BİLGİYE ATFEDİLEN ANLAM DEĞİŞİKLİKLERİ (II)

BİLGİYE ATFEDİLEN ANLAM DEĞİŞİKLİKLERİ (II)

Sosyal ve ekonomik sebeplerin, bilgiye atfedilen anlam değişikliğindeki yerini daha önceki yazılarımızda ele almaya gayret etmiştik. Bu yazımızda düşünce değişimindeki etkenlerin, bu anlam farklılaşmasını sağlamadaki rolünü ele almaya gayret edeceğiz.

Pozitivist felsefeye göre; bilimsel bilgiler tek ve mutlak doğrulardır. Tartışılamazlar. Bilimsel bilginin, içinde bulunduğu toplumların sosyal yapıları inanç ve değerleriyle ilişkisi yoktur. Bu nedenle pozitivist felsefeye göre; bireylerin eğitiminde referans noktalarının ele alınması doğru olmaz. Bireylerin yorum yapmaları, tek doğru ve tartışılması mümkün olmayan bilimsel bilginin doğasına uygun değildir. Bu felsefi anlayışta “Deney sonucunun, deneyi yapanın niyetine göre değiştiği.” kabul edilemeyeceği gibi bilgiyi algılayanın da referans noktalarına göre farklı yaklaşımlarına yer vermek doğru değildir. Bu görüşte temel olan esas, bilginin, bilim adamlarının birbirinin üzerine inşa ettiği, yani birikim şeklinde olduğu kabul edilir. Böyle bir anlayışa göre; bilimde varılan en son nokta olarak görüldüğü için bilimsel bilgi mutlaktır. Yine bu görüşe göre; bilimsel bilgilerin ve bunun oluşturduğu bilimin, birbirleriyle çakışması veya rekabet içerisinde olmaları kabul edilmediğinden bilimsel görüşlerin ve bunun sonucu olan bilimsel bilginin oluşumunda sosyal, psikolojik etmenlerin, inanç, din ve değerlerin kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu sosyal ve psikolojik etmenlerin atlanılması nedeniyle farklı bilgilerin varlığı kabul edilmediğinden bilimsel bilgiler arasında bir tercih yapma yani bireylerin referans noktalarına daha açıkçası; inanç, değer, hayat tarzı, genetik özellikler, kültür ve ön bilgilerine göre tercih yapmaları söz konusu olmaz. Bilimsel bilgi, formal bilgidir. Bilgilenme sürecinde öğrenci alıcı, öğretmen de verici durumundadır. Bilgilenme, bir bilgi sahibinin, sahip olduğu bilgiyi onu isteyenlere veya yüklenmek zorunda olanlara aktarma sürecidir. Daha önce değinmeye çalıştığımız bilginin doğasına yaklaşım konusunda belirtilen “Öğretmen ve Öğrenci etkileşimi” kabul edilmez.

Bilgiye bu şekilde pozitivist bir yaklaşım, daha önce bilgi içerisinde yer alan metafizik âleme ait yani ahiret hayatı, Allah’ın varlığı ve öldükten sonra dirilme gibi bilgilerin reddini de beraberinde getirmiştir. Fizik ötesi âleme ait bilgilerin fen bilimlerinde olduğu gibi deney yoluyla doğrulanması mümkün olmadığından, bilgi kapsamına alınması reddedilmektedir. Sosyal ve psikolojik olaylara ilişkin bilgilerin bütün toplumlar ve bireyler için temel kanunlarını tespit etmek de mümkün değildir. Nitekim bir Cuma günü öğle vakti şehrin en büyük camiine üçer beşer gelen insanlar ile bir süper markete üçer beşer giren insanların hareketleri aynı değildir. Her ikisi de bireyin hareketi olmasına rağmen amaç farklıdır, içerik ayrıdır. Sosyal ve psikolojik nedenleri atladığımızda insanın sosyal ve bireysel yanlarına açıklama getirmek mümkün olmaz. Bilimsel bilgiyi, sosyal ve psikolojik bilgiyi terazinin aynı kefesine oturtmak mümkün değildir. Bu nedenle pozitif bilimlere ait bilgi türü bir açıklamanın yapılabilmesi bilhassa, sosyal ve bireysel konularda uygun değildir. Sosyal olayların genel kanunlarını tespit etmek mümkün değildir.

Bu nedenle pozitivist felsefenin ürünü olan bilimsel bilginin ortaya koyduğu doğrular ve yargılar, evrendeki her şeyi açıklamaya muktedir olmadığı gibi mutlak doğru da değildir.

Bilimsel bilgi; hem tür, hem de en son ulaştığı nokta olarak mümkün olanlardan sadece bir tanesidir. Bilimsel bilgi mutlak gerçeğe ulaşmak için izlenen yollardan biridir. Ama elde ettiği sonuçları mutlak gerçek olarak görmek doğru olmaz. Önceden doğru olan bugün doğru olmayabilir. Bugünün doğruları da yarın doğru olmayabilir. Bilimsel bilginin değeri sadece kullanılan bilimsel yönteme değil, bilimin içinde yapıldığı toplumun ve tarihin şartlarına bağlıdır. Pozitivizm’in getirdiği akılcılığa tepki ve yukarda belirtmeye çalıştığımız boşlukları doldurma çabaları, post pozitivizm yani pozitivizm sonrası bilginin doğasına ilişkin değerlendirmeler açığa çıkarmıştır. Povitivizm moderniteyi (moderinlik, çağdaşlık) ifade ederken post pozitivizm; post modernizmi (insanın toplumunu, iç dünyasını) ifade eder. Bilgi konusunda ulaşılan bu yeni görüşe göre; mutlak bilginin yokluğu kabul edilmektedir. Tartışmalar mutlak bir bilgi anlayışı yerine bilginin doğası, kaynağı ve bireylerin referans noktaları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle, her şeyi açıklayacak büyük söylemler ve kuramlar yerine, çeşitli sosyal, etnik, bireysel ve dini etmenler bir arada ele alınmalıdır. Bireyin iç dünyasını, inanç ve değerlerini yani metafizik âleminin reddi yerine anlaşılmaya çalışılması gerekmektedir.

Pozitivizm sonrası bilginin doğasına ilişkin kabullenmeleri ve anlam değişiklikleri şu şekilde değerlendirmek gerekir. Bilgi: insanın dış dünyasından daha çok iç dünyası ile anlamlar yüklemeyle ilgilidir. Bilginin geleceği kestirmede tek etken olarak alınması yerine, yeni koşullara ve durumlara açılımlar getirmeye yönelik olmalıdır. Bilgi özneldir. (İnsanın içinde oluşandır.) Genel kanunlar tesbit etmeye yönelme yerine, anlamaya çalışma, ansiklopedik bilgiler yükleme yerine konuları az fakat derinlemesine anlama, yöntem olarak benimsenmelidir. Öğretmen ile öğrencinin karşılıklı etkileşimi bilgiye ulaştırmalıdır. Bilgiden yeni bilgiler üretebimenin yolu öğretilmelidir. Sadece sözel ve sayısal zekâ yerine sosyal, görsel, bedensel, içsel… zekâ türlerini de içermelidir.

Post pozitivizm veya post moderizm, pozitivizmin katı, sert ve metafizik âlemi inkârcı yanını törpüleyerek insanın hazlarını, elemlerini, zevklerini, sevinç ve tasalarıyla inançlarını ve değerlerini birlikte alarak insana, insanca yaklaşmayı sağlar.

Eğitim, insanı insanca eğitmenin yoludur.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.