İMBİK – Başarıdan Bıkmadık mı?

Nereden girdiyse girdi dilimize! Mükemmel kavramlardan olan “muvaffakiyeti” yerle yeksan ederek tahtına oturdu. Her kesim sevdi bu kelimeyi. Çoluk çocuk, genç-yaşlı herkes diline pelesenk etti adeta. Solcular da sevdi, yıllardır İslâmî terbiye uğruna mürekkep yalamış dindarlar da. En kabasından en zarifine kadar kişiler, en çok bu kelimeyi zikretti günlük hayatlarında. İlk önce eğitim sahasında baş tacı edildi. Sonraları her branşta her dalda kullanım alanı buldu.
Dile kolay olduğundan mıdır nedir, okuma yazma bilmeyen teyzelerden tutun da profesörlere kadar cemi-cümle vatandaş bu kelimeyi tesbih zikri çeker gibi çekti durdu. Çünkü bu kelimenin içerisinde insan nefsinin talibi olabileceği dünyevi her maksat vardı sanki. Evet, bu kelime “Başarı” idi. Bu kelimeyi milletin başına bela edenler ise kişisel gelişimcilerden başkası değildi. Başarıyı milletin başına bela etme başarısı da onların oldu.
Bir taraftan eğitimdeki ahlaki yozlaşma ve geriye gidiş konuşulurken; diğer taraftan ülkenin maddi gelişiminde eğitimin katkısını başarı olarak değerlendirmekten geri durmuyoruz. Bir taraftan dini okulların sayısının artması, öğrencilerin yüksek puan elde etme başarıları ile bu okullara girmiş olması başarısından bahsediyoruz; diğer taraftan İmam-Hatip öğrencilerinin Deizm’e kaymasını, Deizm’in başarısı olarak görmüyoruz!
Bizim için, çocuklarımız için, eğitim için, sosyal hayat için önceliklerimiz neler olmalı sorusuna cevap aramaktan imtina ediyoruz. Bu halimiz çocuklarımızın yüksek makamlar elde etmelerine, doktor olmalarına, mühendis olmalarına, akademik kariyer elde etmelerine, maddi refaha ulaşmalarına rağmen sür git devam ediyor. Neden hala başarıya doymadık! Çünkü başarı, şuur altımıza dünyayı evselemeyi emreden bir kelimedir. Başarı bizim aklımızı başımızdan alma başarısını gösterdiğinden bunu bir türlü idrak edemiyoruz!
Oysa Çiftlik Bank mucidi de hakikaten çok başarılı bir vurguncu değil midir? FETÖ mensupları devletin kimyasını bozmakta başarısız mı oldu sizce? Değişik metotlarla tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını gasp edenlerin de özlediği maddi bir başarı yok mu sanıyorsunuz? Layık olmadığı halde, din kardeşlerini ezip geçerek makam elde eden şahsiyete bir sorun bakalım kim başarısız? İnsanlara dana eti diye domuz eti yedirenler neden başarısız sayılsın ki? Aşık olduğu kızı, başkalarına kaptırmamak uğruna sokak ortasında en kaliteli bıçakla lime lime eden aşık nasıl olur da başarısız kabul edilebilir?
Toplum olarak kısa sürede her kesimin rahatlayacağı birçok imkânlara kavuşmamıza rağmen whatsapp gruplarında, sosyal paylaşım organlarında hala başarı paylaşımları yapmanın sarhoşluğuna kapılmış mü’min insanlara rastlamak ise ancak ve ancak sekülerizmin başarısı olsa gerek.
İyi niyetli ve samimi bulduğunuz herhangi bir kişisel gelişim sitesinden halka sunulan “başarı için yapılması gerekli on madde”yi incelediğinizde karşımıza insanın aklını başından alacak sihirli cümleler çıkacaktır. Lakin iyi düşündüğünüzde gerçeğin pek de öyle olmadığını kavrarsınız. Biz de “başarı için on madde” inceleyerek siz okuyucularımıza yardımcı olalım istedik. İşte birinci madde ve diğerleri:
“Ayırt etmeksizin insanlara saygı duymayı öğretin.”
Cümle güzel! Saygı var, hürmet var. Ayırt etmeksizin herkes saygıyı öngörüyor. Düşünüyorsunuz, terörün İslâm dünyasını kasıp kavurduğu bir dönemde çocuklarımızın bu şekilde yetişmesi oldukça önemli. Lakin Kur’an ne diyor? Başarı için bu cümlenin sağlamasını Kur’an’dan yapmayalım mı? Kur’an’ı bir kenara mı koyalım! Evet, Kur’an da her insana saygıyı emreder fakat her düşünceye saygıyı emretmez. Bu durumda çocuklarımıza müşriklerin necis olduğunu nasıl anlatacağız? O halde, insana saygı düşünceye saygıyı getirmez diyebilmeliyiz.
“Başarı için hata yapmasına izin verin.”
Ne denilmiş olabilir? Aslında “hatasını yüzüne vurmayın” denmek istenmiş olabilir. Ama bizim insanımız bunu, “bırakın yapsınlar bırakın yatsınlar” şeklinde anlarsa ne olur? Zaten son dönemlerin haylaz nesli bu ilkenin yanlış anlaşılmasının ürünüdür.
“Bilginin nottan daha önemli olduğunu öğretin.”
İyi, güzel de başarı için önce maddi hedefler koyacaksınız, sonra not önemli değil diyeceksiniz. Bilginin sadece nottan önemli olduğu düşüncesi de yetersiz kalmaz mı? “Allah rızası için ilim öğrenmeyi” yerleştirmezseniz öğrencinin dini not olur!
“Her zaman onların destekçisi olduğunuzu hissettirin.”
Öncelikle ilk Destekçi kim, O öğretilmeli ve çocuk buna ikna olmalı. Haydi destekleriniz yetmedi ya da siz öbür âleme bilet aldınız, çocuk kendini yalnız hissetmez mi? O kendini büyük bir boşlukta bulmaz mı?
“Kendini ifade etmeyi öğretin.”
İşte bu maddede de çuvallıyoruz! Öncelikle kendini Müslümanca ifade etmenin yolları öğretilmeli. Yoksa edep/adap kuralları olmadan kendini ifade etmenin ne sonuçlar doğuracağı ortadadır. Bugün okullarımızda disiplin kuralları kendini ifade etmek isteyen öğrencilere hasredilmiş durumdadır.
“Başarı için hayır demeyi öğretin.”
Aman ya rabbi! Neye hayır demeyi öğretmeliyiz? Hayır denilecek şeyler nelerdir, önce çocuklarımıza bunları aktarmalıyız. Haksızlığın ne olduğunu, günahın ne olduğunu, haramın ne olduğunu sunmadan hayır demeyi öğretmek her şeye karşı çıkacak nesillerle baş başa kalacağımız anlamına gelir.
“Birilerinin onayını almak için kötü şeyler yapmamalarını öğretin.”
Bu maddenin açıklamasında çocukların popüler kültürden etkilenerek kötü örnekleri taklit ettikleri açıklanmış. Oysa üstteki maddelerin birinde çocukların kendini ifade etmelerinin önemine vurgu yapılmıştı. Peki, nasıl olacak da olacak? Hem kendini ifade etmenin gerekliliğini anlatalım, hem çocukların hayatına popüler yıldızlardan başka örnekler göstermeyelim, sonra da bu örneklerin yaptığını yapmayın diyelim!
İncelediğimiz on maddeden geriye kalanlarda soru sormayı öğretin, doğayla barışık olmalarını sağlayın, beden sağlığına dikkat etmelerine yardımcı olun gibi zaten modernizmin dayattığı telkinlere rastladık. Kâinatın Sahibine yönlendirecek bir maddeye rastlayamadık. Sonuç böyle olunca, hepsi başarı için gerçekten başarılı maddelerdi!