Aramızdaki Fark

Aramızdaki Fark

Beni Âdem’in dünya serüveni başlamazdan evvel, Allah’ın yeryüzünde bir halife yaratacağı muradını meleklere söylediği zaman ve onlardan bu halifeye -Âdem aleyhisselama- secde etmelerini beklediği o anda, ilk başkaldırısını ilan eden ve emre isyan eden İblis, bu çıkışını üstünlüğüyle, cinsiyle, ırkıyla temellendiriyordu. ‘Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten onu ise çamurdan yarattın.’(Araf, 12) İblis, ‘Ateş’ ırkının ‘Çamur’ ırkına üstün olduğunu savunuyor ve İlahi emre karşı gelerek, kibirlenenlerden ve kâfirlerden oluyordu. ‘Meleklere: “Âdem’e secde edin!” dediğimizde İblîs dışındakiler derhal secdeye kapandı. İblis ise direnerek bundan kaçındı, kibirlendi ve kâfirlerden oldu.’ (Bakara, 34) Yaratılışı Allah’ın iradesi ile olmasına, ateşten, çamurdan, nurdan veya herhangi bir şeyden vücuda gelmesinde hiçbir payı olmamasına ve üstünlüğün neyde olduğunu idrak edememesine rağmen İblis, bir ırk savaşını başlatmış ve kendi sapkın yolunu çizmişti.

Allah’ın müsaadesiyle insanoğlunu yeryüzüne indirmeyi başaran İblis, her türlü hile ve oyunlarıyla sırat-ı müstakimden insanları ayıracak ve kendi yanına çekmeye çalışacaktı. Zaman mefhumunun bile olmadığı cennet diyarından zamanımıza gelinceye kadar bu uğurda mücadelesine ara vermeyen İblis, kıyamete kadar da hız kesmeyecektir. İblis’in bu isyankâr, inatçı ve azgın cepheyi açmasının nedenini hatırda tutmak o cepheye kaymamak noktasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Ben ondan üstünüm. Çünkü beni ateşten onu ise çamurdan yarattın. İşte o neden ve işte ırkıyla körleşen, kendini her şeyin ve herkesin üstünde gören İblis, aleyhi’l-lâne.

Hak ile batılın savaşındaki cephelerden bir tanesi de işte bu ‘üstünlüğü ırkında görme’ cephesidir. İblis’in hile ve destekleriyle kendini kaybeden insan, farkında bile olmadan batıl cephesine destek sağlıyor, kuvvet oluyor. Rasulullah Efendimizin aleyhisselam buyurduğuna göre: “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112.) İblis ateşten yaratılmış ve çamurdan yaratılan Âdem aleyhisselama üstünlük taslıyordu. İnsan ise kendisi ile aynı hamurdan olana ırkıyla, dünyaya geldiği aileyle, milletiyle ve coğrafyasıyla üstünlük taslıyor. Bu haliyle İblis’ce bir mantık yakalayan insan yükseldi(ğini zannetti)kçe alçaldığını göremiyor ve kör kuyusunda azdıkça azıyor.

İnsanoğlu kendisine mekân olarak tahsis edilmiş bu dünyada belli bir ömür geçiriyor. Sürdüğü bu hayatı yalnız yaşamıyor. Hem kendi cinsleri hem de başka âlemlerle bir arada bulunuyor. Bu birliktelikte kendisine değer atfetmek için kullandığı mantık ise safını belirliyor. Bir tek kendisini gören, âleme, insanlığa, kendisinden olmadığını düşündüğü insanlara değer vermeyen, böylelikle kendi değerinin ve saygınlığının arttığını vehmeden insan hangi ordunun neferi olduğunu bir bilse! “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 13) Allah katında en değerli olmak ırkıyla, mensubiyeti ile mi ey İnsan! “Sûr’a üfürüldüğü zaman (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır.” (Mü’minun, 101)

Bizler(Genç Adamlar) Allah’ın derecelendirmesini esas alan ve bunun pratiğini bizlere öğreten Rasulullah’ın örnekliğiyle hareket edenleriz. Hayatımızda esas aldığımız çizgiyi(sırat-ı müstakim) bu yöntemle şaşırmayız. İyiliğin, güçlü ve pehlivanlığın, zenginliğin ve cesurluğun ne demek olduğunu Allah ve Resulü’nün kaynağından öğrendiğimiz gibi üstünlüğünde anlamını aynı pınardan biliriz. Veda haccında verdiği hutbeden Efendimiz aleyhisselamın şu sözleri bize yol göstericidir: “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.”  (İbn Hanbel, 411.)” Bu şuurla Allah’ın değerli ve üstün kulları arasına girmek isteyenin yol haritası bellidir. Her birimizin Rabbi birken, atası birken, dünyaya geldiği, ait olduğu ırka üstünlük yüklemesi ne gariptir. Bu ırkıyla başkalarını hor ve hakir görmesi, hatta görmemesi ne gariptir. Farkı yakalaması gereken yerin aslında Allah’tan hakkıyla sakınmak ve emirlerine boyun eğmekte olduğunu fark edememesi ne garip!

İbn Ömer’ den nakledildiğine göre, Rasulullah aleyhisselam Mekke’nin fethi günü insanlara bir hutbe vererek şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Allah sizden cahiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır…” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 49; D 5116 Ebü Davud, Edeb, 110-111)

İşte Genç Adam! İnsanlar iki grup ve sen Hak tarafındasın. O halde üstünlüğün neyde olduğunu sana haber veren Allah’ın Rasulü’dür. Üstünlük bir ırk meselesi değil, mensubiyet veya tarafgirlik de değil; ancak takva meselesidir. Bu senin çizgisi üzerinde yürüyün hayatın en belirgin şiarıdır. Takva ile yüceldiğini bilir ve İblis’e haddini bildirirsin. Takva ile insana ve âleme bakar, ırkıyla yücelik taslayanları İblis’ci ideoloji erleri görürsün. Bu erlerden zulüm, nefret ve hainlikten başka bir eylem görülmeyeceğini tahmin edersin. Öyleyse Genç Adam, sende Hakk’ın bir neferi olarak takvanın üstün olduğunu ve takva ile üstün olduğunu onlara göstermelisin. Haydi Bismillah.   

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.