İşsiz mi Kaldık, Bilgisiz mi?

İşsiz mi Kaldık, Bilgisiz mi?

Eğitim yuvasının teras katının tuğlalarını koyduğumuz aşamadayız. Hepimiz bir an önce mezun olup terasımızda manzaranın tadını çıkarmayı umut ediyoruz. Yoğun ders çalışma programları, denemeler, kalem karası olmuş eller derken artık o stres dolu günler bitti ve artık daha stresli günlerin kapıları aralandı. Çünkü artık üniversiteliyiz.

Peki, biz bunca emeğin tozuyla kendimizi attığımız fakülte sıralarımızda ne için oturuyoruz? Gerçekten umudumuz var mı mezun olunca memur olmaya? İşte bu soru çok kez soruldu gençlere, araştırıldı, ortaya belli başlı veriler konuldu. O verilerin bize sunduğu sonuçlar ise verilen eğitim ile iş dünyasının ihtiyaç duyduğu işgücü arasında uyum bulunmaması.(!)

Peki ya bizlerin tercih ettiğimiz meslekle arasındaki uyum? Tercih ettiğimiz mesleğin bize sunacağı hayat? Bunlar hakkında neler düşünüyoruz. Oturduğumuz sıralardan farkımız ne? Umudumuz var mı geleceğe dair?

Bu soruların genel cevabını hayatın bize yansıttığı görselden anlayacak olursak henüz mezun olmadan işsiz kaldık diye yakınan bir yığın insan silsilesiyle karşılaşırız. Gençliğin geleceğe dair umutlar beslemediği açık ve net. Bizler artık teras katımızda güneşin doğuşunu izlemek istiyoruz lakin bizler teras katımızın tuğlalarını koymakta başarılı da değiliz. O halde böyle bir yaşam yalnız hayalde kalmaya mahkûmdur.

Henüz okulun ilk günü dersimize giren hocalardan biri gençliğin geleceğe dair umudunun olmadığından yakınmıştı. Eğitim sistemindeki eksiklikler, yanlış tercihler… Bu bahanelerin yanı sıra öğrencilerin de isteksiz olmasına vurgu yapmıştı. Haksız sayılmaz zira armut piş ağzıma düş der olduk. Bu eksikliğin fark edilmesi çözüm değil üzerinde bulunduğumuz dünyaya faydalı olabilmek bizim temel sorumluluklarımızdan. Bunun için harekete geçmek gerektiğini artık anlamalıyız. İnsanlık tarihi boyunca ihracatın ihtiyaçtan doğduğunu gördük.

Bizler hengâmenin içinde savrulmaktan kendimizi alıkoymalı ve artık bilinçli umutvâri ve üretken gençler olmalıyız. Hedefimiz mezun olmak değil bir şeyler öğrenmek olmalı. Tek derdimiz harf notları olmamalı. Ne öğrendim, ne öğreteceğim demeli zira tek sorunumuz iş bulamamak değil.  Bilgiyi bulmak kolaylaştıkça, bilgiyi aramaz, öğrenmez olduk. Pekâlâ, biz bu denli bilgiyle alakasızken bulduğumuz işte neyi öğretmeyi umut ediyoruz. Acaba umutsuzluğumuz gerçekten iş bulamamak mı? Bunları düşünmeliyiz.

Bizler işsiz mezunlar değil, bilinçsiz mezun adaylarıyız. Okumaktaki tek amacımız iş sahibi olmakta olmamalı. “E, ne için okuyacağız” diyenleriniz vardır belki. O halde slaytı açıp kendi düşüncelerini aktarmadan, tek düze orda yazan bilgiyi öğrencilere aktaran öğretmenler, mesai saati bitsin de evime gideyim diyen işçiler… Amaçsız hayatların sahipleri olmaya mahkûm olmaktan başka çaremizde yok demektir.

Ayrıca eğitim sistemindeki eksiklikleri de bahane etmemeliyiz, sınırsız bilginin içinde yüzerken bir şeyler toplayamamak bizim eksikliğimiz. O halde onca emeğin tozuyla geldiğimiz sıralardan yalnız harf notlarımızdaki başarıyla ayrılmayalım okullarımızdan. Üretmek hepimizin sorumluluğu. Sorumluluk almaktan kaçınmayalım… Yoksa başkalarının terasına bakmaktan boynumuz tutulabilir..

Esen kalın, selametle…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.