HADİS İKLİMİ- Eş Olarak Efendimiz Aleyhisselam

HADİS İKLİMİ- Eş Olarak Efendimiz Aleyhisselam

 

Hz. Aişe’nin naklettiğine göre, Resülullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım!” (Tirmizi)

Yetim olarak dünyaya gelen, henüz altı yaşında de öksüz kalan Efendimiz (s.a.v), önce dedesinin daha sonra ise amcası Ebu Talib’in evinde uzun yıllar kalmıştı. Yirmi beş yaşına geldiğinde, Mekke’nin ileri gelen kadınlarından olan Hatice, ahlakı ve dürüstlüğüne hayran olup kendisine evlenme teklif etmişti. Bu teklifi kabul eden Hz. Muhammed (s.a.v), Hatice’yle on beş yılı peygamberlikten önce, on yılı da sonra olmak üzere toplam yirmi beş yıllık mutlu ve huzurlu bir evlilik yaşamıştı. İffetli bir eşle şefkatli bir yuva kuran ve bu eşinden çocuklara sahip olan Hz. Peygamber, çocukluğunda mahrum kaldığı aile ortamına kavuşmuştu. Hz. Hatice için sevgili bir eş, çocukları için de müşfik bir babaydı O.

610 yılı Ramazan ayıydı. Muhammed (sav), ”Allah’ın Resulü” olma şerefine eriyordu. Hira Mağarası’nda ilk vahiy gelmişti kendisine. Vahyin ve Cebrail’le karşılaşmanın endişesi içerisindeki Muhammed (sav) ne olduğunu anlamamış, eşi Hatice’nin yanına koşmuştu. “Ey Hatice, bana ne oluyor?” dedikten sonra başından geçenleri anlatarak kendinden endişe ettiğini söyledi. Hz. Hatice, “Hayır, vallahi! Allah seni kesinlikle utandırmaz. Çünkü sen, akrabalık bağlarını sıkı tutar, doğru söz söyler, bakıma muhtaç olan kimselere yardım eder, elinde avucunda olmayana verir, misafiri ağırlar ve haksızlığa uğrayanlara destek olursun.” sözleriyle onu teskin etti. Korku ve endişe içindeki Allah Resulü, eşinin sevgi ve anlayış dolu bu sözleriyle bir nebze olsun rahatladı.

Bu noktada hepimizin dönüp kendimize sorması gereken sorular yok mu? “Acaba ben darda, zorda kalsam hangi amellerim ile teselli olurum?” diye… Efendimizi rahatlatan, eşe dosta, yetim öksüze, hısım akrabaya yaptığı güzellikleri olmuştu. Ya bizler hangi amellerimizle? Öyleyse bugünden tezi yok iyilikler biriktirmeye bakmak gerek.

Allah Resulü, aile fertlerine samimi ve içten davranan, değer verdiğini hissettiren, sevinçleriyle sevinen, üzüntüleriyle üzülen bir aile reisiydi. Onlarla ilişkilerinde sevgi, saygı ve nezakete dayalı sıcak ve ahenkli bir üslûbu benimsemişti. Nitekim Allah Resulü, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım. …” buyurarak müminlere aile hayatında huzuru bulacakları yolu göstermekteydi.

Sevgi, saygı, şefkat ve merhametin hakim olduğu bir aile ortamı isteyen Hz. Peygamber, eşleri ve çocuklarının makul isteklerini yerine getirmeyi ihmal etmezdi. Onlara değer verdiğini hissettirirdi. Nitekim bir bayram günü Hz. Aişe, Habeşliler tarafından oynanan kalkan ve mızrak oyununu izlemek istemiş, Allah Resulü de onu kırmamıştı. Onu arkasına almış ve samimi bir şekilde istediği kadar seyretmesini sağlamıştı. Bir yere gitmek istediğinde hanımından izin alması, ona verdiği değeri göstermesi açısından dikkat çekicidir. Kimi zaman Allah Resulü, eşinin görüşüne başvurmak ve meseleleri istişare etmek suretiyle hanımına verdiği önemi gösterirdi.

Ailenin huzur ve saadeti, eşlerin birbirlerine karşı anlayışlı, dengeli, tutarlı ve orta bir yol izlemeleri ile mümkündür. Hayatın her aşamasında; acı ve tatlı zamanlarında, sevinç ve hüzün günlerinde aynı duygu ve heyecanı yaşayarak eşlerin birbirlerine destek vermeleri ve özel zaman ayırarak karşılıklı sohbet etmeleri, sonsuz bir mutluluk kaynağıdır. Bu yüzden Hz. Peygamber, aile fertlerinin farklı ruh hallerini, hassasiyetlerini, ahlak ve karakterlerini göz önünde bulundurur ve gerektiğinde susarak sorunların üstesinden gelirdi.

Hz. Peygamber’in aile yaşantısındaki maişeti ve harcamaları da gayet mütevazı idi. O, elinde olanı daima birileriyle paylaşmayı tercih eder, ashabına ve aile efradına fani dünyanın geçiciliğini ve ahiret hayatının ebediliğini anlatır, gereksiz harcamalardan ve gösterişten uzak sade bir yol izlenmesi gerektiğini dile getirirdi. Kendisinin ve ailesinin geçimiyle ilgili olarak, “Allah’ım! Muhammed ailesinin rızkını geçinecek kadar kıl.” diye dua ederdi.

Her konuda Müslümanlara ve tüm insanlığa örnek teşkil eden Allah Resulü gerek eş gerek baba gerekse dede olarak aile hayatının nasıl olması gerektiğini yaşayarak göstermiştir. Ahlakı düzgün olan ve aile fertlerine yumuşak davranan kişileri, “müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı” olarak tanımlayan Allah Resulü, meselenin imani yönüne de dikkat çekmek istemiştir. Zira mümin, en yakını olan ailesine merhamet, şefkat ve anlayışla yaklaşır, onların hak ve hukuklarına riayet ederse imanının gerektirdiği güzel ahlakla bezenmiş olacaktır. Bunun neticesinde de toplumda sağlıklı ilişkiler gelişecek, huzurlu ailelerden temiz nesiller yetişecektir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.