Mehmet Ali Eminoğlu ile Söyleşi

Mehmet Ali Eminoğlu ile Söyleşi

İLKADIM: Kendinizi tanıtır mısınız?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Mehmet Ali EMİNOĞLU, 1979 Gaziantep Doğumluyum, ilk orta ve liseyi Gaziantep’te okudum. Sivil Toplum örgütleriyle tanışmam lise yıllarında oldu. Okul önünde bekleyen davetçi kardeşlerimizin çalışması neticesi hidayeti kavramış biriyim. Düz lise sayısal bölümü öğrencisiydim ama 1998 yılında İnönü Üniversitesi Darende İlahiyat Fakültesini kazandım. Sevdiğim ve ilgi duyduğum bir alan olduğu için okudum. 2002 yılında mezun oldum. Aynı yıl Gaziantep’te 1994 yılından beri faaliyet veren Bülbülzade Eğitim Sağlık ve Dayanışma Vakfı’nda çalışmaya başladım. Halen genel sekreterliğini yaptığım vakıfta çalışmaya devam ediyorum.

 

İLKADIM: Çalışmalarınız hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Vakıf çalışmalarımızda, sağlıklı, erdemli ve eğitimli bir toplum oluşturmanın gayreti içerisindeyiz. Okumanın da insani bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Her insan tertemiz bir fıtratla yaratılmıştır. Toplum; ekonomisiyle, kültürüyle, inancıyla ve eğitimiyle bir bütündür. Bu alanlardan birinde gösterilecek bir ihmal, gelecekte büyük felaketler doğuracaktır.

Biz, medeniyet tasavvurunun bugünden inşa edilebilecek büyük zihniyet değişimi ile olacağını düşünmekteyiz. Yardımlaşma, paylaşım ve özgürlük ana ekseninde; sevgi, bilgi ve inançla hareket eden gönüllüler birlikte mücadele ediyoruz.

Eğitimi yaşam boyu devam edecek bir gelişim süreci olarak ele almaktayız ve ahlakı bu eğitimin merkezine alan bir anlayışı benimsiyoruz. Ezberci, otoriter ve dogmatik eğitim anlayışının yerine, anlayıcı, sorgulayıcı ve özgürlükçü bir eğitimin yanındayız. Yediden yetmişe herkesin, öğrenme – öğretme çabası içinde olması gerektiğini düşünmekteyiz.

Bu amaçla, farklı zaman dilimlerinde düzenlemiş olduğumuz konferanslarla, halkımızın bilinçlenmesinde, dünyayı ve içinde bulunduğu durumu anlayacak seviyeye gelmesinde rol almaya çalışıyoruz. Bu seminerlerde, alanında uzman kişilerce, aile hayatı ve toplumsal sorunlardan, stratejik derinlikli uluslararası ilişkilere, eğitim ve medya dünyasından, din bilimlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede, bir beyin fırtınası yapılmaktadır. Bu beyin fırtınası, pratikten yoksun bir faaliyet olmayıp, sorunların üzerine, pratikten yola çıkarak gitmektedir.

Üzerinde önemle durduğumuz hususlar, öğrenmeyi öğretmek, araştırmacı-sorgulayıcı bir yapı oluşturmak, bilgi ile amel arasındaki boşluğu kaldırarak evrensel tevhit inancı merkezinde bir araya gelmek olmuştur.

Özgün düşünce sahibi bireylerin yetiştirilmesine katkıda bulunmak, en büyük amacımız olmuştur. Bu, Hz. Mevlana’nın pergel metaforunda anlamını bulan, muhkem bir merkezden hareketle çevreyi kuşatmak şeklinde açıklanabilecek duruş ve düşüncedir. Bu düşüncenin temelinde, Allah-İnsan-Âlem arasındaki diyalektik ilişki ve bunun sonucu olarak da Varlık-Bilgi-Ahlak alanında tutarlı ve dengeli bağ kurmuş, marifet ve hikmet temelli muhteşem bir dünya görüşü vardır. İnsanın, kendisine dayandığı ve kendisinden hareket edebileceği; bugününü aydınlatarak geleceğine yön verecek, geçmişinin gerçekçi ve dürüst bir muhasebesini yapabileceği, kimliğini ve kişiliğini keşfedeceği bir dünya görüşünün olması, onun varlık nedenidir.

Bir düşüncenin, düşünce düzeyinden sıyrılıp, gerçeklik kazanarak hayat bulması, toplumca benimsenmiş olması, fiilen yaşanmasıyla mümkün dür. Bu da ancak, aynı amaca gönül vermiş, inanmış dostların ortaklaşa çabaları ile mümkündür. Aynı binayı inşa eden ustaların birbirinden habersiz olmaları, birbirlerini dikkate almadan çalışmaları nasıl mümkün değilse, insanların da birbirlerine sırtlarını çevirerek yeryüzünde adalete ve tevhide dayalı bir bina kurmaları mümkün değildir. Sosyolojik olarak da durum böyledir. Eğer bir din veya düşünce yeryüzünde kalmaya devam etmek istiyorsa dört şeyini yaşatmalıdır; kitabını, önderini, taraftarlarını ve ibadetlerini. Kitap, önder, taraftar ve ibadetler; bir dünya görüşünün, teori ile pratiği arasında kurmaya çalıştığı dengenin, anlamını bulduğu yerdir.

İnsanların, farklılıklarına rağmen bir araya gelerek; sevgi, rahmet ve adalete dayalı bir dünya oluşturmalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.

Biz, bu düşünce ve anlayışla çalışmalarına devam etmekte ve tüm insanları, tevhit ve adaletin yeryüzünde hayatiyet kazanması için beraberce çalışmaya davet etmekteyiz.

Bu bağlamda ilimizde her yıl 50.000 kişiye giyim, gıda, nakit vb. yardımlar ulaştırıyoruz. Yardım yaptığımız ailelerin çocuklarını ilimizde bulunan 4 farklı merkezde akademik başarıyı destekleme eğitimi vermekteyiz. Yine yardım yaptığımız ailelerin ebeveynlerine aile eğitimi programları ile bilinçlendirmeye çalışıyoruz. İlimizde genele dönük dini, sosyal, kültürel, ekonomik, alanlarda seminer, panel ve sempozyumlar tertipliyoruz. Hakkın değerlerine bağlı ve halkın içine dönük çalışmalarımızla içinde yaşadığımız memleketin ruhu olmaya çalışıyoruz.

 

İLKADIM: İslam’ı insanımızın gündemine taşımak için hangi metotları uygulamalıyız? Metotlarınız, temel ölçü ve hassasiyetleriniz nelerdir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Bizler etrafımızdaki duvarları kaldırarak, içinde yaşadığımız toplumla her alanda iletişim içinde olmalıyız.

Hayatın içinde değer merkezli çizgilerimizle var olma gayretinde olmalıyız. Hakkın değerlerine bağlı bu değerlerle kenarda kalmak yerine, halkın içinde ve hayatın tam ortasında var olmalıyız.

Değer merkezli bir kurumsallaşma anlayışıyla, tevhit, özgürlük, adalet, ahlak ve aileyi merkeze alarak insan odaklı ve medeniyet eksenli bir çalışma yürütmeliyiz.

Katılımcı meşveret, kurumsal önderlik, şeffaf ve etkin çalışan kurumlarla içinde yaşadığımız toplumun dertlerine derman olmaya gayret etmeliyiz.

İnanç değerlerimizi temel ilkeler olarak merkeze alıp, yerel değerleri gözetmeli, insanlığın evrensel birikimini önemsemeliyiz. 

 

İLKADIM: Çalışmalarınızda öncelikler ve hedefleriniz nelerdir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Adalet, özgürlük, hikmet, ibadet, ahlak, istişare, aile, kardeşlik, ümmet, düşünce, kavram ve olgularını önemsemeliyiz; düşünce ve tasavvur dünyamızı bunlar üzerine inşa etmeliyiz. Teoriden ibaret bir birliktelik değil, pratiği olan ilkeli, doğru, aşkın bir çabanın birlikteliği olmalıdır.

Kendimizi ortak iyilik ve vicdanî dirilik ekseninde inşâ etmeye çabalamalıyız.

 

İLKADIM: Ülkemizin ve insanlarımızın genel anlamda problemleri nelerdir? Neler yapılabilir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Sorunlar, problemler üzerinden konuştuğumuzda konuşmamızı bitirmek mümkün değildir. Ancak yaşadığımız dönemde dikkat etmemiz gereken husus geçmişte geleceği aramaktır…

Merhum İbn-i Haldun “Suyun suya benzediği gibi gelecek de geçmişe benzer.” der

Batı, tartışmayı geçmişten kaçırarak bugünden başlatıyor ve övünüyor. Biz ise, geçmişle övünüyor, bugünden kaçıyoruz.

Sivil toplumun gücü ölçüsünce, toplumların sorunları çözülür. İçinde yaşadığımız bu coğrafyanın sorunlarını çözmek için, sorumluluğumuza sahip çıkmalıyız.

Biz Müslümanların bu çağa her alanda tekrar imanın emniyet ve güvenini taşıyacak tekliflerimiz olmalıdır. Kendimizi hariç tutmadan, sosyal ortaklıklar ve çözümler aramalıyız.

İnsanlığın yüreğini, tekrar kendi yüreğimizle beraber iyilikle yıkamalıyız.

Unutmayalım ki, kötüler gücünü iyilerin sessizliğinden alıyor. Sözümüzün ve eylemimizin, kimin sözünü ve eylemini çoğalttığını çok iyi düşünmemiz gerekiyor.

Bizim insanımız hayatın her alanında evrensel iyilik projeleri yapabilecek donanımdadır.

 

İLKADIM: Cemaatlerin birbirlerine bakışlarında ve tavırlarında olması gerekenler nelerdir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Farklılıklarımızı tehdit olarak değil bir fırsat olarak görmeliyiz. Toplumun her kesimi ile paylaşım ve diyalogla ortak değer üretmeyi amaçlamalıyız. Hiçbir cemaat diğerinin alternatifi değildir, olmamalıdır. Bir bütünü oluşturan yapbozlar gibi düşünmeliyiz. Yapbozlar birbirine benzerler ama birbirinin aynısı değildirler, her bir parça yerine konulduğunda anlamlı olur. Bu bilinçle hareket etmemiz gerekmektedir.

 

İLKADIM: Çalışmalarda modeller ve prensipler nasıl olmalıdır?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Farklılıklarımızı zenginlik olarak gördüğümüzde bunu sosyal kazanca dönüştürebiliriz. Bunun için öncelikle birbirimizi tanımlamaktan öte, tanımaya gayret göstermeliyiz. Tanımak için de muhatabımızı mutlaka kendi ağzından dinlemeli ve anlatılana göre değerlendirme yapmalıyız. Ziyaretleşmelerimiz sıklaştırmalı ve seferlere çıkmalıyız. Yurdumuzun değişik köşelerinde kardeşlerimizin neler yaptığını gidip yerinde incelemeliyiz. Kendi memleketimizde uygulamayı uygun bulduğumuz çalışmaları modelleyerek uygulamaya koymalıyız. Burada esas olan bir hayrın yaygınlaştırılması ise bunu kimden model aldığımız hiç sorun değildir.

 

İLKADIM: Ümmetin günümüzde sizce en önemli sıkıntısı nedir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Bu soruya verilecek cevap durduğunuz yere göre farklılıklar gösterir. Yaşadığımız malum süreçte Ortadoğu’da bir takım hareketlenmelere şahit olmaktayız. Tunus’ta başlayıp Mısır’la devam eden Libya’da ateşe dönüşen ve Ortadoğu’nun birçok ülkesini yakan bu süreç çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir süreçtir.

Ortadoğu insanının yıllardır maruz kaldığı zulüm ve eziyetlere hepimiz şahit olduk. Bu gün gelinen noktada gençler olup bitenlere babaları, dedeleri kadar hoşgörü ile yaklaşmamaktadır. Ve başlayan gençlik hareketi Ortadoğu’yu yakmaktadır. Şunu da hesap etmemiz lazım ki; bu ateşi gençler yaktı ama kim ne pişirecek bu ateşte?! Bugün ABD ve Avrupa ülkeleri yenidünya düzenindeki, yeni rollerini oluşturmak için, hiç çıkmadıkları Ortadoğu’ya yeniden hücum etmeye başladılar.

Bu olayların mefulü Ümmet’in sıkıntısı ise çok fazla zulüm görmüş olmasıdır. Gördüğü bu zulüm çoğunluğu sindirmiş ve yozlaştırmıştır. Asli unsuru ve kurucu iradesi olduğumuz bu topraklarda söz söylemeye korkar hale gelmişiz. Bu gün bu korku kültüründen sıyrılıp, inandığımız değerleri güçlü bir şekilde dile getirmemiz ve yaşamamız gerekmektedir.

 

İLKADIM: Ümmet bilincini oluşturmak için teklifleriniz nelerdir?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Kuşatıcı bir ümmet anlayışı için İnsan merkezli ve medeniyet eksenli bir yapılanma anlayışına göre hareket etmeliyiz.

Medeniyet, insanlık tarihi ve dolayısıyla peygamberler tarihi ile eş zamanlı bir yürüyüştür. Medeniyetin doğusu-batısı, İslâm’ı-gayrimüslimi olmaz.

Medeniyetin taşıyıcılığını, kendi bulunduğu dönemde değer üreten toplumlar, düşünceler, inançlar, yapmıştır. Bunlar, ona rengini vermiştir. Müslümanlar değer ürettikleri her dönemde medeniyetin belirleyicisi ve taşıyıcısı olmuşlardır.

Entelektüel diriliş, bütün dirilişlerin anasıdır.

Kalıcı olan, nesillerden nesillere aktarılan en büyük zenginlik, kültürel zenginliktir. Hayata katkısı olmayan fert ve toplulukların kendi inanç yansımalarına da hiçbir dönemde katkısı olmamıştır.

Medeniyet yürüyüşünde yeniden belirleyici olma arifesindeyiz. Değer merkezli yaklaşımlar bu çağa bizim elimizle taşınmalı. Bu değerler bizde ete kemiğe bürünmeli.

Güzel ve verimli uygulamaların tespitinde dünyaya açılmalıyız.

İnsanlığın ortak bilgi-birikimi ve tecrübesinden istifade etmeliyiz. Ortaya çıkan kendi birikimimizi ve tecrübemizi insanlığın hizmetine sunmalıyız.

 

İLKADIM: Son olarak eklemek istedikleriniz varsa alabilir miyiz?

MEHMET ALİ EMİNOĞLU: Neslin ıslahı ve arzın imarı sorumluluğumuzu yerine getirmek için; bir işten boşalınca hemen kendimize yeni bir iş bulmalıyız. Az uyuyup çok çalışmalı, çok düşünüp az konuşmalıyız. Sesimizi değil sözümüzü yükseltmek için çok okuyup bildiklerimizle amel etmeliyiz ki Rabbimiz bize bilmediklerimizi de öğretsin…

Derginizde izlediğiniz röportajlar serisinde yelpazenizi geniş tutup bize ulaştığınız için teşekkür eder çalışmalarınızda muvaffakiyetler dilerim.

İLKADIM: Bizler de sizlere teşekkür ediyor, bütün faaliyetlerinizde başarılar diliyoruz.

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.