LA HAVLE- Bana Bir Söz Söyle

Çağ içi olsun, çağdışı olsun, çarpık çağların çirkin putperestleri, ne çıplak putlarının üstünü örterler ne de putlarında bir hüner olmadığını idrâk edebilirler.
Çiğlik, çirkeflik, çığırtkanlık, çağdaş putçuların ortak özellikleridir.
O’nun da evinde üzerini örtüyle örttüğü bir putu vardır. Bir gün o evde yokken, kendisini İslâm’a dâvet eden İbn Revâha eve gelir, putunu parçalar ve gider.
O eve gelince putunun parçalanmış halini görür. Önce çok kızar. Sonra sakinleşir ve şöyle der:
“Eğer putta bir hüner olsaydı, kendini koruyabilecekti.”
Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize giderek Müslüman olur.
Asıl adı Uveymir. Ailesi içinde en son Müslüman olan da odur. Kendisi Ensar-ı Kiram’dan ve Ashab-ı Güzin’in fakihlerinden.
Allah’ın Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem onun için buyurur ki:
“Üveymir bu ümmetin hâkimidir” ve “Her ümmetin bir hâkimi vardır, ümmetimin hâkimi de Ebu’d Derdâ Uveymir’dir.”
İşte böyle bir senâ-yı Nebevîye mazhar olan Ebu’d Derdâ radıyallahu anh Hazretleri, sözün ve sükûtun kıymetini bilen, söz söylemeye ehil birisini gördüğünde:
“Sana zararı dokunmayacak, bana fayda verecek bir söz söyle de dinleyeyim!” dermiş.
Söyleyene zararı dokunmayacak, dinleyene fayda verecek söz, şüphesiz ki Allah’ın ve Peygamberlerin sözüdür.
Yani Ebu’d Derdâ radıyallahu anh Hazretleri; “içinde yalan olmayan, iftira olmayan, riyâ olmayan, haset olmayan, kibir olmayan, şirk olmayan, küfür olmayan, nemîme olmayan, gıybet olmayan, malâyani olmayan bir söz söyle de dinleyim. Eğer böyle bir söz söylersen hem sana zararı dokunmaz hem de bana fayda verir” diyor.
Ey Ebu’d Derdâ! Allah sana rahmet eylesin.
Şu üç günlük imtihan dünyasında ne konuşmayı ne dinlemeyi ne de sükût etmeyi bir türlü beceremeyen bizlere ne güzel bir ders veriyorsun!