Sözler Eylemlerle Sınanır

Sevgili Okur,
Bana yardım et. Kapat gözlerini. Ellerinin arasında bir portakal dilimi olduğunu düşün. Dilimi ağzına at, çiğne ve yutuver. Sevgili Okur! Şimdi bize doğru söyle. Dergiyi eline aldığında ve sayfaları karıştırmaya başladığında aklında portakal var mıydı yok muydu? Dürüst ol yoktu demi? Ama sen ne yaptın? Portakal dilimini çoktan midene götürdün bile.
Bizim bir "portakal" dememizle odan portakal kokusu doldu. Demek ki bir kelime bizi nereden nereye getiriyordu. Yahut gördüklerimiz, duyduklarımız bizi hangi iklimlere götürüyordu ve biz o iklimlerde kimlerle beraberdik? Hangi iklimlerde olmayı can-ı gönülden istiyorduk?
Sevgili Okur, çünkü biliyoruz ki biz içinde bulunduğumuz iklim şartlarından ister istemez etkileniriz. Nitekim bu etkiden de zaten kaçamayız. Bu kaçamadığımız etki ile beraber içinde bulunduğumuz iklimimizi yahut ortamımızı gözden geçirmemiz gerekmiyor mu? İşte bu bağlamda hızla dilimize ve gönlümüze şu hadis-i şerif düşmekte. Ne diyordu Hz. Peygamber (s.a.v): "Kişi sevdiği ile beraberdir."
Bir adam Rasulullah (s.a.v)'e gelerek: "Ey Allah Rasulü kıyamet ne zaman kopacaktır." diye sordu. Rasulullah namaza kalktı ve namazını bitirince: "Kıyametin kopmasını soran kimse nerededir?" buyurdu. Adam: "Benim ey Allah'ın Rasulü" dedi. Bunun üzerine Rasulullah: "Kıyamet için ne hazırladın?" buyurdu. Adam: "Kıyamet için fazla namaz ve oruç hazırlayamadım fakat ben Allah'ı ve Rasulünü seviyorum." dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kişi sevdiği ile beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın." buyurdu. (Ebu Davud, Edep, 113: Müslim, Birr, 50)
Şimdi sana ve bana yani bize şöyle bir soru sorulduğunda: "En çok kimi seviyorsun" diye. Kuşkusuz sonuç Peygamber Efendimiz (s.a.v)'dir. Sevgili okur bana tekrar yardım et. Kişi sevdiği ile beraberken sen kimle berabersin?
Mesela evinde en çok vakit geçirdiğin oturma odanda sen kimle berabersin? Biraz yardımcı olmamı ister misin? Dur ben söyleyeyim. "Düğmelerle Birliktesin." Bir düğmeyle tüm akşamı bitiren sen değil misin? Bir elinde kumandan var iken diğer elinle sürekli bir şeyler atıştırmadın mı? Akşamı bitirirken yanında çayın, çekirdeğin, patlamış mısırın ve meyven yok muydu? Yahut internete takılmadın mı? Saatlerce cep telefonunla uğraşmadın mı? En sonunda tüm düğmeleri kapatıp uyumaya gitmedin mi? Nereden mi biliyorum. Sevgili Okur, şu hikayeyi hiç duydun mu? Kendi halinde iki ama varmış. Birgün bu iki kafadar köfte yemeye gitmiş. Amanın biri diğerine demişki: "Köfteleri tek tek ye." Diğer ama şaşkınlıkla: "Nasıl bildin ikişer ikişer yediğimi?" Öteki ama gülerek: "Ben de öyle yiyorum da ondan."
Ve şimdi Sevgili Okur gözlerini aç! Kapat artık şu etrafindaki düğmeleri ve artik aç gönlünün dügmelerini. Dön ve bir bak bu halimize! Peygamberimize olan sevgimizi dilimizle söylemeye bu halimiz el vermiyor. Bu halimiz O'nu dillendirmeye müsade etmiyor. Zira biz biliyoruz ki peygamberi sevenlerin halleri çok farklı olurdu. Sevgili Okur, "sözler eylemlerle sınanırdı." Şimdi sıra eylemlerimizde… Hallerimizi düzeltmede… Vesselam.