LA HAVLE-Kapanmayan Hırs Dükkanlarımız

Siz, adına ister hırs deyin, ister tamah, ister ihtiras!
Bir türlü kapanmaz bizim hırs dükkânlarımız! Günün yirmi dört saatinde hep açıktır. Gerçi bizim hırs dükkânımızdan bizden başka alışveriş yapan olmasa da varsın olsun. Kapatırsak el âlem ne der sonra!
“Hırs; hasâret sebebi”ymiş! İnanmıyorum! Aklıma yatmadı pek!
“Hırs; insanı hırsız yapar”mış! Hadi canım sen de.
“Hırs; yorgunluğun anahtarı, belânın bineği”ymiş! Kim demiş onu? Her duyduğuna inanmaaa…
“Hırslı insan yabânî bir ata binen adama benzer”miş! Daha iyi ya işte. Onu terbiye eder, bir de at sahibi olur.
Evet, görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır olan insana; hiçbir gerçeği göstermek, hiçbir hakikati duyurmak mümkün değildir.
Allah’ın Rasûlü sallâllahû aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki:
-“Âdemoğlunun eğer altın dolu bir vâdisi olsa; bir ikincisini de ister. Onun ağzını ancak toprak doldurur.” (Buhârî, Müslim)
“İnsanoğlu kocar da onda iki huy hep genç kalır: Hırs ve tûl-i emel.” (Buhârî)
Demek ki; altın dolu bir vâdisi olan âdemoğlu, ikincisini de isterse, iki vâdisi olsa üçüncüsünü, üç vâdisi olsa dördüncüsünü isteyecektir.
Kendisi ihtiyarlayacak ama; hırsı ve tûl-i emeli, yani uzun yaşama arzusu hep genç kalacaktır.
İnsan için ne zor bir imtihandır bu.
Allah’ın takdirine râzı olmayan insan, “köşeyi dönmek” düşüncesiyle her köşe başında bir hırs dükkânı, bir tamah AVM’si açmaya devam ediyor.
Ne Adalet timsali Hz. Ömer (r.a)in:
-“Kalbini tamahtan, içini kinden, nefsini fenâlıktan saklayan kurtulur. Tamahkârlık fakirliktir, kanaat ise servettir” öğüdünü…
Ne ilim şehrinin kapısı Hz. Ali’nin (r.a.):
-“Tamah, ebedî köleliktir” ikâzını…
Ne de aşk eri Hz. Mevlâna’nın:
-“Tamah yüzünden hak, sana bâtıl görünür. Tamah yüzünden sende yüzlerce körlükler artar, durur” feryâdını duyuyor…
Bazen ciltler dolusu kitapların anlatamadığı bir hakikati; iki mısralık bir şiir, hikmetli bir söz, ibret dolu bir fıkra daha güzel anlatır.
İşte üzerinde uzun uzun düşünmemiz ve nefsimiz adına çıkarmamız gereken dersi özet olarak anlatan bir ibret tablosu:
Adam sekerâtül mevt halindedir. Hanımı, büyük oğlu, küçük oğlu ve kızı başucunda beklemektedir. Herkes mahzun ve heyecanlıdır. En önemli varlıkları öldü, ölecek bir haldedir. Her birisi ayrı duygular içersinde, yatmakta olan hasta babaya bakmaktadır.
Bir ara adam inleyerek başını zar zor yastıktan kaldırır:
-“Oğlum Ahmet, burada mısın?”
Ahmet hayal dünyasından sıyrılır ve:
-“Evet baba, buradayım.”
Baba devam eder:
-“Naciii, sende burada mısın?”
Naci cevap verir:
-“Tabi baba, burada başucundayım.”
İnleme devam eder:
-“Ha hamım, sen de burada mısın?
Eşi yaşlı gözlerle, titrek bir sesle:
-“He hee… Ben de buradayım.”
-“Kızım Zeynep, sen de mi buradasın?”
-“Evet babacığım, buradayım.”
Duydukları karşısında deliye dönen baba, sinirle dört tarafa bir göz attıktan sonra:
-“Allah hepinizin belasını versin! Hepiniz yanımdasınız da dükkânda kim duruyor?” der.
Evet! Baş yastıkta iken bile kapatamadığımız hırs dükkânlarımızın, bizden başka müşterisi yoktur ne yazık ki!