Aile Eğitimi / Evlilikte Kadın-Erkek Farklılıkları

‘’Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.’’
(Nisa Suresi 1)
Evliliği; ‘’İki insanın(kadın ve erkeğin) ömür boyu birlikte yaşama iradesini beyan etmeleri ve bu irade beyanını nikâh ile bir sözleşmeye dönüştürmeleridir.’’ diye tanımlamıştık.
Kadın ve erkek yaratılış itibarı ile bazı özellikler bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Bu farklılıklar evlilik hayatında ciddi iletişim problemleri yaşanmasına neden olabilir.
Timsahla filin dillere destan hikâyesine kulak verelim isterseniz.
Timsah ve fil birbirlerine âşık olmuş ve evlenmeye karar vermişler. Evlendikten sonra kendileri için en değerli olanı karşıdakine verme yarışına girmişler. Timsah gölün dibindeki en taze balıkları, fil ise çok sevdiği en körpe yaprakları getirmiştir. Fakat sonuç hüsrandır. Otçul olan fil için balıklar, etçil timsah için de tazecik yapraklar hiç de değerli değildir. Çift sonunda anlar ki herkesin kendisi için “en değerli” olanı vermesi iyi niyetli ancak teknik olarak yanlıştır. Hem iyi niyetli hem de teknik olarak doğru davranış ise kişinin eşi için “en değerli” olanı vermesidir.
Sorunların temelinde karşı cinsten kendisi gibi düşünmesini, hissetmesini ve davranmasını beklemek yatıyor. Kadınlar hayatlarındaki erkeğin kendisini hiç anlamadığından şikâyet ediyor. Aynı şekilde erkekler de bazen eşlerinden anlaşılmama konusunda dertleniyor. Önemli olan karşısındakinin ne istediğini, onun duygularını anlayabilmektir aslında.
O zaman erkek ve kadın özelliklerini birlikte inceleyelim:
Kadın ve erkek beyni incelendiğinde birtakım farklılıkların olduğu tespit edilmiş.
Kadınlarda nöronlar arası bağlantıların, beynin iki yarısında, sağ ve sol tarafları bağlayacak şekilde düzenlendiğini belirten araştırmacılar, erkeklerde ise bağlantıların ön ve arka taraf arasında dizildiğini söylüyor. Bütün bu farklılıklara sebep olan şey temelde hormonlar. Testosteron (erkeklik hormonu), östrojen (kadınlık hormonu) farklılıkların temelini oluşturuyor.
Erkekler motor becerilerde ve uzaysal işlemlerde iyidir. Motor becerilerinin daha iyi düzeyde olması daha çok ön beyin ve arka beyin iletişiminin güçlü olmasına da bağlanabilir. Ön beyin motor hareketten, arka beyinse görmeden sorumlu olduğundan bu ikisini iyi koordine edebilmesi bu anlamda büyük rol oynar. Bu sebepten manuel vites arabayı erkekler daha iyi kullanır ve trafikte daha az sorun yaşarlar.
Kadınlar ise sözel bellekte ve sosyal bilişlerde daha iyidir. Kadınların işitsel korteksi (yani temporal lob), daha fazla sinir kapasitesine sahiptir. İşte tam olarak bu çok konuşmaya sebep olur. Sözel akıcılık kadınlar da gelişkindir. Ses tonlarını çok iyi fark ederler. Yüz mimiklerinden duygu analizinde bulunabilirler. Sezgileri çok kuvvetlidir. Kadınlar iletişim kurmak için günde 20.000 kelime kullanırken bu sayı erkeklerde sadece 7.000. civarındadır. Bu yüzden kadınların en çok istediği şey sözdür. Konuşulsun isterler kendileriyle ve konuşmaları dinlensin.
Bir problem yaşadıklarında bunu konuşarak çözmek isterler. Bu yüzden kadın için süreç çok önemlidir, önce sorunla ilgili olarak konuşmak ve karşı tarafı sürece dâhil etmek isterler.
Erkek ise sonuç odaklıdır, sorunu çözmek için hemen harekete geçer. Neden bu, çözüm bu şeklinde düşünür. Kadın için önemli olan içini dökmek iken erkek için önemli olan sonuç bulmaktır. Erkek kadına hiçbir şey yapmasa bile dinleyerek destek verebilir. Bir kadında erkeğe çözüm önerisinde bulunmadan sadece onu kabullenerek yardımcı olabilir. Erkek kabul edildiğini, kadın da paylaşıldığını hissettiği zaman sevildiğini düşünür.
Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme, gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde olabilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder. Erkek aslında kendi yaradılış gereğini yapıyordur. Ama bu durumda destekleyici olmayan, tutarsız bir davranış sergiler ve umursamaz görünür. Oysa erkek bir yük altına girmiş ve o yükü taşıma çabası içindedir. Kadın, erkeğin bu yalnız kalmasını ve başkalarını dışarda bırakma politikalarını anlayamaz ve üzülür. O zaman aklından da olumsuz düşünceler geçer. Bunun fıtrattan kaynaklandığını bildiği zaman bu olumsuz düşüncelerle baş etmesi kolaylaşır.
Kadınlar, şiddetten ve saldırıdan kaçınırlar. Savaştan hoşlanmazlar. Çocuklarının ve kendisinin hayatta kalması kazanmaktan daha önemlidir onlar için. Acıya, strese ve korkuya karşı daha duyarlıdırlar.
Erkekler önemli günleri, olayları unuturken kadınlar her olayı hafızasında tutabiliyor. Özellikle erkeğin unutmasını fırsat bilip laf çakmaksa amaç. En nihayetinde 300 kişilik düğünde, kimin hangi takıyı taktığını unutmayan kadından erkeğin ne yaptığını unutmasını bekleyemezsiniz.
İşte bütün bu farklılıklar iki cinsiyetin birbirini tamamlayıcılığıdır aslında.
Sözlerimizi kadın ve erkek farkını en iyi anlatan şu hikâye ile bitirelim.
Kadınların yatma hikâyesi;
‘’Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı. Annem, ‘Geç oldu,’ dedi, ‘zaten yorgunum, ben yatıyorum.’ Annem kalktı mutfağa gitti. Meyve ve çerez tabaklarını çalkaladı, sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu-demliğe çay koydu. Şekerliğe baktı dibinde az kalmış diye üzerine şeker ekledi. Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı. Akşam yemeği için çözülsün diye eti aşağıya koydu. Çamaşır makinesindeki ıslak çamaşırları çıkardı ve astı. Çiçekleri suladı. Esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu. Çalışma masasının yanından geçerken eğildi, sandalyenin altındaki kitabı aldı masanın üzerine koydu. Whatsapp’tan arkadaşına kek tarifi yolladı. Marketten alacakları not etti, notu da çantasına koydu. Sonra temizleme losyonu ile yüzünü sildi. Dişlerini fırçaladı, kremini sürdü. Babam sen yatmadın mı? Dedi. Şimdi gidiyorum diye cevap verdi. Kapıları pencereleri kontrol etti. Kardeşimin odasına gitti öptü, lambasını söndürdü, yerdeki kirli çorapları sepete attı. Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazırladı. Sonra yattı.
Babam ise TV yi kapattı ve yattı.’’