İLKADIM’DAN-Bizim Sureler

Kıymetli Okuyucu;
İlkadım dergimiz 396. sayısı ile huzurlarınızda. Çeyrek asırlık bir geçmişi geride bırakmaya, geride bırakırken edindiğimiz tecrübeden dolayı “elhamdülillah” demeye devam ediyoruz.
Temmuz 2021 sayımızın kapak konusu 114 suremiz içerisinden seçilen 4 sure. Bunlar: Asr, İhlâs, Kevser, Karia sureleri.
114 suremizden hangisini incelesek karşımıza büyük bir hazine çıkıyor. Surelerimizin her biri, içerisindeki her bir ayet bile kendi başına büyük birer nimet.
Nimetin şükrü kendi cinsindendir, derler. Allah bolca okuduğumuz kitabımızla amel etme konusunda hepimize cesaret versin. Sabır versin. Sebat versin. Israr ve kararlılık versin. Azim ve cihad etmeyi nasip buyursun.
Yeminle başlayıp hüsrana uğrayanlarla devam eden ve son kısmında da müstesnalardan bahseden Asr suresi konulu yazımızı Metin Başbuğ yazdı. Vurgusu “Hayat; iman ve cihad.” anlayışı üzerine oldu.
Rabbimizi “Samed” ismiyle daha yakından tanımamıza vesile olan İhlâs suresi konulu yazımızı M. Tarık Özdoğan hazırladı. İhlâs suresi, günümüz insanının en çok okuduğu ve dinlediği surelerden biri. Darısı anlamaya ve yaşamaya diyelim.
Üç ayette dört farklı kavramı birden gördüğümüz Kevser suresi konulu yazıyı Mehmet Erturan kaleme aldı. “Bizim Kevser” başlığını seçtiği yazısında değindiği dört kavram şunlar: Kevser, Namaz, Kurban, Ebter. Kevser bizim ama biz Kevser’in miyiz, Kevser de aynı şeyi bizim için söyleyebiliyor mu? Güzel bir tefekkür konusu değil mi?
Karia; vuran, çarpan, kapıyı çalan, yürekleri hoplatan şey demektir. Ayetteki manası itibariyle de kıyameti ifade eder. “O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.” (Karia, 3) Ayetin bu denli canlı ve çarpıcı özelliği karşısında sözü daha fazla uzatmaya gerek var mı? Atilla Değirmenci imzalı yazımız sizleri bekliyor.
Nureddin Soyak hocamız tarafından hazırlanan başyazımızın bu ayki konusu: “Allah bozguncuları sevmez.” Yazıyı okuyunca göreceğiniz üzere bozguncular zannettiğimiz kadar uzakta değil. Fitnecileri uzaklarda sanma gibi bir kötü alışkanlığımız var. Daha dikkatli okuma ve gözlemlerle bu durumu tashih etmemiz gerekiyor.
İlmihal köşemizin bu ayki gündemi ise “sıdk” yani doğruluk. Merhum Zeki Soyak hocamızın eserlerinden iktibasla hazırladığımız köşe şu hadis-i şerifle bitiyor: “Doğruluğuna, doğru konuştuğuna inanan bir kişiye yalan söylemen en büyük hıyanettir.” (Ebu Davud)
Abdullah Gülcemal, Âşık Yusufi, Hamdi Öz, İbrahim Çiftçi, M. Selçuk Özdoğan, Mahmut Aveder, Nuri Ercan, Ömer Faruk Özcan, Prof. Dr. Mehmet Soysaldı, Prof. Dr. Mustafa Ağırman, Yusuf Karagözoğlu isimli köşe yazarlarımız da emeklerini, zahmetlerini ve göz nurlarını sizlerle paylaştı.
Kur’an İklimi başlıklı tefsir köşemizde yıllardır görmeye alışık olduğumuz Selim Armağan’a dergimize olan katkılarından dolayı huzurlarınızda gönülden teşekkür ediyor, köşenin yeni sahibi Prof. Dr. Mehmet Soysaldı’ya yine huzurlarınızda hoş geldiniz diyoruz.
Her sayımızın hayırlara vesile olmasını Rabbimizden diliyor, yeni sayılarımızda görüşebilmeyi umuyoruz. Allah’a emanet olun.