Kuvvetli kimse, yiğit kimse güreşte başkasını yenen kimse değildir. Gerçek pehlivan ve yiğit kimse, kızdığı zaman öfkesini yenen kişidir.”
Peki, şiddet nedir? Amaçlı, kasıtlı olarak, gücün bedensel veya ruhsal zarar verecek ya da verme riski oluşturacak biçimde kullanımına şiddet diyoruz.
İnsanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal düzeyde farklı boyutlarda gözlenen şiddet olgusu, ne yazık ki yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman fiziksel, kimi zaman da psikolojik düzeyde kendisini gösteren bu olgu, bireylerin yaşam kalitelerine büyük ölçüde zarar vermektedir. Hemen hemen her toplumda mücadele edilen sosyal sorunların başında gelen şiddetin en yoğun uygulandığı kesim maalesef kadınlardır. Kadınlar çoğu zaman, şiddetin yaratmış olduğu fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Şiddet aslında kendini zayıf ve yetersiz hisseden kişinin savunma silahıdır ve şiddetin yönü genelde güçlüden güçsüze doğrudur.
Şiddet, öğrenilen bir davranıştır. Ailede şiddet uygulayan erkeklerin özgeçmişleri incelendiğinde büyük çoğunluğunun kendilerinin de şiddete uğradıkları veya tanık oldukları ortaya çıkmıştır.
Şiddet gören çocukların %70’i evlendiğinde eşine şiddet uyguluyor, yani sadece muhatabı değil gelecek nesilleri de etkileyen bir süreç bu ne yazık ki.
Şiddetin bu kadar yaygınlaşmasında elbette medyanın da etkisi büyük. Öğrenmede model almanın ne kadar etkili olduğunu biliyoruz. Medyada şiddet seyretmek hayal bile edilemeyecek davranışların taklit edilmesine sebep olmakta.
Ekranda, şiddeti ve saldırganlığı bir “problem çözme” yöntemi, bir “var olma” şekli ve bir “kendini ifade etme” yolu olarak gören insanlar zamanla bunu benimsemeye ve kendi davranışlarında da kullanmaya başlamaktadırlar. Ayrıca şiddet içeren programların çokluğu, insanlarda şiddete karşı duyarsızlık oluşmasına da neden olmaktadır. Şiddet yaşayan kişiye empati gösterilemiyor, yaşanan şiddet hayatın normal bir parçası olarak algılanabiliyor ne yazık ki…
Gerek ailede gerek toplumda şiddetin ortadan kaldırılabilmesinin, şiddeti önlemeye yönelik bilimsel çalışmaların, mesleki müdahalelerin, politikaların yanı sıra İslamiyet’in özünün, Kur’an ahlakının içselleştirilmesiyle de sıkı sıkıya bağlantılı olduğu unutulmamalıdır. Veda Hutbesindeki emir her daim hayatımıza ışık olmalıdır.
“Kadınlar size ALLAH’ın emanetidir.”
Semra Cebeci-Psikolog