İLMİHAL- Sebat

Sebat, bir meselede etraflıca düşünüp ehli ile istişare ettikten sonra verilen kararı uygulamak ve bu hususta tereddüt etmemektir. İşlerin icrasında sebat göstermek, metânetli olmak kuvvetli bir irade ister. Zayıf iradeli insanlar, çok basit sebepleri bahâne ederek, alınan kararların hayata geçirilmesi hususunda tereddüt ederler, gevşeklik gösterirler. İşleri sürüncemede bırakırlar. Böylece birçok hayırlı işler yapılamaz olur. Netice itibariyle fert ve toplumlar zarar görür. Hele zamanımızda günler ve aylar değil saat ve dakikaların fevt edilmesi sonu felaketlere dönüşebilecek hâdiselerin zuhûruna sebep olabilir.
Ülkeler arası füzelerin, atom ve hidrojen bombalarının, kimyasal silahların bulunduğu bir devirde, bir dakikalık gecikme bir ülkenin, belki de ülkelerin yıkımına, insanlığın helâkına sebep teşkil edebilir. O bakımdan her Müslüman, bilhassa yönetici durumunda olanlar:
1- Etraflıca düşünmek, işin önünü sonunu hesap etmek.
2- Ehil insanlarla istişare etmek.
3- Gerektiğinde süratle karar vermek.
4- Karar verdiği zaman da bu kararı zamanında, geciktirmeden, tereddüt etmeden uygulamak özelliklerine sahip olmalıdır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem istişare etmesi gereken konularda istişare ederdi ve karar verdikten sonra da bu kararı uygulamada O’na hiç kimse mani olamazdı. Bunun en canlı örneğini Uhud harbinde görmekteyiz:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin görüşü Medine içinde kalıp, müdâfaa savaşı yapmak iken, Bedir muharebesine katılamayan sahabelerin ve amcası Hz. Hamza radıyallahu anh’ın Medine dışına çıkıp düşmanı karşılamak ve meydan savaşı yapmak doğrultusunda görüşlerine uygun olarak karar verildi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zırhını giyip silahlarını kuşanıp dışarı çıkınca, Ashab-ı Kiram: “Ya Rasûlallah! Sen nasıl istersen öyle yapalım.” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir peygamber zırhını giyip savaşa karar verdikten sonra geri kalmak ona yakışmaz.” buyurdular ve Uhud dağı eteklerinde o meşhur savaş vuku buldu.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“İşler hususunda onlarla (Müslümanlarla) istişâre et. Artık kararını verdiğin zaman da, Allah’a tevekkül et (o kararı uygula). Allah tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmran, 159)
Müslüman sebatkâr olmalıdır. Metânet sahibi olmalıdır. Dinimiz İslam, bizlerin imanımızda, İslamî hizmetlerimizde, İslam düşmanları ile yaptığımız savaşlarda, dünyevî, uhrevî bütün işlerimizde sabitkadem olmamızı istiyor. Kararsız, mütereddit bir insandan hiçbir hayırlı iş zuhur etmez. Böylelerinin iş başında bulunmaları, devlet yönetiminde vazife almaları, o toplum, o memleket için büyük kayıplara, büyük felâketlere sebep olur. Bu konuda da çok iyi eğitim yapılması ve sağlam, kuvvetli irade sahibi, kişilikli insanlar yetiştirilmesi gerekir. Anne babalar, öğretmenler, yöneticiler bu hususa ehemmiyet vermelidir.
“Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin. (Cihad için) Hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki felaha eresiniz.” (Âl-i İmran, 200)