Kısa Hayatın Kısa Ömürlü Yolcularıyız

Akşam sensiz başlıyor
Sabah sensiz doğacak
28 Şubat’ın soğukluğunu iliklerine kadar yaşamış başörtülü devlet memurları olarak işlerimizden ayrılmış, yeni yollara koyulmuştuk. Bu yeni yollar genellikle vakıf ve dernekler aracılığı ile insanlara hizmet sunabilmekti.
Yeni açmış olduğumuz eğitim ve yardımlaşma derneğine bir gün 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu ile bir hanımefendi geldi. Tanıştık, hasbihal ettik, konuştukça aynı dertlerle dertlendiğimizi, aynı şeylere üzüldüğümüzü, aynı kaygılarımız olduğunu, aynı hedeflerimiz olduğunu fark ettik.
Kader birliği, dava birliği, amaç birliği bizi birbirimize dost kıldı. Öyle bir dostluk ki 11 yıl boyunca her gün bereketlenen, her an üreten, muhabbeti katmerlenen bir dostluk…
Aynur, öğretmenlik görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı, ama inancı gereği farklı alanlarda çok şey yapması gerektiğini biliyordu.
O tanıdığım en iyi eğitimcilerden biriydi. Eğitimciliği bütün hayatına yaymıştı. Ama yine de içindeki sızı dinmiyordu. Bir gün bir ilkokulun yanından geçerken zil çaldı, öğrenciler dışarı çıkarken dedi ki;
-Bu okulların önünden geçerken burnumun direği sızlıyor. Okulu ve öğrencileri o kadar özledim ki.
Devlet sana bu kapıları kapatsa da sen hiç durmadın, imkanlar elverdiği ölçüde ulaşabildiğin herkesi eğittin. Bazen bir dernekte, bazen bir vakıfta, bazen bir öğrenci evinde.
Sonra tekrar devlet memuru oldun. Çalıştığın kurumda tek amacın Allah Rızası idi. Derdin hep İslam’dı. Allah’ın ayetleri ve emirleri idi. Çok çalıştın, çok emek harcadın, çok yoruldun ama çok güzel işler yaptın.
Eğitimciliği bütün hayatına yaydın, buna ölümün de dâhil. Ölümünle bize ne çok şey öğrettin…
Yaşamak ölüme doğru yürümekmiş aslında…
Ayetleri ne güzel okuyorduk, ölüm-cennet-cehennem-hesap günü buna iman etmiştik. Başkalarının ölümleri ekranlardan geçiyordu, Müslümanlar için üzülüyorduk, aslında kendimizi bütün bu ölümlerin dışında tutuyormuşuz.
Ben ölüm gerçeğini ne zaman anladım biliyor musun?
Sen Rabbimize kavuştuğunda… Aslında biz ölümü hep başkalarına mahsus bir şey olarak algılamışız. Oysa ölüm her an yanı başımızdaymış. Sen bize bunu gösterdin.
Sen dünyadayken hesap gününü hatırlayan ve bütün hayatını buna göre şekillendiren bir kuldun. Hep ahiretin için koştun, koşturdun. Aynur biraz yavaşla dedikçe sen daha çok hızlandın. Meğer her şeyi şu kısacık ömrüne sığdırmaya çalışıyormuşsun.
Senin ki nasıl bir ölümdü? Ben hiç böyle bir ölüme tanıklık etmemiştim, ben hiçbir ölüme böyle gıpta etmemiştim. Oruçlu halde hastalanmak ve bir gün yatıp ertesi gün hakka yürümek…
Rabbim seni cennetinin en güzel yerlerinde ağırlasın, bizler senin bu dünyada ki yaşantına şahidiz. İnşallah Peygamber efendimiz aleyhisselam’a komşu olursun. İnşallah Rabbim bizlere de senin ki gibi dünyada güzel amelleri ve gıpta edilecek ölümleri nasip eder ve ahirette bizi cennetinde birlikte ağırlar.
Cenaze namazına o kadar çok insan gelmişti ki demek ki bu kadar insanın hayatına bir şekilde dokunmuştun. Ve ilginç olan şu ki senin için kurulan her cümle şöyle başlıyordu:
–Çok iyi bir insandı,
Seni tanımayanlar bile;
-Çok iyi bir insanmış diyordu.
Böyle anılarak dünyadan uğurlanmak kadar güzel bir şey olabilir mi?
Sen bu dünyadaki görevini tamamladın ve gittin ama arkanda bizlere çok büyük bir acı bıraktın. Her çalışmayı seninle paylaşarak yapmaya o kadar alışmışım ki bundan sonra nasıl yapacağımı bilmiyorum ve en çok acı veren ne biliyor musun? Telefonum artık AYNUR diye hiç çalmayacak… Seninle konuşamamak, görüşememek, dertleşememek…
Sen gittin ben kendimi yarım hissettim. Sen benim diğer yarımmışsın aslında. Ama en büyük tesellim, kısa da olsa senin gibi bir dostumun olması. Rabbim herkese böyle güzel dostluklar nasip etsin Allah için birbirini seven, Allah rızası için birbirini destekleyen, Allah için koşan ve koşturan dostluklar…
Öyle insanlar vardır ki bu dünyadan ayrıldıklarında çok büyük bir boşluk olur, işte sen gidince; Kırşehir yetim kaldı. Kırşehir sevgi evleri yetim kaldı. Enderun ve Ahi Baciyan Derneği yetim kaldı. Öğrenci evleri yetim kaldı. Dostluk meclisleri yetim kaldı ve en önemlisi ailen yetim kaldı…
Biz iman ediyoruz ki kutlu bir müjde var: Allah Resulü şöyle buyuruyor “Üç kişinin amel defteri kapanmaz; geride faydalanılacak bir ilim, sadaka-i cariye ve hayırlı evlat bırakanlar.” Rabbim senin amel defterini de kapanmayan, her daim iyilikler yazılan kullarından eylesin inşallah
Ahirette en güzel şekilde buluşmak dileğiyle…
Dostun, arkadaşın, sırdaşın, kardeşin…