İyi Kullar Varis Olacak

İyi Kullar Varis Olacak

Yeryüzünde kötüler ve kötülükler sürekli payidar olmamış bundan sonra da olmayacaktır. Bu adetullahtandır. Aklı başında bir mü’mine ve ümmete düşen iyi bir kul olmaktır. Mü’minler olarak tekrar tekrar kulluğumuzun kalitesini sorgulamalıyız. Kulluğumuzu şu veya bu kriterle değil, ilahi ve nebevi ölçülerle sorgulamalıyız. Mü’minin hayatta en büyük gayesi, iyi bir kul olmak olmalıdır.

Rabbimiz buyurdu ki; “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacak” (Enbiya, 105)

Rabbimizin arzusu, yeryüzüne ezilmekte olanları varis kılmaktır. İman edenleri varis kılmaktır. Rabbimiz bizden taraf, bizden yana, bizi kayırıyor. Biz Rabbimizden yana mıyız ona bakmak lazım. Rabbimiz yeryüzüne iyi kulları varis kılacağına göre kaygı ve endişelerimiz neden? Bize düşeni yerine getirelim yeter. Mü’min bütün gücüyle iyi kul olma mücadelesini devam ettirmelidir. Yeryüzünde iyilikler asıl, kötülükler ise geçicidir. Peygamberlere karşı çıkan, onlara her türlü zulüm ve haksızlığı reva gören firavunlar, nemrutlar, ebu cehiller, ebu lehebler nerede? Hem dünyada kaybettiler, hem de ahirette kaybedecekler.

Rabbimiz buyurdu ki; “Biz ise istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım.” (Kasas, 5)

İlahi irade hiçbir zaman zalimlerin arzu ettikleri şekilde tecelli etmedi. Yok edilmek istenen peygamber ve beraberindekiler Rabbimizin yardımı ile zalimlere galip gelmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı, Musa aleyhisselam ve israiloğulları ve niceleri Rabbimizin yardımı ile nicelerine galip gelmiştir. Allah adına yeryüzüne hâkim olmak isteyenler, öncelikle kendi nefislerine hâkim olmayı başarmalıdır.

Rabbimiz buyurdu ki; “Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, hakkıyla her şeye gücü yetendir.” (Ahzab, 27)

Hendek savaşından sonra düşman dağılıp gidince, peygamber efendimizle anlaşma yapmalarına rağmen savaşın en kritik anında anlaşmayı bozarak Müslümanları arkadan vurma kararı alan Beni Kureyza yahudileri, korkuya kapılarak kalelerine çekildiler. Fakat hiçbir şey onları ihanetin bedeli olan ölümden kurtaramadı. Anlaşma gereği ve yahudilerin istekleri üzerine Tevrat hükümleri esas alındı. Savaşçı erkekleri ölüme mahkûm edildi.

Rabbimiz buyurdu ki; “Kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır.” (Mümin, 25)

“Onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir.”(A’raf, 183)

İlk insandan beri, insanlar arsındaki iktidar mücadelesi hiç bitmemiştir. Kimi zaman aile de, kimi zaman kabile de, kimi zaman köyde, kimi zaman şehirde, kimi zaman milletler, kimi zaman devletler arasında günümüze kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da devam edecektir. İman ve küfrün iktidar mücadelesinde, birbirleri arasında gelip gitmiştir. Kimi zaman biri, kimi zaman diğeri iktidar olmuştur. Şu ihtiyar gezegen inananların iktidarında huzur ve sükûn bulurken, inkârcıların iktidarında, kan ve gözyaşı ile dolmuştur.

Rabbimiz buyurdu ki; “Onlardan önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarında nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.”(En’am, 6)

“Ey kavmim! Bugün yeryüzünde hâkim kimseler olarak iktidar ve saltanat sizindir. Ama başımıza geldiğinde bizi Allah’ın azabından kim kurtarır?” (Mü’min, 29)

Kendilerini Allah’tan müstağni gören iktidarlar, pek çok imkânlara rağmen yıkılıp gitmiştir. Eğer bunlardan ders alınmış olsaydı, günümüzdeki çirkinlikler ortaya çıkmazdı. Bunların yok oluş sebebi ise günahlarıdır. Azgınlıkları içerisinde kuduran bu iktidarlar ilahi azaba çarptırılmışlardır. Mü’minler bir taraftan kâfirlerin, hile ve tuzakları ile mücadele ederken diğer taraftan da devamlı varisi olacakları ahireti unutmamalıdırlar ki mücadelelerinde yılgınlık göstermesinler.

Rabbimiz buyurdu ki; “Onlar firdevs cennetlerine varis olurlar.” (Mü’minun, 11)

Hesabını yanlış yapan, Rabblerinin çağrısına kulak vermeyip onun emir ve yasaklarına uymayanlar ise dünya ve içindekilerin bir mislini dahi verseler kurtulamayacaklar.

“Rablerinin emirlerine uyanlar için hesabın en güzeli vardır. Ona uymayanlar ise yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır!” (Ra’d, 18)

Mü’minler tüm gücüyle Allah’ın mülkünde Allah’ın hükmünü hâkim kılmak için mücadele etmeliler ki insanlık Rabbini tanısın, zalimler mazlumlara zulmetmesin. İnsanlık kurtuluşa ersin.

Bugün yeryüzüne baktığımızda kan ve gözyaşı Müslüman coğrafyalarda. Bu coğrafyanın yöneticileri samimi olarak bir araya gelip bu zulüm ve haksızlıkları çözmeye çalışmalıdırlar. Bu sorumluluk tüm ümmetin omuzlarındadır. Bunun vebali yöneten ve yönetilenlerle tüm ümmetin üzerinedir.

İlahi müjdeye nail olup, dünyaya varis olabilmek ancak bu sorumlulukları kuşanmakla mümkündür.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.