KAHRAMAN KADIN SAHABE

KAHRAMAN KADIN SAHABE

Ümm-i Ümare lakabıyla İslam Tarihine şerefle geçen Hz. Nesibe bint-i Ka’b, ilk önce Müslüman olan Medineli iki kadından biridir. Ensar’ın Hazrec Kabilesi’nden olup Medine’nin ileri gelen ailelerinden Ka’b b Ömer-i Ensari’nin kızıdır. Annesi Rebab bint-i Abdullah’tır. Tahmini 573 yılında dünyaya gelmiş, 40 yaşlarında da iman etmiştir. İlk zevci olan sahabe Zeyd bin Asım’dan Abdullah ve Habib isminde mü’min iki oğlu olmuştur. Hz. Zeyd’in vefatından sonra Guzeyye İbni Anni ile evlenmiş ve bu zattan da oğlu Temim ve kızı Havle dünyaya gelmiştir. Ömrünü İslam’a hizmet etmek için adamış olan bu hanım sahabe, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bütün gazalarına iştirak etmiştir. Vefat tarihi bilinmemektedir. Ancak Medine’de vefat etmiş, Baki Kabristanlığı’na defnedilmiştir.           

İslam’ın doğuş asrında yaşanan en büyük olaylardan biri Uhud Savaşı’dır. Bu savaşta Allah yolunda şehid olma onurunu arayan mübarek sahabelerin arasında katılmasına izin verilen hanımlardan biri olma şerefine erişmiştir Hz. Ümm-i Ümare. Uhud Savaşı’nın iki önemli sahnesi vardır. Birinci sahnede İslam’ı yok etmeyi amaçlayan müşriklerin, Müslümanların mücadelesi karşısında geri çekilme harekâtı gözlenmektedir. Bu sırada Hz. Nesibe Hatun yanında su kabı ve sargı bezleri ile yaralıları tedavi için koşturmaktadır. Savaşın bir anda yön değiştirdiği bir diğer sahnede ise Hz. Nesibe radıyallahu anha kılıcını kuşanarak müşriklere karşı savaşmaya başlamıştır. Kocası ve oğullarıyla Fahr-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi korumak için bütün güçleriyle çalışmışlardır. Sonraları Medine’de Uhud Savaşı üzerine konuşulurken Allah Rasulü şöyle diyeceklerdir: “Uhud günü sağıma, soluma döndükçe hep Ümm-i Ümare, hep Ümm-i Ümare’yi gördüm.” Hz. Ümm-i Ümare Nesibe bint-i Ka’b’ın Uhud Savaşı’ndaki bu kahramanlığı birçok kaynakta ayrıntılarıyla anlatılır.

Asr-ı Saadette, Hz. Ebubekirlerle, Hz. Ömerlerle, Hz. Hamzalarla birlikte İslam’ı inşaa etmeye çalışmış, İslam nurunu söndürmeye çalışan kâfirlere karşı mücadelede gerek ailesini gerekse canını ortaya koymuştur. Gözü kara bir hanımdır Hz. Nesibe Hatun. Rasul’ün sevdasıyla atan yüreği korku nedir bilmez. Müşrikten aldığı darbeyle yere yıkıldığında dahi Efendimizin yanı başında şehid olma heyecanı sarmıştır tüm bedenini.

Akabe Biatı’nda bulunup, biat ettikten sonra “Ya Rabbi! Kalbimi Rasulü’nün sevgisiyle doldur.” duasını etmiştir ve ömrü boyunca dilindeki tek tesbihatı olmuştur bu kısa ve anlamlı dua. Böylesine İslam aşkıyla yanan ve Habibullah’a derin bir muhabbet duyan bu gönül, İslamın o ilk yıllarında gayreti, cesareti ve en önemlisi teslimiyeti ile Peygamberimizin dualarına mazhar olmuş ve tarihe adını “KAHRAMAN KADIN SAHABE” olarak yazdırmıştır. O ve bütün ailesi Allah ve Habibi’nin sevgisiyle canlarını ortaya koyanların en önlerinde yerlerini aldılar.

Peki ya bizler? Bizler hangi sevdalar, hangi davalar uğruna yaşıyoruz? Kaçımızın içinde Ümm-i Ümareler var? Dünyaya aldanıp, fani menfaatler peşinde koşarken, bir Uhud sahnesine dönmüş şu yeryüzünde bizleri neler kurtaracak hiç düşündük mü? Hakk’a aşık olup, onun dostlarının etrafında pervane olabilirsek işte o zaman kalbimizin bir köşesinde Ümm-i Ümareleri yaşatabiliriz belki. Bir yerlerden başlamak lazım.

Ya Rabbi! Kalbimi Rasul’ün sevgisiyle doldur.” Duasında buluşmak temennisi ile…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.