MUHASEBE-Kâmil İnsana Kâmil Din – 1

MUHASEBE-Kâmil İnsana Kâmil Din – 1

İnsan, Allah Teâlâ’nın yarattığı varlıkların en kıymetlisi ve en değerlisidir. Zira yerler ve gökler, yerdekiler ve göktekiler, insanlar için var edildiler.

İnsan; konumu üstün, görevi yüce ve sorumluluğu ulvî bir varlıktır.

İnsanın; konumunun üstünlüğünü, görevinin yüceliğini ve sorumluluğunun ulvîliğini anlayıp görevini yerine getirebilmesi için Allah Teâlâ, peygamberler gönderdi, ellerine de ilahî programlar olan kitapları verdi. İnsanlara da bu programları peygamberleri izleyerek uygulamalarını emretti.

Peygamberlerin Ortak Mesajı

Bütün peygamberlerin ortak mesajı; Allah’ı rab ve ilah kabul etmek, sadece Allah’a kulluk etmek ve hiç kimseye, hiçbir şeye kulluk etmemek, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi Allah’a ortak koşmamaktır.

İşte bundan dolayıdır ki en son Peygamber’e en son inen kitap olan Kur’ân-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şu çağrıda bulundu:

“(Rasûlüm) De ki: Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir kelimeye geliniz: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim! O’na hiçbir şeyi ortak kılmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şâhid olun ki biz Müslümanlarız/bu hükme teslim olanlarız! deyiniz.” (Âl-i İmrân sûresi 3/64)

İslam’da hüküm koyma, helal ve haram etme hakkı, sadece Allah’a ve Allah’ın öğretip eğittiği Hz. Peygamber Efendimize aittir.

İşte böylece Allah’a kulluk edilmiş olur. Çünkü Allah’a itaat, Hz. Peygamber’e uymakla gerçekleşir. İnsan, Allah’ı bırakır da kendi gibi insanların helalini haramını kabul edip hayatı ona göre düzenlerse, böylece Allah’ı değil insanları ilahlaştırmış olur.

İslam’da Kitap ve Sünnet’ten hüküm çıkarılması, bu hükmü çıkaranı ilahlaştırmak değildir. Çünkü müctehid hüküm çıkarıcıdır, hüküm koyucu değildir; hüküm koyucu iki delil, Kitap ve Sünnettir.

Dünyanın her yerinde yaşayan Müslümanların birtakım sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların başında insanlarla iyi geçinmek, ünsiyet kurmak gelmektedir. Ancak İslâmî kimliğimizi göstererek, dünyaya ve dünya insanlarına esir olmadan yanlış kimselerin yanlış anlayış ve davranışlarından etkilenmeyerek…

Eğer İslâmî gerçekleri, İslâmî ölçüleri bilirsek hiçbir anlayışın etkisinde kalmayız. Çünkü İslam Allah’ın eseridir, Allah’ın kelamı Kur’ân-ı Kerîm’in ve Allah Teâlâ’nın yetiştirdiği Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ortaya koyduğu gerçekler, üstün ahlak esasları, üstün kanunlar ve değerli prensiplerdir. Zira Allah celle celâlüh, insanlardan ne kadar üstünse Allah Teâlâ’nın sözleri olan Kur’ân-ı Kerîm de insanların eserlerinden o derece üstündür.

Şu hadîs-i şerifte belirtildiği gibi: “Allah’ın sözünün diğer sözlere olan üstünlüğü Allah’ın, yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.” (Dârimî, “Fedâilü’l-Kur’ân”, 6; Tirmizî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 25, (2927). Hadîs, hasen hadîstir.)

Hadîs-i şerîfin vermek istediği mesaj şudur: Allah Teâlâ yaratılmışlardan ne kadar üstün ise Allah’ın ilmi de bütün yaratıkların ilminden öyle üstündür. Zira yaratanla, yaratıcı olmayan bir olmaz. İşte bunu da yine Yüce Allah şöyle belirtmiştir: “Yaratan, yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz?” (Nahl sûresi 16/17)

Eğer yaşantımızda İslam ahlakı, işlerimizde Allah korkusu, ellerimizde ve işlerimizde İslam medeniyetinin eseri olan Batı medeniyetinin ilim ve teknolojisi bulunursa, bu teknolojiyi çok iyi kullanır da yeni eserler ve başarılar ortaya koyarsak onların bize yöneldiklerini, bizimle huzur bulduklarını ve dinimize girdiklerini görürüz. Çünkü insanlar kendilerinden üstün olanlara yönelirler.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.