Bağımlılıktan Kurtulmak Ya Da Minimalist Yaşam

Hayal edin; Suriye’desiniz. Ailenizden pek az kişi hayatta kalmayı başarabilmiş. Ev demeye bin şahit isteyen tuğla birikintilerinin arasında ailenizden kalan birkaç kişiyle beraber hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Kalan son fırından ekmek almaya gitmişsiniz ve döndüğünüzde gözünüzün önünde eviniz ve aileniz bombalanıyor. Ama tam o sırada vaktiyle bağımlı olduğunuz şey sizi yakalıyor ve uyuşturucu krizine giriyorsunuz. Siz o krizi atlatana kadar her şey bitiyor. Siz varın bunu Suriye’de, çok daha öncesi Vietnam’da, ya da dünyanın bilmem hangi cehenneminde bir garibin hali olarak düşünün. En tehlikeli anda bile bağımlı olduğunuzu düşünün.
Ya da eğitiminin en önemli safhasında birisine âşık olup hayatınızı mahvettiğinizi düşünün. Ne o sizinle evlendi ne derslerinizi çalışıp istediğini yapabildiniz. Sanayi kurmayı planlarken şimdi bir sanayide işçi olarak çalışıyorsunuz.
Ya da yurtdışına seyahat etmeyi planlıyorsunuz ama kendinizi alaturka tuvalete alıştırdığınız için hayatınız boyunca köyünüzde yaşıyorsunuz. Şuna bakın kendinizi nelere muhtaç etmişsiniz?
Dünya insanın malı olmak zorunda iken kalbine girerse o zaman kalpte olması gerekenler nereye sığınacaktır ki? Mesela Mavi Marmara gazileri İsrail askerleri tarafından gözaltına alındıklarında sigara bağımlısı olanların Yahudi askerlerden sigara dilenmek zorunda kaldıkları anlatılır. Bu durum insanın vicdan muhasebesinde nerede yer alabilir ki?
Mesele hür bir insan olarak vazgeçemeyeceğimiz ne kadar şey var bunu hesap edip tek tek kurtulabilmekte. Bir araba benzine, bir mikser elektriğe, bir semaver ateşe muhtaç ama bir insan neden türlü fenalığa muhtaç? Bir kadına? Kaybetme korkusuna? Sigaraya? Alaturka tuvalete? Neye müptela ise insan ondan müsaade almadan yaşayamaz. Yaşadığına da hayat denemez zira. Ne iş hedeflese neticeye varmasına müsaade etmeyen bir bağımlılık onu yarı yolda bırakacaktır. Kabil’in mallarına düşkünlüğü sebebiyle her şeyin sahibi olan Allah’a kurban adamaktan bile geri kalması da bir çeşit bağımlılık hikâyesidir bizim için. Hatta bu yönüyle düşünüldüğünde bağımlılık tarihi insanlık tarihiyle eşdeğerdir.
Günümüzde bağımlılıklar harici yaşam oluşturmaya minimalist yaşam da diyorlar. Yani gerçekten ihtiyacı olmayan tüm şeyleri hayatlarından çıkararak yaşamaya çalışmanın adı. Ama bu bile en nihayetinde işi çözüyor mu bilemiyorum. Mesele ihtiyaç fazlası her şeyi atıp, dağıtmakta değil. Asıl olay sahip olduklarımıza duyduğumuz sevgiyi ne oranda tuttuğumuzda. Hz. Ali r anh için anlatılan bir olayda şöyle söylüyor; “Allah’ı aklımla ve ruhumla seviyorum, Peygamberini aleyhisselam kalbimle seviyorum, karımı nefsimle seviyorum, çocuklarımı da şefkatle seviyorum.” Yani her şeyi yerli yerinde sevmeye, her şeye hak ettiği miktarınca bağlı olmaya çalışmak asıl mesele olacaktır.