CİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun – ilkadim DergisiCİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun – ilkadim DergisiCİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun – ilkadim DergisiCİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun – ilkadim DergisiCİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun – ilkadim Dergisi

CİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun

CİHAD DERSLERİ- Bu Yazıyı Hanımlar Okusun

Yüce Allah, Hz. Âdem’i çamurdan; Hz. Havvâ’yı da Hz. Âdem’in kaburga kemiğinden yarattı. İnsanlık, bu ikisinin çocukları, torunları ve nesli olarak çoğaldı. Biz, peygamberler tarihi boyunca erkeğin kadınla, kadının da erkekle beraber yürüdüğünü görüyoruz. Her Peygamberin arkasında bir kadın eli vardır. Bu kadın, o peygamberin ya annesi ya eşi veya kızıdır. Yüce Allah, bu kadınlar üzerinden kıyamete kadar gelecek olan siz Müslüman kadınlara mesajlar vermektedir. Size düşen bu mesajlara kulak vermektir.

Yüce Allah, erkeği erkek; kadını da kadın olarak yaratmıştır. Her ikisinin fiziki yapısı ve rûhî yapısı birbirinin aynısı olmadığı gibi; görev ve sorumlulukları da aynı değildir. Bunun böyle olması, Allah’ın lütfudur. Yoksa hayat kilitlenir, tıkanır ve çekilmez hale gelirdi. Erkek, dışarda ve ağır işlerde çalışacak; kadın da evdeki işleri yapacak. Kadın, eğer dışarıda çalışmak mecburiyetinde kalırsa yapısına ve gücüne uygun işler yapacak; onurunu, edep ve hayâsını zedeleyecek işler yapmayacak. Fıtrata göre erkek evin reisi ve baba, kadın da evin orta direği ve anadır. Her ikisinin birbirine olan sevgi ve saygısı ile kurulan âile yuvası da çocukların yetiştiği bir mektep ve medresedir. Anne, baba ve çocukların birlikte yaşadığı ev, hem bir okul hem de bir mâbeddir. Yani ev, cennet köşelerinden bir köşedir. Çocuklar, işte bu cennet köşelerinde yetişirler.

Son senelerde kadın, evinden dışarı çıkmaya zorlandı. Eğitim-öğretim ve iş hayatı kendisine câzip gösterildi. Kızlarımız, birbirleriyle yarıştırıldı. Kaliteli liselerde ve üniversitelerde okuyabilmek için birbirleriyle yarıştırılan ve evlerinden dışarı çıkan kızlarımızı bir daha eve girdiremedik. İslâmî ilimleri okuyanları da girdiremedik. Evler boşaldı. Okullar, medreseler, Kur’an kursları, üniversiteler doldu. Bunu da bir aşk ve ideal uğruna yaptık. Kızlarımız okuyacak ve mücâhide olacaklardı. Biz, onların mücâhide olmalarını ve İslâm dâvâsında bize yardımcı olmalarını beklerken onlar, dünyevileşti ve kalabalıklar içinde kayboldular. Kaybolmayanlara bir diyeceğimiz yoktur. Onları takdir ediyor ve kendilerine çok duâ ediyoruz.

Bu arada olan çocuklara oldu. Kendileri, annelerinin ve babalarının ilgi-alakası ile büyüyen ve okuyan kızlarımız, görev alıp evlendikten sonra çocuk sahibi oldular ve bu çocukları büyütemediler. Bu çocuklar, ya kreşlerde ya babaanne ve anneannelerinin yanında gözyaşları ile büyümeye çalıştılar. Bizim mahalleden hiç kimse de bu çocukların derdini ve gözyaşını dile getirmedi. Sabah erkenden tatlı uykularından ve sıcak yataklarından zorla kaldırılan bu çocukların gözyaşının bir gün bizi boğabileceğini hiçbirimiz hesaba katmadık.

Evet, kızlarımız okusun ve bilgi sahibi olsunlar. Aklı başında hiç kimse eğitim-öğretime karşı çıkmaz. Ama bu nasıl eğitim-öğretim ki, toplumu iyi bir noktaya doğru götürmüyor. Üstelik ağlayan çocuklar ordusu meydana getiriyor. Biz, bu duruma razı olmazken şimdi de kadınlarımız siyasetin içine çekiliyor. Hem de birbirleriyle yarıştırılarak bu meydana alınıyorlar. Hâlbuki ilâhî irâde, Hz. Ayşe annemize imkân vermeyerek kadınların siyâsete girmelerinin önünü kesmişti. Tarihî olayları iyi okuyup iyi değerlendirsek çok iyi olur diye düşünüyorum. İşte burada bizim, siz hanımlara söyleyeceklerimiz var. İyi dinleyin lütfen!

Bir mümin için en değerli şey onun kalbindeki imandır. İmansızlığın kol gezdiği bu zamanda size Hz. Âsiye gibi sağlam bir imana sahip olmanızı tavsiye ederim. İmanı muhâfaza etme konusunda o size en güzel örnektir. Aklın putlaştırıldığı ve herkesin aklına güvendiği bu zamanda size Hz. Zeyneb bint Çahş’ı örnek almanızı tavsiye ederim. Aklına değil de vahye tâbi olan bu annemizden öğrenecek çok şeylerinizin var olduğunu hatırlatırım. Cehâletin ve bilgisizliğin hâkim olduğu bu zamanda size Kureyşli kadın gibi olmanızı tavsiye ederim. Mehir konusunda Hz. Ömer’e itiraz eden ve Kur’ân’dan âyetler okuyarak kadınların hakkını savunan bu kadın size örnek olmalıdır. Kadınların hakkının ne olduğunu ve bu hakkın nasıl savunulacağını ondan öğreneceksiniz. Hayâsızlığın, edepsizliğin ve ahlâksızlığın yaygınlaştığı bu çağda siz, Hz. Meryem gibi hayâ ve iffet timsâli olmalısınız.

Egoizmin, hodbinliğin ve bencilliğin tavan yaptığı bu asırda siz, varını-yoğunu İslâm uğruna harcayan sahâbiye hanımlar gibi olmalısınız. Özellikle de bu konuda başı çeken Hz. Ayşe annemiz gibi olmalısınız. Çocuğu yoktu ama o, Medine’deki bütün yetim kızların annesiydi. Onları büyütür, yetiştirir, evlendirir ve yuvalarını kurardı. Kendi çocuğu yoktu ama ablası Esmâ’nın bütün çocuklarını o büyüttü. Ablası Esmâ’nın ilk çocuğu Abdullah ile o kadar çok ilgilendi ki, Hz. Peygamber efendimiz kendisine ‘Abdullah’ın annesi’ mânâsına gelen ‘Ümmü Abdullah’ künyesini verdi.

Lüks ve isrâfın had safhaya vardığı bu zamanda siz, Hz. Peygamber efendimizin hanımları gibi olun. Ezvâc-ı tâhirât (tertemiz eşler) dediğimiz annelerimiz, lüks ve isrâfa dalmadan temiz ve sâde bir hayat yaşadılar. Siz de onlar gibi yaşarsanız çok hayır yapar ve çok yetime yardım edersiniz. İsrâf bataklığına dalarsanız oradan bir daha çıkamazsınız. Lüks ve isrâf içinde olanlara özenmeyin. Bilin ki, sizi cehenneme sürükleyecek en büyük hastalık özenti hastalığıdır. Özenti, bir insanın bir türlü kendisi olamaması ve zoraki başkasına benzemeye çalışmasıdır. Bugün gençlerimizi ve kadınlarımızı bu hastalık yiyip bitiriyor. Aman dikkat edin ve bu hastalığa yakalanmayın.

Eskiden Nemrudlar ve Firavunlar, inananları eziyordu; şimdi de onların temsilcilerinin ortaya attığı moda denilen ve görülmeyen bir güç eziyor kadınlarımızı. Ezilmemeniz için Harran’daki Nemrud’un ve Mısır’daki Firavun’un karşısında dik duran ve eğilmeyen Sâre’nin imanı gibi bir imana sahip olmanızı tavsiye ederim. Çağımızdaki olumsuzluklar karşısında yıkılmamanız için Hz. Mûsâ’nın annesindeki tevekkülle donanmanızı tavsiye ederim. Âile bağlarının çözüldüğü, eşlerin birbirine düşman olduğu bu fitne asrında size, eşlerine yardımcı olan Hz. Havva, Hz. Sâre, Hz. Hacer, Hz. Hatice ve Hz. Fâtıma’yı örnek almanızı tavsiye ederim.

Size söyleyeceklerimiz daha bitmedi; gelecek yazımızı bekleyin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.