SOSYOLOJİK SİYER-Niyet Ettim Çalışmaya

Çalışmanın kıymetini tembellerle çok oturduğumuzda daha iyi anlarız. Ariflerle oturanlar hiç konuşmasalar, sohbete katılmasalar, sadece dinleseler dahi çok fazla ürün elde ederler. Karıncaları hikmet gözlüğüyle seyredenler, hayran kalmaktan öteye geçerek kendi yaşantılarını üretim noktasında zenginleştirmeye gayret ederler.
Başkalarını övmenin ya da onların başarılarıyla övünmenin faydasızlığından daha zararlı olanı, meyve veren ağaçları taşlamaktır. Hareket etmeyenlerin üretenlere / çalışanlara hakaret etmeleri eksiye doğru gidişin yani dibin de dibini görmeleri anlamına gelir.
Çalışmak İçin Ne Yapmalı?
- Sanık sandalyesine oturalım.
Kendimizi her yönüyle değerlendirmeye ve gerekiyorsa acımasızca öz eleştiriye tabi tutmaya, eksiklerimizi, yanlışlarımızı net olarak ortaya koymaya mecburuz. Bize verilen sermayenin hızla erimeye devam ettiğinin farkına vararak bu gidişe bir dur dememiz gerektiğini anlamalıyız.
- Kendimizi ve kabiliyetlerimizi yakından tanıyalım.
Elimden ne gelirse yaparım demeden önce elimizden hangi işler gelir sorusunu yanıtlamamız gerekir. Kendimizi tanıma çabası bize yeteneklerimizi de gösterecektir. Herkesin yaptığı işi yapmaktansa bizim hangi alanda daha yetenekli olduğumuzu tespit etmemiz gerekir.
Ne olursa okurum, ne verirseniz yerim, ne bulursam giyerim demeyen insan, ne iş olursa yaparım da dememelidir. Kabiliyetini geliştirme, önce kendisine sonra da insanlığa faydalı olma çabası içerisinde olmalıdır. Kabiliyetlerimizi ortaya çıkaracak profesyonel destek alabileceğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Yeterince işinin uzmanına ulaşabiliriz. Kendimize yapacağımız iyiliklerden bir tanesi de -belki en önemlisi- bu yardımı geciktirmemektir.
- Çalışmanın önemi kavrayalım.
Her canlının, varlığının devamını sürdürebilmesi için kendi çapında çalışmaya ihtiyacı vardır. İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için cemiyet içerisinde yaşamaya mecburdur, ihtiyaçları sınırsız derecede çok olduğundan hayat yükünü tek başına taşıması imkansızdır, insanın bu dünyada soylu ve onurlu bir hayat yaşaması, ahiret hayatını kazanabilmesi için çalışmaya bağlıdır. Çalışma eylemi, insanın ömrü boyunca sağlık ve sıhhati müsait olduğu sürece devam etmelidir.
Çalışmanın insan üzerinde maddî ve manevî olmak üzere iki yönlü faydası vardır. Çalışmak, insanın ruhunu rahatlatır, insana neşe, sevinç ve moral verir, çalışan kişi geleceğe karamsar bir şekilde değil de güvenle, ümitle bakar. Çalışmak, izzet ve şeref, tembellik ise insan fıtratına aykırı olduğundan zillet ve felâkettir. Tembellik insana sıkıntı, bıkkınlık ve ümitsizlik verir, insanın ruhunu karartır. Aynı zamanda çalışmayan, boş gezen insan, kendini kötü inanç, düşünce ve hareketlere kaptıracak, kötü alışkanlıklara çok kolay düşecektir. Çalışmayan insan dünyadan da zevk alamaz ve böyle bir insanın ruh ve beden sağlığı da bozulur.
- Tecrübelerden faydalanmamız gerekir.
Hayatta her şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrenme çabası zaman kaybından başka bir şey kazandırmaz. Kazandırsa dahi kaybettirdikleri daha fazladır.
Meziyetimizin olduğu alanı anladıktan sonra sahamızın iyilerini / üstatlarını bulmalı ve onların iş ahlakı, iş usulleri ve çalışma tempolarını görmeliyiz.
Takip ettiğimiz ustalar bize sadece meslek değil hayatı ve tecrübelerini de öğretecektir. Bu yolda sabır ve sebat göstermekte önemli olacaktır.
- Başarı hemen gelmez, unutmayalım.
Herhangi bir alanda usta / mahir olanlar 3-5 yılda otorite olamazlar ve olamayacaklarını da bilirler. Sabır ve kararlılık, çalışma hayatında kan kardeşten daha yakındır. Başarıyı olmazsa olmaz kabul etmek ve aceleci olmak bizi amacımızdan soğutup uzaklaştırabilir.
Alemlere rahmet, canımız efendimizin (sav) yaptığı gibi hem dünya hem de ahiret için çalışmalıyız.
Önümüzdeki sayı için Efendimizin (sav) çalışma hayatını ve prensiplerini yetiştirmeye gayret edeceğiz.
Selam ve dua ile…