Nasılız?

Nasılız?

Hayati İNANÇ beyefendi bir konuşmasında anlamlı bir kıssadan bahsederler. Ehl-i irfandan bir zat filancaya “Nasılsın?” diye sormuş. Filanca boş bulunmuş “Yirmi bin dirhem borcum var.” demiş. Cevaba mukabil zat varını yoğunu satıp yirmi bin dirhemi karşılamış. Bu hikâyeye İmam Gazali’nin şu sözüne işaret eder. “Dert etmeyeceği halde ‘Nasılsın?’ diye sormak münafıklıkta bir derecedir.” Sübhanallah!

Gün içerisinde sayamayacağımız kadar zikretmiş olduğumuz ‘Nasılsın?’ sorusuna hiç bu minvalde bakmış mıydık? Daha fenası gelişen teknoloji ile birlikte sormasak dahi öğrendiğimiz şeylere karşı bir sorumluluk hissettik mi? İçi boşalmış, manasını kaybetmiş, spontane haline gelmiş günlük konuşmalarımız manaya muhtaç. Bilmeliyiz ki ‘Merhaba’ diyen benden sana zarar gelmez, ‘Nasılsın?’ diyen haline ortağım demektedir. Lakin artık bu manalar anlaşılmamaktadır.

Cahit Zarifoğlu bir yazısında bu konuya da parmak basmıştır; “Hasta yatağımda dahi halimi sorana iyiyim dedim.” demiştir. Haliyle hemhal; derdiyle hemdert olmayacaklarını bilip susmuşlardır.

Bilmeliyiz ki bu ince düşünce Müslümanlığın bir getirisidir. Bir Müslüman olarak kardeşimizin derdini dert bilmeliyiz. Nitekim Allah Resulü aleyhisselam Hadis-i Şerifte buyuruyor:

“Müminler birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbirini korumakta bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvları da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa dûçar olur.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66)

Nasıl ki çare bulduğumuz, bulamadığımız bütün dertlerimiz için Allah’a el açıyorsak, Arakan’ı, Suriye’yi, Filistin’i, Yemen’i, Doğu Türkistan’ı ve daha nice mazlum coğrafyayı dualarımızda kendi derdimize çare arıyormuşçasına anmalıyız.

Hazret Fuzuli’nin şu sözü kulağımıza küpe olmalı;

“Dert çok hemdert yok.”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.