İMBİK- Tebessüm Olsun

Cuma Günü Ölen Nevşehirli
Babası vefat eden bir Nevşehirli, mahallenin imamı olan hoca efendiye gelerek babasının cuma günü vefat ettiğini, durumunun ne olacağın sorar. Hoca Efendi:
-Baban namaz kılar mıydı der.
Delikanlı:
-Namaz kılmazdı ama cuma günü vefat etti. Bildiğiniz gibi Cuma mübarek bir gündür diye cevap verir. Hoca Efendi sormaya devam eder:
-Baban içki içer miydi? Delikanlı:
-Pek ayık gezmezdi lakin cuma günü vefat etti. Diyorum ya!
Hoca efendi yine sorar:
– Baban hovardalık yapar mıydı?
Delikanlı:
-Evet, aynı zamanda hovardaydı, diyerek cevap verir.
Bunun üzerine Hoca Efendi gerilir ve:
-Valla babana cuma günü bir şey yapmazlar ama cumartesi günü hakkını avucuna koyarlar, der.
Araba Satan Nevşehirli
Nevşehir’de bir araba pazarlığı bitmek üzere iken ezan okunur, müşteri namazı camide kılıp pazarlığa ondan sonra devam etmeyi önerir. Nevşehirli galerici teklifi kabul eder. Namazdan sonra yeniden pazarlık masasına otururlar. Ancak pazarlık bozulur. Bunun üzerine Nevşehirli galerici müşteriye şöyle çıkışır: “Yav kardeşim madem almayacaktın neden bana abdestsiz namaz kıldırdın!”
Akçakentli Kadın Mahkemede[1]
Akçakent kasabasında sahibinin dikkatsizliği sonucu komşusunun bahçesine inek girer. İnek bir müddet yayılır. Hemen peşinden ineğin sahibi ve bahçe sahibi soluğu mahkemede alır. Celseye geçilince Hâkim ineğin sahibine sorar:
-Anlat bakalım kızım, olay nasıl oldu?
Kadın konuşmaya başlar:
-Hâkim Bey, bu komşu beni valla boşuna suçluyor! Siz bile inek olsanız haramı helali bilebilir misiniz? Hayvan haramı bilseydi komşunun yoncasını yer miydi!
Hâkim sinirlenir, görevlilere kadını dışarıya atmalarını söyler.
Yakınları davalı kadına nasıl davranacağını anlatırlar. Hâkimle böyle konuşursa davayı kaybedeceği vurgulanır. Birkaç kibar kelime öğretilir. Duruşma tekrar başlar. Hâkim tekrar sorar:
“Şimdi güzelce anlat bakalım kızım!”
Kadın:
-Hâkim Bey, valla bizim ineğin hiç kabahati yok, sizin karnınız aç olsaydı, siz de bizim inek gibi açlıktan kıvransaydınız yoncanın sahibini mi araştırırdınız! Siz de, bahçe kimin hiç merak etmeden o yoncayı yerdiniz.
Bunu duyan hâkim iyice sinirlenir ve kadını karga tulumba dışarı attırır. Gene aynı nasihatlerle yakınları kadını mahkemeye gönderirler. Hâkim la havle çekerek kadının ifade vermesini ister. Kadın:
-Hâkim Bey bizim inek komşunun bahçesine dalmış, yonca yemiş. Bu hayvandır, ot kimindir sormaz, bakmaz yer, demiş. Hâkim:
-Hah işte kızım, böyle güzel güzel anlatsaydın ya!
Kadın:
-Bırakmadın ki anlatalım, it gibi ürüyorsun Hâkim Bey, demiş.
Muharrem Ertaş Heykeli
Yaşadığı köyden ilk defa Kırşehir’e inen bir Abdal, şehrin merkezinde, elinde sazı ile Muharrem Ertaş ustanın heykelini görür. Heykele büyük bir hayranlıkla bakar ve şöyle der:
“Hey kurban olduğum Atatürk. Memleketi kurtardığını bilirdim de saz çaldığını bilmezdim!”
[1] Akçakent, Aksaray’a bağlı bir kasabadır. Kasaba halkı biraz kaba, muzip ve esprili olduğundan fıkraları Aksaray yöresinde meşhur olmuştur.