SÖZ MEYDANI-Ukrayna Savaşı: Bu Filmi Görmemiştik

SÖZ MEYDANI-Ukrayna Savaşı: Bu Filmi Görmemiştik

Yaşanan olaylar ve tarih. Her dönem ve mekanda, uygarlıkta tekrar etme özelliğine sahiptir. İnsanoğlunun önce millet sonra devlet olmasından bu tarafa yaşanan olaylar birbirine benzer olmuştur. Uygarlıkları oluşturan millet-devletler kendini koruma, sahip olduğu değerleri, anlayışları hakim kılma veya sömürü amaçlı savaşlardan hiç çekinmemiştir.

Ara sıra seyrettiğim tarihi bir belgeselde, filmde veya okuduğum tarih kitaplarında savaşların niçin yapıldığı konusunda kendi kendime tatmin edici cevaplar veremiyorum. Romalıların, Yunanlıların savaşlarında onca insan, silahşor, Moğollarda onca savaşçı, Avrupa içi savaşlarda onca asker, şövalye niçin savaştı, niçin öldü, acaba biliyorlar mıydı? Bilselerdi savaşırlar mıydı? Ama sonuçta savaştılar ve öldüler. İslam tarihinde Müslümanların Haçlılara karşı savaşı, Haçlıların Müslümanlara karşı Doğu’da, Anadolu’da yaptıkları savaşlar bir din savaşıydı. Çinliler Asya’ya, İskender dünyaya, Hitler Avrupa’ya, Ruslar Doğu Avrupa ve Batı Asya’ya hakim olmak için savaştı. Peki onlar savaşçılarına askerlerine ne vaat ettiler ki öldüler?

İslam, “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz” ayetinin gereği olarak savaşın en temel gayesinin “Allah yolu” olduğunu, savaşın “İslam yeryüzüne hakim oluncaya ve yeryüzünden fitne kalkıncaya kadar” da süreceğini anlatıyor. İslam’ın savaş sebebi ve savaşta ölenlerin, savaşanların akıbeti hakkında hükmü net. Ama İslam tarihinde ya da Müslümanlarını tarihinde bu amacın dışında da çok savaş olmuş. Allah Resulü’nün vefatıyla başlayan iç mücadele hiç bitmemiş. Yüzyılımızda da halen devam eden bu iç savaşlarda “Allah yolu” kullanılması çok acı. Ölenlere bir şey demek zor ama ölüme sebep olan iç savaşları açanların yani yöneticilerin (lider, devlet başkanı, şeyh, hoca, ayetullah…) niyetlerini sorgulamak ve iyi değerlendirmek gerekir. İnsan, hele Müslüman hayatı, kanı bu kadar ucuz olmamalı. Allah’ın vadinin istismarına izin verilmemelidir. Buna sebep olanlar dine sığınmadan yargılanmalı.

Son zamanlarda ilginç sonuçlara gebe olacak şekilde bütün dünyayı meşgul eden, Rusya’nın daha önce peyki olan Ukrayna’ya geniş çaplı işgal amaçlı savaşı, değerlendirilmesi gereken bir durum.

Önce Avrupa (AB) – Rusya çekişmesi dikkate alınmalıdır. Gorbaçov’la parçalanan ve birçok bağımsız veya özerk ülkeler doğuran SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği)’nin Rusya devlet başkanlığına gelen Putin’le beraber eski özlemi başladı. SSCB’yi ya da Çarlık Rusya’sını tekrar diriltme amacıyla planlar yapan Putin bu planlarını eyleme dönüştürmeye başladı. Çeçenistan, Abazya, Osetya bunun başlangıcıydı. Kırım’ın ilhakı da en somut göstergelerden biriydi. Kendisine bağlı, sözde bağımsız Türk Devletleri ile Ermenistan, Gürcistan bu amaca giden yoldaki eylemlerin sonucu olarak Rusya’dan bağımsız olamadılar. Kazakistan’a bakalım, ne oldu? Kazakistan karışınca Tokayev’in işi Rusya’nın kurduğu “Kolektif Güvenlik Örgütü” (KGÖ)’nü yardıma çağırmak oldu. KGÖ geldi ve ayaklanma bastırıldı. Sonuç, Rusya’nın hakimiyeti. NATO karşıtı kurulan bu örgüt ilk önemli eylemini de gerçekleştirdi. Kazakistan’la beraber ABD öncülüğündeki Batı ile Rusya arasındaki Ukrayna çekişmesi geri plana itilmişti. 2000’li yılların başından beri devam eden bu çekişme de Ukrayna’nın batı ya da Rusya yanlısı olduğu noktasında kararsızlığı hep körüklendi. Önceki başkanın Rus yanlısı, şimdikinin Batı yanlısı olması da bunu gösterir.

Ukrayna devlet başkanı V. Zelensky’ye seçilirken verilen Batı desteği, Zelensky’nin AB başvurusu, NATO arzusu, Belarus’taki göçmen krizi Rusya’nın emellerine engel faaliyetlerdi. Kazakistan’ı halleden Rusya da emeli için harekete geçti. İki bölgenin bağımsızlığını tanıyarak Ukrayna’ya girdi. Şimdi Ukrayna topraklarında çatışan ABD önderliğindeki Batı ve Rusya karşı karşıya… Ölenler de Ukrayna ve Rusya’nın gariban uydu ülke askerleri.

Rusya; Libya’da, Suriye’de, Kazakistan’da paralı askerleri dahil tam müdahil güçleriyle Kırım’ı ilhak ederken, Çeçenistan’da soykırım yaparken sesi çıkmayan ABD-Batı’nın, şimdi bütün gücüyle Ukrayna’ya destek olması kabul edilemez bir çelişki ve Batı değerlerinin nerede, ne zaman devrede olduğunun net göstergesi. Rusya da ABD-Batı da arka bahçe veya kukla ülkeler istiyor. Sömürünün bir şekli de bu. Savaşla beraber daha yakın tanıdığımız Ukrayna hem tarım hem maden hem de sanayi yönünden epey gelişmiş bir ülke. Paylaşılamama sebebi de bu.

Dikkat çeken en önemli husus ABD-Batı, Rusya’ya karşı nasıl birleşti? Ukrayna’ya silah ve para yardımında yarışıyorlar. Avrupa ve ABD mültecilere kucak açmada da yarışıyor. Mültecilere sürekli oturum, iş verme sözü veriyorlar. Alacakları üç beş Suriyeli mülteciyi kariyerine bakarak alanların ikiyüzlülüğü nasıl sırıtıyor değil mi? Bu ülkelerin görsel, yazılı ve sosyal medyasında Ukrayna’dan yürek burkan, iç sızlatan kareler, görüntüler ve sözler sürekli yayınlanıyor. Algı üstüne algılar oluşturuluyor. Türkiye devleti ne kadar tarafsız olsa da medyamız bu sahneleri çok trajik olarak yayınlayıp bizleri de etkiliyor ve Ukrayna yanlısı yapıyor.

Biz ülke olarak kendi içimizdeki beyinsizlerle uğraşırken İslam dünyası da iç savaşlarına devam ediyor. ABD-Batı’nın terör yoluyla ateşlediği iç savaşlar yetmiyormuş gibi iki veya daha fazla İslam ülkesini birbirine vurduruyor. Sudan, Nijerya, Libya, Afganistan, Irak, Pakistan, Keşmir, Suriye, Yemen… Neler oluyor buralarda? Ölen kim, öldüren kim, azmettiren kim, silahları veren kim? Allah aşkına düşünelim. ABD-Batı değil mi? O Batı şimdi ne yapıyor Rusya’ya karşı?

ABD-Batı yaptırımları da bir hususu netleştirdi. Ekonomik yönden de tek bir süper gücün olduğunu. Tüm dünyanın yatırımı bunların bankalarında. Bizim sandığımız kartlar, bankalar, emtialar, fabrikalar, ulaşım araçları… Hepsi de ABD’nin bir hareketiyle sıfır oluyor. Baştaki 1 (bir) rakamını silince yanındaki hiçbir sıfırın değeri olmadığı gibi dünyanın sıfır, ABD’nin 1 olduğunu öğrendik. Tam bağımsız ülke olmak öyle kolay değil. Emperyalizm kendisinin de İslam dünyasının da ne olduğunu bu savaş sebebiyle bize öğretti.

Yaşamak için tarım ve hayvancılık ürünlerinin şart olduğunu, bunun için bu yönden kendimize yeter bir ülke olmamız gereğini de biliyor, söylüyorduk ama şimdi Rusya ile çok daha iyi anladık.

Biz Türkiye ve İslam dünyası olarak Ukrayna’ya değil, kendi halimize ağlamalıyız. Ağlamak yeterli değil; ders almalı, düşünmeli ve çareler bulmalıyız.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.