KAPAK-Kalbimiz Camide mi?

KAPAK-Kalbimiz Camide mi?

Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır: Âdil devlet başkanı, Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, kalbi mescidlere bağlı Müslüman, birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine ‘Ben Allah’tan korkarım’ diye yaklaşmayan yiğit, sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, tenhâda Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.”[1]

Kıyamet günü o dehşetli günde bu zümrelerden olabilmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin. O halde bizler bütün zümrelerdeki vasıfları hedef edinip konumumuzu garantilemeye gayret etmeliyiz. Hadis-i şerifte zikredilen yedi grup insanın özeliklerine sahip olmaya gayret edelim ki Rabbim bizleri hepsiyle beraber eylesin.

İnsanoğlu bir hayatın içerisinde hızla akıp giden zamanın akıntısında bir ömür yaşamaktadır. Doğduğumuz günden şu ana kadar olan zaman hepimiz için göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmiştir. Ve sonunda varılacak olan bir ölüm vardır. İnsanlık bazen bunu ne kadar çok unutsa bile… O halde zikredilen hadiste bahsi geçen yedi zümreden olma gayretine ehemmiyetle dahil olmaya çalışmalıyız. Burada “kalbi mescidlere bağlı Müslüman” olan zümre üzerinde birkaç kelam edelim. Ve şu soruyu sorarak başlayalım: “Kalbimiz camilerde mi?”

Evden güzel bir abdest alarak ayrılıyoruz. Niyetimiz vaktin namazını cemaatle camide kılmak. Her bir adımımıza karşılık bizlere sevap yazılacağını buyuruyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Ayrıca yine her bir adımımıza karşılık günahlarımız da siliniyor. Camiye vardığımız andan itibaren de cami içerisinde dünya kelamı edinceye kadar da bir melek bizlerin başında günahlarımızın affolunması için dua ediyor. Bu durumun, kişi, dünya kelamı konuşuncaya kadar devam edeceğini hadis-i şeriflerden öğreniyoruz. Eğer ki kul sabrederse camiden ayrılana kadar bu durum devam edecektir.

Daha sonra cemaatle namazımızı kılıyoruz. Tesbihimizi çekiyoruz ki bu hususlarla ilgili de çokça hadis-i şerifte sevaplar elde edileceği bildiriliyor. Namazımızı eda ettikten sonra camiden ayrılıyor ve evin yolunu tutuyoruz ki yine her bir adımımıza karşılık sevap yazılıp bir günahımız siliniyor. Her bir durum için çokça hadis-i şerif mevcuttur. Hadis kitaplarımıza müracaat edebiliriz. Burada şu hususa dikkat çekmek isterim ki bir mümin yapmış olduğu yarım saatlik cemaatle camide namaz kılma gayretinde ne kadar çok sevap elde etmektedir. İşte bizler bu durumu güzelce düşünüp idrak edebildiğimizde camiyle olan irtibatımızı/birlikteliğimizi artırmaya gayret ederiz.

Bedenlerimiz nerede vakit geçiriyorsa kalplerimiz de o mekanların havası ile şekillenmektedir. Bizler başta maddi bedenlerimizi yeryüzünün en güzel mekanları olan cemilerimizde geçirelim ki kalplerimiz güzellikle dolsun. Öyle ki kalbimiz cami ile her daim irtibat halinde olabilsin. Sadece fert olarak da değil. Arkadaş, eş, dost, çoluk çocuk hep birlikte mekanlarımızı camiler olarak belirleyelim. Huzur kaynağımız, sığınağımız, her şeyimiz camiler olarak hareket etmeye gayret etmeliyiz. Bunun için de başta cemaatle namaz kılmaya mümkün mertebe dikkat ederek başlayabiliriz.

Şu hadis-i şeriflerin müjdelerini düşünerek gayretimizi artırmaya niyet edelim: “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınandan 27 derece üstündür.”[2] “Kim bu beş vakit namazı cemaatle kılmaya devam ederse, Sırat Köprüsü’nü şimşek gibi geçenlerin başında olur. Ayrıca Allâh, onu tabiûnun ilk zümresi içinde haşreder. Her gün, her gece ona (cemaate) devam eden, Allâh yolunda öldürülen bin şehid gibi ecir alır.”[3] Çokça hadis-i şerif zikredebiliriz ama bunları araştırıp bulmaya da gayret etmeliyiz. İlim bir nurdur ve yolumuzu aydınlatacaktır. Son olarak camilerimizi/mescidlerimizi evimiz gibi görmeye gayret edelim. Çünkü “Mescid, her muttakînin evidir. Evi mescid olan kimseye Allâh, rahatlığı, rahmeti, sırat köprüsünü geçip cennete ve Allâh’ın rızâsına gitmesini garanti etmiştir.”[4]

 


[1] Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91.

[2] Buhârî, Ezân, 30

[3] Cem‘u’l-Fevâid, I, 246

[4] Taberânî

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.