SOSYOLOJİK SİYER-Enkazın Altından Çıkmak Gerekir

Bu yazıyı okuduktan sonra “bu ne ya, böyle yazı mı olur” diyebilirsiniz. Belki bir makale değeri taşımayacak paragraflar okuyacaksınız. Öyle, kelimeleri organize olmuş cümlelerden de oluşmayabilir satırlar. Çok fazla dipnot da olmayacak. Satır aralarından çıkarılacak okumlar da bulamayabilirsiniz. Bu yazıda sadece ve sadece içimdeki/içimizdeki enkazı yazmaya çalışacağım.
Allah Teâlâ, kitabında, “Hayatı ve ölümü, kimin amelinin daha güzel olduğunu imtihanla ortaya çıkarmak için yarattığını” (Mülk: 67/2), “Kullarını korku, açlık, malda, canda ve ürünlerde eksiltmeler ile mutlaka imtihan edeceğini” (Bakara:2/155) bildiriyor.
Bir Müslümanın başına gelen her sıkıntı, onun hakkında mutlaka hayırdır: Ya geçmiş günahlarını siler ya gelecek bela ve musibetlere engel olur ya ilahi bir ikaz ve uyarıdır ya da manevi makamının daha da artması için bir denemedir.
Kırk altı yıldır dünya üzerinde gezinmekteyim. Bir çırpıda sayabileceğim onlarca afet gördüm. Bu afetlerin en geniş çaplılarından bir tanesini -belki de birincisini- bana en soğuk ay gibi gelen şubatın altısında yaşadık.
Yedi bin beş yüzden fazla bina yıkıldı, belki üç dört katı da oturulamaz hale geldi. Ben bu yazıyı yazarken kırk iki binden fazla vatandaşımız canından oldu. On binlerce kardeşimiz yaralandı. Enkaz altında kalanların sayısını Allah’tan başka bilenin olduğu kanaatinde değilim -en azından şimdilik-.
Depremi Kimler Hissetti?
On şehir, onlarca ilçe ve kasabadan bahsetmiyorum. Hangi şehirler, hangi ölçekte yaşadı onu da kastetmiyorum. Birey olarak bizlere soruyorum. Her fırsatta her şeye yorum yapan, konuşan uzmanlara soruyorum, depremi hissettik mi?
Tek tek sorayım.
Ülkemizin en tepesinden, ailesini yönetene kadar tüm yönetim katmanlarında olanlar hissettiniz mi depremi?
İşini iyi yapmayan herkese avazım çıktığı kadar bağırarak soruyorum; vebaliniz var mı? (İşini iyi yapanlara selam olsun, ellerinizden öperim)
Yaşlısı, genci, erkeği, kadını, sağcısı, solcusu, orta yolcusu, zengini, fakiri, vasıflısı, vasıfsızı tüm insanlara soruyorum; yüreğinizdeki enkazın altından çıkabildiniz mi?
Kim Depremzede?
Eceli gelince, ruhunu, yaratan, yaşatan ve öldüren Allah’a (cc) teslim eden insanlar mı depremzede?
Yoksa maddi olarak birikimini yitirdiği halde, hatta ailesinden birçok canı kaybettiği halde, tesbih ve tekbire devam eden muvahhid Müslüman mı depremzede?
Bir hafta kadar yanlarında olduğumuz ve her hallerinden etkilendiğimiz, evsiz, barksız, parasız-pulsuz, çorba kuyruklarında bekleyen ama isyan etmeyenler mi depremzede?
Depremzede kim, ben onları gördüm.
Her fırsatta İslam’a kin kusan ahlaksız adam halen enkaz altındadır.
Allahu Ekber gibi İslam’ın şiarı ve şuuru olan bir cümleden rahatsız olan göçük altındadır.
Nerede tarikatlar, cemaatler, hafızlar, hocalar diyen depremin altında debelenmektedir.
Devlet yok, asker yok, polis yok diye nara atan beyin yoksunu enkaz altındadır.
Fazla uzatmadan bitireyim…
Enkaz altından çıkıp iyiliğe el uzatanlara selam olsun.