Tasavvuf

Tasavvuf

Tasavvuf, İslam esasları yolu ile insanın kendisini bilmesi, bulması dolayısıyla Rabbine, Hakka erişmesidir. Diğer tabirle tasavvuf İslam’ı manasıyla, maddesiyle bizzat yaşamaktır. Yani hakkı, hakikati bilmek, bulmak ve olmaktır.

Tarikatın esası şeriatı mutahharanın ahkâmını muhafaza etmektir. İmam Rabbani şeriat ahkâmına riayet hususunda buyurmuşlar ki; “Bilesin, adabdan velev ki bir edebi muhafaza, mekruhlardan velev ki tenzihi olsun bir mekruhu terk etmek zikirden, tefekkürden, murakabe ve teveccühten çok daha efdaldir.”

Bahaeddin Nakşibend manevi görevi aldığında, ona mana âleminde Abdülhalık Gücdevani hazretlerinin talimatı şöyle olmuştur; “Oğlum Bahaeddin, Hak tarafından büyük bir istidada sahipsin. Âleme manevi bir ışık yayacak olan bu istidad fitilini tahrik lazımdır. Zikrullahtan bir an gafil olma. Mahlûkata halisane hizmet et. Onunla hakka giden yol buluna ve erişile…”

“Bahaeddin! Her zaman ve mekânda ayağını şeriat esasları üzerine basasın. Emir ve nehiyde istikamet üzere olasın! Cemi sünnetleri mümkün olduğunca işleyesin. Ruhsatları terk edip bidatlardan kaçınasın. İnsanlar, hayvanlar, nebatlar senden hizmet bekliyor oğlum.”

İmam Rabbani hazretleri buyurur ki; “Cümlemiz üzerine vaciptir ki; itikadımızı kitap ve sünnete göre tashih lazımdır. Ahkâm-ı şer’iyyeyi, helal ve haramı, farz ve vacipleri bilmemiz gerekir. Bu öğrendiklerimizle muktezasına göre amel etmektir. Kalbi tasfiye ve tezkiye yoluna gitmektir.

(Adab, Muhammed b. Abdullah Hani)

Tasavvuf, Resul-i Ekrem aleyhisselam efendimizin mübarek hayatıyla zahiren ve batınen bütünleşerek engin ilahi bir ilahi muhabbetin hikmet ve esrarından nasip alabilmektir.

Bu nasip çerçevesinde İbrahim Edhem der ki; “İlahi muhabbetteki vecd ve istiğrakımız müşahhas bir şey olsaydı krallar onu alabilmek için bütün hazinelerini de krallıklarını da feda ederlerdi.”

Tasavvuf, aşk ile yaşanan, iman ve vecd ile ifa edilen ibadet ve davranış güzellikleridir. Yani nefsin ten planındaki arzularını bertaraf etme ve dini ruhaniyetine uygun bir keyfiyette yaşayabilme gayretidir.

Tasavvuf takvaya erebilme sanatıdır. Takva ise nefsanî arzuları zayıflatmak, ruhani istidadları inkişaf ettirmek ve Cenab-ı Hakk’la dostluğun tesisidir. Kur’an-ı Kerim’de muhtelif kalıplarla 258 yerde takva ifadesi geçer. İnsan terbiyesi olan tasavvufu bir kelime ile izah edecek olsak “takva” kelimesi kâfidir.

Yunus Emre hazretleri şöyle ifade eder;

Derviş dedikleri hırka ile taç değil

Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil

Tasavvuf, bazı gafillerin iddia ettikleri gibi toplumdan tecrid değil, zahirî ve batınî cihadı müştereken yürüten ulvi bir dinamizmdir. Allah Teâlâ buyuruyor ki; “Uyanık olunuz ki kalpler ancak zikrullah ile mutmain olur, huzura erer.” (Rad, 28)

Tasavvuf büyükleri buyurur ki; “Tasavvuf bir haldir, ancak tadan bilir.”

(Osman Nuri Topbaş)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.