Düz Yazı / Evlilik Kıstaslarımız -2

Düz Yazı / Evlilik Kıstaslarımız -2

Geçen sayımızda günümüz Müslümanlarının Peygamberimizin vazettiği evlilik kıstaslarıyla modern hayatın değerleri arasında kalışından bahsettik. Özellikle evlilik öncesi eş seçiminde yaşadığımız değer sapmalarına dikkat çektik.

Düğünlerimize gelince o ayrı bir iç ağrısı. Biz inancımızla bağdaşmış geleneklerimizi hangi ara televizyondan ve sosyal medyadan öğrendiklerimizle değiştirdik?  Bu akıl almaz değişim yıllar önce Tahir Büyükkörükçü Hocamızdan duyduğumuz bir hikâyeyi getiriyor akıllara:

‘’Bir gün şaşkın bir serçe kiliseye girmiş. Önce gitmiş kiliselerde bol miktarda bulunan ve putlaştırılan heykellerden birinin üstüne pislemiş. Sonra da uçmuş vaftiz için kullanılan şarap çanağının içinde yıkanmış, içmiş sarhoş olmuş bir kenara sızmış. Biraz sonra gelen kilisenin papazı kuşu almış eline şöyle demiş:

‘’Eğer Hristiyan kuşuysan niye putumuza pisledin? Müslüman kuşuysan niye şaraptan içtin?’’

Bugün düğünlerimizde nikâhla birlikte yapılan duadan sonra gençlerin tesettürlü gelinlik içinde canlı müzik eşliğinde dans etmeleri, oynamaları bu hikâyedeki kuşun tutarsızlığına benziyor. Dans nedir? Bize nerden gelmiştir? Biz bunu niye yapıyoruz gibi soruları kendimize hiç sormadan beş dakikalık bir duanın, ya da gereğini yerine getirmediğimiz tesettürün bizi Allah katında Müslüman yapmasını bekliyoruz.

Kadınlar arasında gerçekleştirilen kına ve nişan merasimlerinde ‘’kadın kadına eğlenmek caizdir’’ hükmünden hareketle bazı eğlenceler yapılıyor. Ancak tercih edilen kıyafetler kadın kadına mahremiyet hükmünü zorlayacak mahiyette olabiliyor. Dizin bir karış üstünde giyilmiş bir kıyafetin dinimizin mahremiyet ölçüsü dışında olduğu unutuluyor. Bu kıyafetlerle eğlenirken fotoğraflar çekilip kameraya alınabiliyor. Tesettürlü olduğunu bildiğimiz hanımlar-çeken de çekilen de- bunu çok umursamıyor. Davete icabet etmek kastıyla, hanımlar içinde diyerek rahat bir şekilde giyinerek gittiğimizde, düşüncesizce çekilmiş bir selfie’nin/özçekimin arka planı olma ihtimalimiz artıyor. Gidip fotoğrafta çıkmış olabileceğimiz için silmelerini rica edince; bazıları kusura bakmayın deyip hemen siliyor; bazıları da: ‘’merak etmeyin kimse görmez’’ ya da ‘’o kadar hassasiyetiniz varsa gelmeseydiniz’’ gibi tepkiler verebiliyor.

Efendimiz ‘’Ahir zamanda İslam’ı yaşamak elde kor tutmaya benzeyecek’’ diyor ya. İşte öyle bir zamandayız. Kuran okumanın suç olduğu, tesettürlü olmanın pek çok haktan mahrum olmaya sebep olduğu günlerden geçtik biz.  O günlerde de bu hadisi okur, işte o günler bugünler derdik. Gerçekten de Müslümanlar dünyayla ahiretleri arasında tercih yapmak zorunda kalırlardı. Bu, Peygamberimizin belağatının çağlara müteşamil olduğunun bir ispatı daha. Bugün de rahat içinde dünya-ahiret seçimi yapmak zorunda kalıyoruz. Şimdi ülkemizde dini yaşamak suç değil. Tam aksine dindar görünümlü bir hayat prim yapıyor. O zaman bu hadis ışığında bizler yaşantımızı sorgulamalıyız:

Gerçekten Allah için mi yaşıyoruz İslam’ı? Yoksa nefsimizin doğrultusunda yaşadığımız hayatın arasına İslami renkler mi serpiştiriyoruz?

Ayrıca bir başka husus da ‘’ömürde bir keredir bir günün beyliği beyliktir’’ diyerek inancımızdan verdiğimiz tavizlerin hesabı da ağır olabilir.  İnancımızı bu kadar rahat yaşadığımız bugünlerin hakkını vermediğimiz için sorguya çekilebileceğimiz gibi bu rahatımız elimizden de alınabilir Allahümahfazna.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.